0.5

90 5 4
                                    

"Dün gece ne oldu?"

Yoongi'nin dediği şeyle duraksayıp elimde katlamakta olduğum kıyafetleri yerine bıraktım.

"Hatırlamıyor musun?"
"Hayır, hiçbir şey hatırlamıyorum."
"Zaten hiçbir şey olmadı."

Bunu söylemem sadece bir kaç saniyemi alsa da yutkunmam bir kaç dakikamı almıştı.

Neydi beni bu kadar zorlayan? Gerçekten sürekli bir yalan üzerine kurulu oyunumuzu dile getiren benken, neden şimdi içimde bir yerlerde hep gerçek olacağı düşüncesi vardı?

Yoksa bende bunun olmasını mi istiyordum? Hayır hayır. Bu imkansız.

Mi Nam gibi bir hergeleyle aramızda olan şeyden sonra bir kez bile ne birisini sevmeyi, ne de birisiyle aramda birşey geçmesini istemiştim.

Yoongi'nin elimde ki kıyafetleri alıp koltuğun üzerine koymasindan sonra bileğimden kavrayıp mutfağa doğru ilerlemisti.

"Acıktım ben."

Ne yani? dercesine suratına bakarken Yoongi yine hazır cevaplılığını konuşturmuştu.

"Ne duruyorsun Hwa Young? Hadi bana yemek yap."
"Kendi yemeğini kendin yapabilirsin, Yoongi? Hem görmüyor musun işim var?"

Arkamı dönmüş gidecekken Yoongi beni omuzlarımdan geri çevirmiş ve buzdolabının önüne getirmişti.

Kulağıma eğilerek fısıldadı.

"Ama ben senin yapmanı istiyorum."

Sesli bir şekilde yutkunduktan sonra Yoongi'ye dönerek konuştum.

"Çocuk musun? Kendi yemeğini kendin yapabilirsin."
"Ya hayır yapabilirim ama ben genelde ya bozuk malzeme kullanırım ya da yemeği yakarım. Veya çiğ bırakırım. Dün ki sarhosluğumdan sonra şimdi bir de beni hastaneye mi taşımak istiyorsun?"

Yoongi adeta küçük bir çocuk gibi gözlerini kocaman açıp, ağzı kulaklarına varana kadar gülerken benim de ona itiraz etmek imkansızdı.

"Ay aman peki peki. Sen o zaman içeriye gidip kıyafetlerini katla. Hani beni isimden alı koydun ya."
"İyi de-"

Yoongi sözünü söylemeden ona attığım bakışla arkasını dönmüş sitem ederek oturma odasına gidiyordu.

Gerçekten 18 yaşında mı yoksa 8 yaşında mıydı emin değildim. Ya da hala içinde ki çocuk ruhundan kurtulamamıştı. Belki de onu bırakmak istememişti.

Çünkü Yoongi okuldakileri nazaran, ki hepimiz her ne kadar 18 yaşında olsakta, çok daha olgundu.

Ama içinde bir yerlerde mutlaka bir çocuk ruhu yatıyordu, bir şefkat duygusu vardı. Ne kadar iyilik varsa sadece içinde biriktirmişti.

Belki de zorunda bırakılmıştı..
***

"Yemekler hazır."

Mutfağın kapısından oturma odasına doğru seslenirken hiç ses gelmemesine karşı elimde ki bezi masaya bırakarak mutfaktan çıktım.

Oturma odasına doğru adımlanırken daha koridorun başında aniden karşıma çıkan Yoongi bedeniyle irkilmiştim.

"Aklımı çıkardın!"
"Özür."

Yoongi elini havaya kaldırmış kendince özür dilerken o sırada gözlerim sadece belinde bağlı olan havluya kaymıştı.

Ağzım "o" şeklini alırken hemen kendime gelip gözlerimi kapadım ve arkamı döndüm.

"Üzerini giyinip gelsen iyi edersin bence."
"Neden bu kadar stres oldun ki? Hayatında hiç-"
"Hayır hiç görmedim."

Yoongi'nin histerik kahkası kulaklarıma dolarken aynı zaman da gülücüklerinin arasından konuşmayı da ihmal etmiyordu.

Nefarious;; MYG ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin