1. Mucize "Leziz Kurabiyeler"

2.3K 92 36
                                    

"Çak bakalım!"

Daha şimdi akumatize olmaktan kurtardığımız kadının yanına gidip elimi uzattım. "Yardım etmemi ister miydiniz Hanımefendi?" Yere oturmuş zemini izliyordu. Neler olduğunu anlamaya çalışıyor olmalıydı.

Kafasını kaldırıp uzattığım elime baktı. Hafifçe tebessüm ederek elimi tuttu. Boştaki eliyle de kafasını tutuyordu. "Hiçbir şey hatırlamıyorum. Umarım size bir zarar vermemişimdir. Gerçekten çok özür dilerim."

Güven verici bir gülümseme takındım yüzüme. "Üzülmeyin, bu görevimiz." Küpemden gelen seslerle kaşlarımı kaldırdım. "Ah, sizi evinize bırakmak isterdim ama dönüşmek üzereyim. Kendinize iyi bakın." Diğer yandan Kara Kedi'nin de yüzüğünden aynı sesler gelmeye başlamıştı.

"Bize ayrılan sürenin sonuna geldik sanırım, Leydim." derken reverans yapmıştı.

Başımı sol omzuma doğru yatırıp gülümsedim. "Görüşürüz, Kedicik!" diyip yoyomu ileriye doğru fırlattım.

Tam da istediğim çatının bacasına sarılan yoyoma kendimi bıraktığımda arkamdan Kara Kedi'nin seslendiğini duymuştum. "Akşam Eyfel'de bekliyor olacağım, Leydim!" Kendi kendime kıkırdadım. Belki de bu sefer iki laf edip ayrılmaktansa daha uzun süre durmalıydım. Benimle vakit geçirmek istiyorsa bunu yapmalıydım. Bunu hak ediyordu.

Hangi ortakların arasında soğukluk vardı ki?

Evime vardığımda odamın çatı katında olmasına tekrar sevinmiştim. Eskiden çatı penceresinden gökyüzünü her seyredişimde buna sevinirken Uğurböceği olduğumdan beri bu pencereyi daha çok sever olmuştum. Pencereden girer girmez dönüşüp kendimi yatağıma attım. Tikki de hemen yanağımın yanına yatmıştı. "Ah, çok yoruldum Marinette. Uçmaya bile halim yok. Bana kurabiye verebilir misin?"

Kıkırdayarak yataktan kalkıp masamdaki kurabiye tabağına uzandım. "Buyrun bakalım. Akşama hazır ol." diyip göz kırptım.

Ağzındaki kurabiyeyi umursamadan "Hoçbor şoy okomotozo olmoş borosoylo sovoşmokton doho çok yoromoz." demişti. Kurabiyeyi yutup devam etti. "Şanslı Tılsım ne kadar yoruyor, tahmin edemezsin..." Koca bir ısırık daha aldı.

Gülümseyip kafasını okşadım. "Ben bir aşağıya inip geliyorum." dediğimde kafasını sallamıştı sadece. Omuz silkip aşağı indim. Annemle babamı göremeyince dükkanda olduklarını varsayıp mutfağa girdim. Kollarımı sıvadım ve yüzüme muzip bir gülümseme yerleştirdim. Ben Marinette, Marinette Dupain-Chang, tüm Paris'e ün salmış bir pastacının kızıydım ve Kedicik'ime kurabiye yapacaktım.

****

"İşte bu da sonuncuydu!" diyerek arasına krema sürüp kapattığım son kurabiye çiftini de kutuya koydum. Ortalığı pek fazla kirletmediğim için hızlıca mutfağı eski haline çevirip kutumu da alıp odama çıktım. Uzatarak "Ben geldim!" diyerek kutuyu Tikki'ye doğru uzattım.

Heyecanla yanıma uçarak kutuya sarıldı. "Kurabiye kokusu alıyorum, Marinette. Sen mi yaptın?"

Aynı heyecanla kafamı salladım. "Evet, akşam için küçük bir hazırlık." Tikki kurabiyenin kokusundan dolayı dediklerimi çok umursamamıştı. Kutuyu açıp bir tane uzattım, hemen elimden kapmıştı ki sıcak olduğu için kendisiyle aynı boyutta olan kurabiyeyi bir elinden diğer eline atıp tutuyordu sürekli. Kıkırdayıp "Bir tane de buraya koyuyorum. Yiyebilirsin." derken bir tane daha kurabiyeyi masamın üstündeki boş tabağa koydum.

"Teşekkür ederim Marinette!"

Tikki'nin kurabiyeyi yeme çabasını gülümseyerek izlerken çatı penceremin tıklatılmasıyla Tikki hemen saklanmış, ben de ayaklanmıştım. Pencereye vardığımda tıklatanın Kara Kedi olduğunu fark edip pencereyi açtım. Tikki'yi görmemiş olmasını umuyordum. "Şey," Elini ensesine attı. "Biraz yardım isteyebilir miyim?"

Ne olduğunu anlamak istercesine kaşlarımı çatıp "Tabii." dedim.

Ne ara kwamisini doyurup tekrar dönüşmüştü?

"İçeri girebilir miyim?" Kafamı sallayıp içeri geçmesi için geri çekildim. Bu, Kara Kedi'nin odama ilk defa gelişiydi. İçeri geçip pencereyi kapattı. Ben yatağımın yanında durmaktan vazgeçip aşağı inerken o indiği yerde durup etrafı inceliyordu. "Ee, neden her yerde Adrien olduğunu sorabilir miyim?" sorusunu duyduğumda bütün vücudumu telaş sarmıştı.

Çünkü her sabah kalktığımda odamın ortasına geçip posterlerini seyrediyorum. Ve her boş zamanımda bunu tekrarlıyorum.

"Şey... Şeyden dolayı!" Ona dönüp istemdışı garip hareketler sergiledim. "Iıı... Yarışma! Tasarım yarışması var da... Şey yani. İstediğimiz bir modeli seçip ona cadılar bayramı temalı kostüm tasarlıyoruz. Yarışmayı kazanmayı gerçekten çok istiyorum bu yüzden seçtiğim modeli her yere yapıştırıp ilham vermesini bekliyordum!"

Tek kaşını kaldırıp beni süzdü. "Cadılar bayramına daha çok yok muydu? Neyse, anladım..." derken çok da inanmış gibi değildi ama üstünde de durmadı.

Cadılar bayramı nereden gelmişti ki aklıma?! Daha mantıklı bir konu söyleyebilirdim!

"Ee, ne için yardım istemiştin?" dedim zorla gülerek. Konuyu daha da uzatırsam batıracağıma emindim.

Oflayarak yatağıma çıkmak için kullandığım merdivenin basamaklarına oturdu. Tek eliyle kuyruğuyla oynarken diğer elini dizine dayayıp yanağına destek olarak dayadı. Huysuz bir çocuk gibi görünmüştü gözüme. İçimdeki gülümseme isteğimi bastırıp ben de sandalyeme oturmuştum. "Uğurböceği hakkında..." Telaşla daha yeni ayrılmıştık ki Kara Kedi müsaade etmiyordu ki biraz birbirimizi özleyelim.

"N-ne olmuş Uğurböceğine?!" derken telaşlı görünmemeye çalışıyordum. Çok da becerdiğim söylenemezdi ya Kara Kedi de alışmıştı bu hallerime.

"Uğurböceğinin kim olduğunu öğrendim!" derken birden ellerini dizlerine vurup vücudunu bana doğru uzattı. Tek tek heceleyerek konuşmuştu. Suratında garip bir ifade vardı. Hangi duyguları barındırdığını anlayamıyordum.

Asıl önemli olan kimliğimi öğrenmiş olmasıydı!

****

Ehem ehem... Umarım burayı okursunuz. Okumadıysanız da canınız sağ olsun be.

Şimdiiiii... Nerden başlasam, ne anlatsam burda size?

Öncelikle bu hikayeyi birden bire yazma isteğiyle dolduğum için yazdım. Ama hikaye yazma isteği değil MLB için yazma isteği. Zaten halihazırda yazmakta olduğum hikayeler var ki bu aralar yazamazken bunu yazmaya başlamam biraz ironik. Biraz da can sıkıntısından çok fazla çizgi film izlememden kaynaklanıyor sanırım.

Evet, evet. 19 yaşındayım ve çizgi film seyredip ona fanfic yazabiliyorum. Her neyse... Bu hikayeyi hiç kafamda tasarlamadım. Yani ne olacağını ben bile bilmiyorum! O zaman ne yapmak gerek biliyor musunuz? Ben biliyorum! Zamanın akışına bırakmak 😋

Tşklr, tşklr...

Diğer kitaplarıma da bakın isterseniz... Yani ne dersiniz bakmaya? Yani ben çok isterim bakmanızı!

25.07.2018

Mucize GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin