otuz / on dokuz

4.1K 267 42
                                    

Bilinmeyen: Sona yaklaşıyoruz.

Mavi: Fazla dramatik oldu sanki

Bilinmeyen: Yani, birazda gerilim yaratmayı severim.

Mavi: başarıyosun baya.

Bilinmeyen: İpucu almak ister misin?

İpucu mu?

Mavi: Bilmem

Mavi: yarın zaten çıkacaksın karşıma

Yarın ne yapacaktım ben? Ne diyebilirdim ki?

Bilinmeyen: Kiminle konuşacağını bilmeni istiyorum.

Mavi: bir saniye

Mavi: bana kendini mi açıklayacaksın şimdi?

Bilinmeyen: Sadece ipucu. Anlayacağından eminim ama.

Mavi: Tamam o halde, bekliyorum

Bilinmeyen: Tek bir şey söyleyeceğim.

Mavi: evet? (13.34)

Uzun süre mesajını bekledim ama hiçbir şey yazmıyordu. Oflayarak telefonumu odada bıraktım ve yemekhanenin mutfağına gidip birkaç kızın yanından geçerek kendime kahve hazırladım. Cumartesi biraz daha boş oluyordu yurt.

Bilinmeyen: Anneme ilik bulundu. Desteğin olmasa çoktan umudumu keseceğime emindim ama sen,

Bilinmeyen: Sana anlatmanın verdiğim en doğru karar olduğunu biliyodum, sevdiğim. (13.47)

Gördüğüm mesajlarla ellerim titrediğinde kahve bardağını komodinin üzerine bıraktım. Yatağa yavaşça oturup tekrar tekrar okudum mesajları.

Ama nasıl?

Mavi: Ben

Mavi: anlamıyorum.

Bilinmeyen arıyor...

Telefonu titreyen ellerimle açıp kulağıma yasladım. Odaya bir göz atıp kimsenin olmadığına emin oldum.

"Mavi?"

Adımı senin sesinden duymak? Ellerimden başka kalbiminde titrediğini hissettim.

Bu nasıl mümkün olabilirdi? Sen, nasıl beni severdin ki?

"Sen..."

Sesimi neden bulamıyorum?

"Üzgünüm. Neden üzgün olduğumu bilmiyorum. Aslında üzgün de değilim. Mutlu hissediyorum. Uzun zamandır mutlu hissediyorum. Senin beni sevdiğini öğrendiğimden beri mutlu hissediyorum ben."

Gözlerim dolduğunda bunun neden olduğunu düşündüm. Deli gibi ağlamak istedim. Ve gözümden bir yaş düştü. Elimi ağzıma kapatıp hıçkırmamak için direndim. Bu da neydi böyle? Sevinçten çığlık atmam gerekmez miydi?

"Mavi? Orada mısın?"

"Evet. Ben..."

"Sesin neden titriyor?"

"Evren. Bu cidden sen misin?" İşte sesimi bulduğumda sorabildiğim ilk soru.

"Benim, Mavi'm." Derin bir nefes aldığını duydum. Seninle beraber bende nefes aldım. En çok ihtiyacım olan şeydi ciğerlerimin muhtaç olduğu nefes. "Nedense kızardığımı hissediyorum." Hafifçe güldüğünü duyduğumda bende gülümsedim. "Bu sandığımdan da zormuş."

"Anlamıyorum...Ah, nasıl?" Durdum ve devam ettim tekrar. "Nasıl bilebilirsin?"

"Kendini saklamakta çok kötüsün. Kabul et."

Ne hissetmem gerektiğini şaşırmıştım. Tüm duygularım karman çorman olmuştu. Şaşırmalı mıydım, sevinmeli miydim bilemiyordum. Bütün duygularım bir aradaydı.

"Sende fazla ipucu bıraktın. Düşen telefonundaki mesajları cidden görmediğimi mi sandın? Fazla telaşlıydın, gördüğümü fark etmedin bile. Ya da masada yankılanan mesaj sesi. O bir denemeydi, kabul ve sende kendini ele verdin."

Utançtan yerin dibine girmek böyle bir şey olmalıydı. Bir yorganın altına girip hiç çıkmamak istiyordum.

"Kafede de bilerek sordun."

"Evet, üzgünüm. Aslında, bunları yarın konuşmak ister misin? Daha geniş bir zamanda."

"Olur... O-olur tabii."

"Şey, seni seviyorum."

Yutkunduğumda uzun zamandır gülümsediğimi fark ettim. Resmen ağzım kulaklarımdaydı. Hem ağlamak hem de deli gibi gülmek istiyordum sanki. Uzun zamandır kendimi ilk defa bu kadar mutlu hissediyordum. Kimsesizdim, lâkin aileme kavuşmuş gibi hissediyordum. O kısacık sürede onun nasıl ailem olabileceğinin hayalini kurdum.

Asla onu bırakamayacaktım. Onu hep sevecektim ve emindim ki o da beni sevecekti. Her zaman beraber olacaktık. Mükemmel anılar biriktiricektik. Birbirimize hem çok benzediğimiz hemde çok farklı olduğumuz için çok iyi anlaşacaktık ve birbirimize çok şey katacaktık. Belki ona her baktığımda gözlerim dolacaktı, belki de birbirimizi buluş hikayemizi hatırladıkça beraber duygulanacaktık. Emindim ki, benim ondan daha fazla seveceğim başka bir şey olmayacaktı ve o da beni annesi kadar sevecekti.

"Bende seni seviyorum, Evren'im."

-

Finale son 1. 🌹






yarım kalp•texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin