"bu senin işin değil."

1.4K 70 10
                                    

(Selaaamm. Internet bittiği için yayımlayamadım sorry.
Iyi okumalar.)

Tip tip bakmaya başladım maskeli adama. Sondo bor goroplok vor,hofozono mo yotordon yokso. Birkere hafızam yerinde. Yani aslında buraya nasıl geldim orası belli değil.
(Hikayemde biraz farklılık olucak ve bazı şeyleri yanlış yazabilirim.şu an internetim yokken yaziyorum bu bölümleri. O yüzden hatalar için sorry.)

"Bikere hafızam yerinde tamam mı?. Sadece hatırlamıyorum hiç bişey iştee."

Dedim ve etrafı süzmeye başladım. Tam ilerimde oldukça büyük ve görkemli bir saray var.
Biraz ileride sol taraftaa...hmmm yürüyebileceğimiz mermerli düz bir yol. Ama yolun üstü çatıyla kapalı. Çatı gibi ama uff anlatamiyorum ki neyse işte .
Her yer yemyeşil otlarla kaplı ve ağaçların kenarlarında renkli harika çiçekler...
Sarayın biraz ilerisinde sağ ve sol taraflarında beyaz, koyu kırmızı tonlarında küçük oldukça görkemli tek kişilik odalar duruyordu. Kare şeklinde çoğu aslında ama bir oda genişliğinde duruyorlar. Birinin beni dürtmesiyle kendime geldim ve o kişiye baktım.

"Ne oldu wang so?."

Diye sordum ve yüzüne baktım.
Ne diye dürtüyorsa artık.

"Sana birşeyler söylüyorum ama hanfendi dinlemiyor bile."

Dedi ve göz devirdi. Sarayın girişine doğru ilerlemeye başladı.
Bende peşinden koşar adımlarla yürüdüm ve önüne geçip durmasını sağladım.

"Hey ben sadece dalmışım. Söylesene bana ne söylüyordun?."

Diye sordum ve kocaman gülümsedim. Ardından dudak büzdüm.ehehe herkes bu halimi sevimli bulur. Ama onda pek işe yaramadı galiba. Bana resmen
*Aptal mısın* dermişcesine bakıyor.

"Sevimli olmaya mı çalışıyorsun hae soo?. Hiç sevimli değilsin.
Ah neyse...odana git ve giyin, akşam büyük bir ziyafet vericekler."

Dedi ve beni kenara itip ilerledi.
Hah kaba şey!. Sovomlo mo olmoyo çoloşoyoson hoo soo.
Göz devirdim ve yürümek için adım attım ama yürümeden durdum. Odana git' dedi ama benim odam neresi ki?!.
Insan bir adres verir yada yol tarifi yapar ne biliyim yani.
Sağ taraftan bu tarafa gelen bir kız var ve elinde sepet...bu o çarşıdaki kız değil mi yaa.

Kız elinde ki sepeti iki eliyle tutmuş ofluya pufluya bu tarafa geliyor...veya gelmeye çalışıyor.
Sanırım sepet ona göre çok ağır.
Koşar adımlarla yanına gittim ve sepeti tutup ondan aldım.

Bana şaşkın gözlerle baktı.
Sepet cidden ağırmışş.

"Prensesim ne yapıyorsunuz?. Verin ben taşırım siz taşımayın."

Dedi ve almaya çalıştı. O almak için kolunu her uzattığında ben sepeti yan tarafıma çekiyordum.

"Birşey olmaaz ben taşıyabilirim.
"
Dedim ve gülümsedim.oda istemeye istemeye kabul etti.
Zar zor yürüyordum cidden çok ağır ama belli etmemeye çalışıyordum. Sonuçta ondan sepeti ben aldım ve geri vermek çok ayıp olurdu.

Dişlerimi sıkmaya başladım ve sepete bakıp ilerliyordum. O sevimli kız yanımda sessizce yürüyordu. Başka bir el görmemle sepetin havaya kalkması bir oldu?!?!?!.

(Ehehe size bugün peş peşe bölüm atacağım.bundan sonra ki bölümler biraz hüzünlü olacak .oy ve yorum yapmayı unutmayın plss.)

Aşka YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin