Keyifli okumalar. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🌹
öğlen / 14.22
Zil çaldığında seninle sınıftan aynı anda çıktık. Hiçbir şey söylemediğinde bende söylemedim. Sonuçta senelerce konuşmadığım seninle, sırf bir derdini anlattın diye konuşacak değildim. Benim yapım buydu. Çekingendim. Ve sen, en çekindiğim insan sendin Evren'im.
"Yetimhaneye mi yoksa kütüphaneye mi?" Diye sorduğunda başımı kısa bir süreliğine sana çevirdim. Çoğu zaman okul çıkışında kütüphaneye giderdim ancak sen... Bunu nasıl bilebilirdin ki?
"Ben... Kütüphaneye gideceğim. Sanırım."
"Sanırım?"
Neden bu kadar ilgilisin? Hiç yoktan beni fark etmene sevinmeli miyim yoksa boşuna umutlanıp sonunda üzülmeli miyim? Buna ben yön verebilir miyim sahiden? Umutlanmamayı becerebilir miyim?
"Bilmiyorum. Bende onu düşünüyordum da."
"İstersen..." Diye söze başladığında merakla seni bekledim. Sana dair olan her şey ilgimi ve merakımı çekiyordu ne de olsa. "Sana eşlik edebilirim. Kütüphaneye gidiyorsan."
"Bilmem..." Heyecanlanıyor muydum? "Olur."
"Beni yanlış anlamıyorsun, değil mi?"
"Ne gibi?"
"Sanki seninle ilgileniyormuşum gibi..."
TANRIM!
HAYIR!
Yanaklarımın kızarmasını nasıl durduracağım ben?!
"Saçmalama. Hayır tabii ki. Kendisine yaklaşan her erkeği aşık zanneden o egoist kızlardan değilim."
Başını sallarken hafifçe güldün. "Egoistlik ve sen bağdaşmıyorsunuz zaten."
Hiçbir şey diyemedim ve ilerlemeye devam ettik. Kütüphaneye geldiğimizde çantamı masanın üzerine bıraktım ve bir test kitabı çıkarıp oturdum. Senin karşımda oturuyor oluşunu görmezden gelmeye çalışıyordum. Ah, nefesimi kesiyordun!
Çoğunlukla yaptığım gibi kalkıp arkamdaki rafa doğru ilerledim.Konuyla ilgili iki kitap buldum ve ikisinide yanıma aldım.
İlkini açıp inceledikten sonra diğerine geçtim. Kitabı açar açmaz karşıma bir kağıt çıktı. Başka zaman olsa kağıtta yazana bakmazdım ancak gözüme çarpan yazıyla beraber meraklanıp kağıdı elime aldım.
Bilinmeyen: Çok güzel görünüyorsun. Çok güzel gülüyorsun. Her zaman böyle ol, Mavi'm.
Yutkunamadım. Gözlerim şaşkınlıktan açıldı ve başımı kaldırdığımda seninle göz göze geldim.
"Bir sorun mu var? O kağıt ne?"
Bu sefer yutkundum ve başımı iki yana salladım. "Hiçbir şey."
Ayaklanıp iki kitabı yerlerine geri bıraktım ve kağıdı sana göstermeden hırkamın cebine attım.
"Benim gitmem gerek. Üzgünüm." Çantamı alıp hızlı adımlarla kütüphaneden çıktığımda hissettiğim tek şey korku ve şaşkınlıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yarım kalp•texting
NouvellesBilinmeyen: Sana yazıyorum bugün, Bilinmeyen: tüm o siyah satırlardan bıkmış, siyah klavyede gezdiriyorum parmaklarımı, Bilinmeyen: ruhum siyah, sen siyah, Bilinmeyen: dayanamıyorum Evren, Bilinmeyen: dayanabileceğim tek kişi sensin ve ben sana da...