0.6

91 6 17
                                    

Mutfakta bana toplamakta yardımcı olan Yoongi'de gözlerimin bir süre takılı kaldığını hatırlatan şey, Yoongi'nin sözleriydi.

"Bir yaratılış harikası olduğumu söylediğimde benimle dalga geçiyordunuz küçük hanım. Şimdi kabulleniyor musunuz?"
"Ne? Ah tabiki. Sen bir sanat eserisin Min Yoongi. Her neyse. Ben artık gitmeliyim."

Arkamı dönmüş mutfaktan çıkarken Yoongi'nin tek bir kelime dahi etmemesi beni şaşırtmıştı doğrusu.

Tamam gitme kal demesini beklemiyordum ama en azından birşey söyleyebilirdi.

Çantamı ve ceketimi alıp evin kapısını açtığımda Yoongi arkamdan bana seslenmişti.

"Hwa Young!"
"Efendim?"

Yüzüne bakmış ve küçük bir kelimeden sonra ne diyeceğini merakla bekliyordum açıkçası.

"Bu gece de burada kalamaz mısın?"

Tamam, kabul bu bekledigim birşey değildi tabiki ama.. Ah her neyse.

"Ne? Neden?"
"Çünkü uzun zamandır kendimi bu kadar tamamlanmış hissetmiyordum. Seninle birlikte öyle olduğumu anladım. Sadece 1 gece daha, sonra istersen gidersin."
"Ama yarın-"
"Kıyafetlerini gece de alabiliriz. Ya da yarın sabah erkenden. Şuanlık burada kalmanı istiyorum."
"Pekala."

Yoongi bana doğru gelip elimden ceketimi ve çantamı aldığı gibi askıya astı ve oturma odasına geçti.

Bende kendime gelip arkasından gittim ve bu gece neler yapabileceğimizi düşündüm.
***

"Hadi ama Yoongi neredeyse 2 saattir ikimizde koltukta boş boş oturmuş neler yapabileceğimizi düşünüyoruz. Sen bende o dediğin için bir fikir vermedim ve şuanda da zaten hiçbir şey kafam da yok. Ne yapacağız?"
"Aslında aklımda birşey var."
"Ne var?"
"Çocukları mı çağırsak?"
"Onlar zaten gelmeyecekler mi?"
"Hayır, Chin Mae, Dae Hyun ve Shin Rae?"
"Gelmek isteyeceklerini sanmıyorum."
"Denemekte fayda var."
***

Çalan kapının sesiyle Shin Rae'lerin geldiğini anlamıştım. Koşarak kapıya gittim ve açmamla güler yüzlü hallerini beklemiyordum.

Tamam kabul bu şaşırtıcıydı.

Hep birlikte içeriye geçip masanın etrafında toplandığımızda herkesten farklı fikirler ortaya atılıyordu.

"Bence film izleyelim."
"Hadi ama Hoseok bu kadar sıkıcı olma."
"Ruh çağıralım?"
"Fazla korkunç değil mi Dae Hyun?"
"Yemek yapalım ve hepsini ben yiyeyim!"
"Ciddi olamazsın Jin? Yemek yapsak sana mı veririz sence bir düşün?"
"Çocuklar çocuklar çocuklar.. Ben ne yapacağımızı buldum."
"Ne yapacağız?"
"Bence kitap okuyalım."
"Ne?"
"Namjoon şaka mı bu?"
"Lütfen bizimle dalga geçtiğini söyle!"
"Hey hadi ama çocuklar! Hep bir aradayken eğlenceli ve korkunç olmayan şeyler yapmalıyız. Ve yemek harici."
"İstediğin şey ne Yoongi?"
"Doğruluk ve cesaretlik oyunu."

Yoongi'nin attığı fikirle hepimiz birbirimize bakarken kabul edilen bir fikir olduğunu anlamamak çok güçtü doğrusu.

"O zaman ben şişe getiriyorum."
***

Şişenin Namjoon ve Chin Mae'nin arasında durmasıyla bütün gözler onlara kaymıştı.

Namjoon daha fazla bekletmeyip Chin Mae'ye sorusunu sordu.

"Hayatın da herkesten sakladığın bir sırrın var mı?"

Chin Mae hiç beklenenden yanıt verdi.

"Var, herkesin vardır."

Yoongi'nin sorduğu soruyla hepimiz ona bakmıştık.

"Bizlere de anlatmak ister misin Eun Chin Mae?"
"Sadece tek bir soru ve tek bir cevabın olduğunu düşünüyordum. Amanın, yazık oldu soruna. Bir dahakine artık."

Nefarious;; MYG ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin