Aşka Yolculuk

wang so prens.

Çarşı olduğunu düşündüğüm yerde yürümeye başladım.
Ayy cidden çok sevimli herkes.
Ama ben nasıl geldim buraya?.
Kıyafetlerimi kim değiştirdi?.

Omzuma bişey deydi sanki.
Sinek falandır diye elimle omzumu sirkeledim.
Omzumda bir ele elim deyince yerimden sıçradım ve kendimi ileri atıp arkama döndüm ve kung fu haraketleri yapmaya başladım.

"Ben kung fu biliyorum tamam mıı??."

Dedim ve yumruklarımı göstermeye başladım.
A-ama bu bir kız.
Benim yaşıtlarımda oldukça sevimli biri.

"E-efendim siz iyi misiniz?."

Diye sordu kız korkulu gözlerle.
Yerimde dikleştim ve kızı süzdüm. Oda benim gibi giyinmiş. Ama onunkiler kahve tonlarında.
Oldukça sevimli biri.

"Ben iyiyim ama sen kimsin?."

Dedim şaşkınca. Bana baktı bir süre sessiz durdu.

"Ben chae ryung efendim. Sizin hizmetçinizim."

Dedi ve gülümsedi. Iyide benim hizmetçim yok ki. Galiba şu an hastanedeyim ve rüya görüyorum. Ileriden bağırış sesleri gelmeye başladı. Ben ileriye bakınca o kızda baktı.
Ileride siyah bir at görünüyor ve üstünde bir adam var.

Tam yanımdan bir el arabası geçti ve bana çarptığı için sendeledim. Geriye doğru düşüyordum resmen!.
Gözlerimi kapattım..

Bir el sardı belimi ve ayaklarım yere basmamaya başladı.
Gözlerimi açtığım da siyah atın üstünde ve tam dibimde bir adam... gözleri gözlerimde, gözlerim gözlerinde...

Sağ gözünde maske var ve bu ona haz bir hava katıyor.
Siyah saçları, siyah gözleri...
Eli belimde sıkıca tutuyordu ve birbirimizin gözlerine bakıyorduk.

Ben adama bakarken okadar dalmışım ki atın durduğunu yeni farkettim. Adam yere atladı ve benimde belimden tutup indirdi.

Adama karşı bir çekim hissediyorum ama ne?.
Görünüşü çok soğuk.

"Hey burası neresi?."

Diye sordum adama. Bana baktı ve gözlerini kıstı.

"Dalga mı geçiyorsun hae soo?."

Diye sordu ve kaşları çatıldı.
Yutkundum ve devam ettim.

"Hayır. Peki sen kimsin?."

Diye sordum bu sefer.
Bana şüpheyle baktı bir süre.

"Kral Taejo’nun dördüncü oğlu wang so ben."

Dedi ve benim gözlerim büyüdü.
Kralın oğluysa o haldee....bu bir prens!. Omg ben şok.

"Sen prens olmalısın."

Dedim ve hayretle onu süzdüm.
Üzerinde eski kore kıyafeti var. Erkeklerinkinden yani ve siyah renkte.

Bana baktı ve ciddi olup olmadığımı anlamaya çalıştı.

"Sende bir gariplik var.
Hafızanı mı yitirdin sen?."