•AHUDUDU•11.BÖLÜM

12.8K 585 17
                                    





#Breathe Me - Sia🌬


AHUDUDU 11.BÖLÜM:
"Merih Koçer'in Gelini"

-Ahu Arslan hakkında tüm bilgileri topladım. Dilerseniz dosyayı incelemeye alabilirsiniz Dinçer..." Onun iyiliği için Ahu hakkında araştırma başlatan Davut'un omzunu, eliyle kemiğini iyice kavrayarak sıktı Dinçer. Bunu en başından beri içten içe istemiş, kafasında dönüp duran, aynı zamanda kendisinin bile oluşturabildiği ahlak çerçevesine bir türlü sığdıramadığı için eyleme dökmemişti. Şimdi Ahu Arslan hakkındaki her detay, babasının gizeminden, bugüne dek sabah kahvaltısında ne yediği bilgisi bile vardı bu kırmızı kapaklı dosyada. Çok kalın görünmüyordu ama azımsanacak türde ince de sayılmazdı.

-İstemiyorum Davut." Başta kararsız çıkacağını düşündüğü sesi, kendinden o kadar emindi ki duyan o dosyayı okumaya dair tek bir istek kırıntıları benliğinde dolanmıyor sanardı. "Sağ ol. Ama sende kalsın. Kimseye verme." Kimseden kastı elbette Sedef Koçerdi. Masanın üzerinde, beyaz seramik kupa bardağının içinde kuyudaki simsiyah su gibi görünen kahvesinden büyük bir yudum alarak kendine gelmeye çalıştı. Birkaç dakika içinde Ahu, evlilik hakkındaki detayları ve gidişatı aile bireyleriyle konuşmak amacıyla kahvaltıya gelecekti.

-Peki Dinçer Bey. Siz nasıl isterseniz." Bozulduğu sesinden ve seyrek kaşlarını biraz kaldırıp, dudağını memnuniyetsizce aşağı büktüğünde mimikleri sayesinde belli olurken Dinçer'e doğru kolunu uzatarak sunduğu dosyayı kendine çekti ve demir tokalı, desenli, siyah deri iş çantasına yerleştirdi.

Sessizlik odanın duvarlarına yavaşça tırmanırken, son derece tepkisiz kalan patronunun son zamanlardaki derin sükuneti Davut'u şaşırtıyordu. Merih Beyle ve şirkette çalıştığı tüm zaman içinde, direkt olarak bağlantı kurduğu Dinçer Barlas hakkında en bilgili olması gereken kişiydi belki de. Ama patronu tam bir "poker face" olmuştu hep, hisleri, ilişkileri, yaşadıkları kara bulut misali sisli bir görüntüydü üzerinde. Onun hakkında öğrenip öğrenebileceği en fazla şey, magazinde Merih Bey'in dinlerken ya da okurken çılgına döndüğü haberlerdi. Çapkındı, aniden tüm sörf tahtalarını tepetaklak eden hırçın bir dalgaydı. Ama özünde Dinçer Barlas kimdi?

Dedesi hariç kimse tanımıyordu. O da rahmetli olmuştu ne yazık ki. Demek ki asıl kişiliği, ebediyen gizliliğini koruyacaktı.

-Buyrun, Ahu Hanım." Aşağıda çalan zil sesini duymasa da, işittiği isim bir köpeğin ses duyduğu yöne kulağını çevirmesi gibi bir tepki oluşturmuştu vücudunda. Hemen elindeki kupayı masaya bırakıp kapıya ilerlerken, arkasında kalan Davut'un şaşkın yüzüne tanıklık etmemişti.

Onu tanımasaydı -tanımıyordu da- heyecanlandı diyebilirdi zavallı avukat! Ama bunu sesli söylemeye cesaret edemiyordu, belki de Dinçer gibi...

-İyiyim ben de. Siz nasılsınız?" Merdivenin son basamağına ayağını basarken, cevizden yapılma koyu kahverengi, yontulmuş küpeşteden elini çekti Dinçer. Adını bile hafızasına layık görmediği hizmetliyle konuşan kızın, sıkı bir at kuyruğu haline getirilmiş parlak saçlarına, bu sayede açıkta kalan biraz genişçe alnı ve kalkık kaşlarına, soğuktan kızaran ellere eşlik eden ucu kızarık burnuna ve çatlak dudaklarına baktı birkaç salise. Üzerindeki deri ceketi kıza vermeden kendisi asmış, siyah boğazlı kazağıyla öylece ayakta duruyordu.

Sonunda kahverengi gözler, kendisine ağır çekimde, hatta yer çekimsiz ortamda birbirileriyle karşılaşmışlar gibi tuhaf bir şekilde döndüğünde dudaklarının biraz aralandığını boğazı kuruyunca fark etti Dinçer Barlas. Dedesinin ölümü hatta daha uzun süre öncesinde -en son İstanbul'a geldiği günün ertesi günü- es verdiği cinsel hayatından olsa gerekti bu detaylı inceleme.

AHUDUDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin