0.2

137 8 12
                                        

Sabahları daha güneş doğmadan evden çıkar ve koşabildiğim kadar uzaklara koşardım.

Bugün tekrar aynı şeyi yapmak adına yatağımdan güç bela kalkıp üzerimi giyindim ve evden çıkıp koşmaya başladım.

Okulumuzun yakınlarında olan bir kafe vardı ve bugün ki hedefim oraya kadar koşmaktı.

Yorulup nefeslenmek için bir çocuk parkında durduğumda kenarda ki banka oturdum ve suluğumu küçük spor çantamdan çıkarıp içmeye başladım.

İşim bittiğinde ayağa kalktım ve o anda yorgun düşmüş bedenimin kendini salmasıyla biraz daha dinlenmeye ihtiyacım olduğunu anlayıp geri oturdum.

Yaklaşık 10-15 dakika telefonuma bakarak dinlendiğimde artık kalkmam gerektiğini anlayıp telefonumu cebime koyarak kendimi zorladım ve banktan kalktım.

Yavaş bir tempoyla koşmaya devam ederken yanımdan hızla koşarak çarpıp geçen bedene baktım.

Bu oydu. Dünyayı gördüğünden emin olamadığım çocuk. Arkasını dönüp yüzüme dikkatlice bakmış ve kafasında ki siyah kapşonlusunu gözlerine indirerek kaçmaya devam etmişti. Ne yapıyordu bu saatte, koşarak?

Düşüncelerimi aklımdan savarak eve doğru koşmaya devam ettim. Her ne kadar aklımdan uzaklaştırmaya çalışsam da neden sorusunun cevabını bulmak istiyordum.
***
Eve geldiğimde hemen banyoya gidip ılık suyun altına girdim. Bakım kremlerimi alıp banyodan çıktım ve odama geçip hazırlanmaya başladım.

Okul saatim yaklaşıyordu. Hazırlanıp evden çıktığımda saate bakmadan biraz erken çıktığımı fark etmiştim. Ama bu benim için sorun değildi çünkü bir kafeye gidip okul saatine kadar orada bekleyebilirdim.

Yavaş adımlarla okula doğru ilerlediğimde okulun yanındaki kafeye girdim ve alacağım kahve ile keki sipariş etmek için kasaya yöneldim.

Söyleyeceklerim bittiğinde çantamı önüme alıp içerisinden cüzdanımı çıkaracakken gelen ses, ve sözlerle duraksayıp kafamı kaldırdım.

"Benden olsun."

Dünyayı gördüğünden emin olamadığım çocuk aldığım şeylerin parasını ödeyip garsonun uzattığı tepsiyi aldı ve ilerlemeye başladı.

Arkasından hala baktığımı biliyormuşcasına bana dönmeden seslendi.

"Gelmeyecek misin yoksa hepsini ben mi yemeliyim?"

Yanına doğru gidip oturduğu masanın karşısında ki sandalyeye oturdum ve bir süre daha ona bakıp konuşmaya başladım.

"Dünyayı- aman adın her neyse? Neden yaptın bunu?"
"Özür amaçlı diyelim?"
"Neyin özürü?"
"Dün ilk tanışmamızda biraz sert davranmamın özürü? Hm.. Okul çıkışı lafını sana geri satmamın özürü? Ya da bir dakika, dün içinde olan tüm zıtlaşmalarımızın özürü?"
"Ya da sabah sert bir şekilde çarpıp koşmaya devam etmenin özürü olabilir mi?"
"Ne?"
"Ya öyle kal-"
"Hayır ne koşması ne çarpması ne diyorsun sen? Ben bugün sadece okula gelmek için evden çıktım. Sabah gayette mışıl mışıl uyuyordum."
"Ne? Ne yani bir dakika sabah bana çarpan sen değil miydin?"
"Evet değildim."
"Hayır o sendin göz göze geldik hatta senden başkası olma imkanı yok gerçekten."
"İnsanlar çift yaratılmıştır Hwa Young. Belki de sadece bana benzeyen birisiydi?"

Dünyayı gördüğünden emin olamadığım çocuk böyle söylediğinde bir tarafım bir anda ona inanmak istedi, ama bir tarafımda sabah gördüğüm kişinin o olduğunda ısrarcıydı.

"Bu arada Yoongi, Min Yoongi. Beni sürekli 'Dünyayı gördüğünden emin olamadığım çocuk' diye çağırmayı bırakmalısın artık. Okulda seslenmek zorunda kaldığın zaman ne diyeceksin? Ayrıca dünyayı görebiliyorum, hem de bütün güzelliklerini."
"Pekala sayın Min Yoongi, sanırım okul giriş saatimiz yaklaşıyor. Ben mi önden gitmeliyim yoksa sen mi?"

Nefarious;; MYG ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin