0.3

85 6 4
                                    

Dans hocasının hepimizi salona çağrıdığının ve Yoongi ile benim sevgililik oyununu başlattığımızın üzerinden tam 1 hafta geçmişti.

Yoongi o gün yanıma geldiğinde kendimden beklemediğim bir şekilde onun kollarında teselli bulmak istemiştim, ve bulmuştum da.

Bir anda kollarımı ona sardığımda uzun zamandır aradığım huzurun, sanki onda saklanmış olduğunu hissetmiştim.

Tam olarak bunları hissetmem doğru birşey mi bilmiyordum, ama içimden bir ses yanlış olduğunu da söylemiyordu.

O gün öyle bir olay gerçekleştikten sonra, kendime gelmiş ve kalkıp salona birlikte gitmiştik.

Dans hocası hepimize bir kaç dans hareketi öğretmiş ve daha sonra hepimizi evlerimize yollamıştı.

Okuldan çıkıp tek başıma eve doğru yürürken Yoongi'nin kolunu omzuma atmasıyla irkilmiştim.

Bana tam olarak; Hey, sevgilin olmadan nereye gidiyorsun böyle? gibisinden birşey söyleyerek evime kadar beni bırakmıştı.

Gerçekten bu okula gelen ilk günkü Yoongi, şuan da olan Yoongi miydi sorgulamadan edemiyordum.

Konuşa konuşa eve giderken birbirimize dair çok şey öğrendiğimizi ve bununla birlikte birbirimize çok benzediğimizi fark etmiştim.

O da ben gibi üşengeç bir yapıya sahipti ama tek fark, o spor yapmadan bu kadar eşsiz bir vücuda sahipti. Sadece dans ederek.

Aslında dans etmeye kendi isteğiyle başlamadığını, birisi yüzünden böyle bir şeye adım attığını söylemişti. Ona kim olduğunu sorduğumda zamanı geldiğinde öğrenirsin cevabini almıştım.

Sanırım o gün olanlar kısaca böyleydi. 1 hafta içinde aynı şekilde beni eve bıraktı ve daha sonra okulda hep birlikte vakit geçirdik.

Üzgün olduğumu biliyordu, ne zaman yalnız kalsam ağlayacağımı da. O yüzden bir an olsun bile beni asla yalnız bırakmamıştı.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle kendime gelmiş ve 1 haftayı düşünmekten kendimi alı koymuştum.

Evimde tek başıma olduğum için Yoongi'nin yardımıyla birlikte internete bir ilan vererek ev arkadaşı aramaya koyulmustum.

Muhtemelen ondan gelen bildirimdir diye telefonu acele ile elime almıştım. Ve tahmin ettiğim gibi de öyleydi.

Kim Ji Sung: Evinizde hala bir arkadaşınız yoksa kiracı olmak istiyorum.

Hwa Young: Bir kafede görüşme imkanımız var Ji Sung-shi?

Kim Ji Sung: Tabi ki, ben her zaman musaitim Hwa Young-shi. Ne zaman olsun?

Hwa Young: Eğer yarın da sizin için uygunsa, Miami Coffee Restaurant'ta saat 3 gibi görüşürüz.

Kim Ji Sung: Pekala, iyi akşamlar.

Konuşma balonundan çıkıp kişinin sayfasına baktığım da şoka yüzümde ki anlam veremediğim ifadeye engel olamamıştım.

Mutluluk değildi bu, şaşkınlık? Belki. Kesinlikle şaşkınlık.

Ertesi gün kiracı olmak için buluşacağım çocuk ile karşı karşıya oturmuştuk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ertesi gün kiracı olmak için buluşacağım çocuk ile karşı karşıya oturmuştuk.

Tabi birde beklenmeyen misafirimiz Yoongi'yi unutmayalım.
***

Kafeden çıktığımızda Yoongi'yi arkamda bırakarak sinirli bir şekilde yürüyordum.

"Hey biraz bekle beni Hwa Young."
"Neden seni beklemek zorundayım ki?"
"Çünkü buraya birlikte geldik ve birlikte gideceğiz. Ya bu arada eve gelmemesi iyi oldu, gözüm tutmamıştı o çocuğu benim hiç zaten."

Yoongi'ye ters bir bakış attıktan sonra önüme dönmüştüm. Ona gerçekten çok sinirliydim.

"Hey!"
"Kapa çeneni Yoongi!"

Diye bağırdıktan sonra yoluma devam ediyordum. Ediyordum ki; Yoongi tutup beni kendine çekmeseydi.

"Ne var? Ne istiyorsun benden? Unuttun mu ben çamaşırlarımı yalnızca haftada bir kez yıkarım. Pis birisiyim Ben! Öyle dedin o çocuğa da ve-"

Konuşmama izin vermeyen şey, Yoongi'nin dudaklariydı.

Ne yapmalıydım? Ya da ne tepki vermeliydim en ufak bir fikrim bile yoktu.

Sadece bekliyordum.

Nefarious;; MYG ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin