Evleniyorum ayol

415 27 4
                                    

(Yakında finaall. Bölüm linçi yemeden gidem. Bu arada öbür bölüm whatsapp olacak tşk tşk öd bb. )

Kral konuşmasını yaptıktan sonra yemeklerimizi yemeye başladık.
Bir yandan da sohbet etmeye devam ediyorlardı.
O gıcığın annesi konuşmaya başlayınca ona dikkat kesildim.
Nasıl dikkat kesilir?. Kıtır kıtır mı?
Kutur kutur mu? Tamam sustum be.

E bir zahmet

Ooo iç ses sen gelir miydin?.

Bu malı yalnız bırakmayayım dedim. Yemek de salak salak şeyler yapma diye

Puu nalat.
Gıcığın anası adını bilmediğim bir kraliçeye bakıp konuştu.

"Sevgili oğlunuz dak ho çok asil ve dürüst. Tıpkı hae soo gibi. Kendi kızım gibi görüyorum ve seviyorum onu. Çok masum ve iyi kalplidir. "

Ufak atta civcivler yesin

Hayırlı olsun kaynanan olmuş

Ne kaynanası nalaka

Kaynana gibi davranıyor

Ses kes iç ses kes

Göz devirip şu övdüğü prense baktım. Ay bu kilolu ayol. Altında ezer geçer beni allah korusun. Okuyorsunuz imama geldim. Asil diyor birde.
Birde beni çok seviyormuş.
Yalancı mahlukat karı.
Kilolu asil prensin anası konuşunca ona kulak kabarttım yaş mayayla.

Seni kınıyorum ve iç seslikten ayrılıyorum

Hayaller hayatlar bebeğim.

"Hae soo oldukça güzel.
Oğlumun yanına yakışacak bir prenses. En kısa zaman da hazırlıklar başlasın. Bekletmemek lazım sonuçta oğlum tahta geçecek ve bir an önce evlenmesi gerek. "

nE. Kocaman gözlerle wang soo a baktım. Hiçbirşey umurunda değilmiş gibi yemeğine odaklanmış ve yiyiyor.
İnanamıyorum... Bakış açım bulanıklaşınca sinirle ayağa kalktım.

"Ben evlenmek istemiyorum anladın mı?!. "

Sandalyeyi sertçe itip koşarak oradan uzaklaştım.
Wang soo benden hoşlanmıyor.
Beni sevmiyor bile. Evlenecek olmam onun umurunda bile değil!.
Odaya girince kapıyı sertçe kapattım ve yere dizlerimin üzerine çöktüm.
Ben evlenmek istemiyorum. Tanımadığım sevmediğim bir adamla evlenmek istemiyorum!.
Göz yaşlarım onun getirdiği elbiseye akınca oraya baktım.
Ne sanmıştım ki?. Wang soo beni sevdiğini belli edecek birşey yapmamıştı bile. Ama ben aptal gibi sevdiğini düşünmüştüm.
Belki de başkasını seviyor.
Beni kardeşi olarak görüyor bile olabilir. Madem umurunda değil bende o adamla evlenirim.
Masadan mendil alıp akan makyajımı sildim ve geri yerine koydum.
Odadan çıkıp onların yanına gittim.
Gözlerimi prensin annesine dikip konuşmaya başladım.

"Az önce yaptığım patavatsızlığı affedin lütfen. Ben sessiz sedasız odam da düşündüm ve karar verdim... Sevgili oğlunuzun tahtta yanında yer alacağım. "

Hepsi bana bön bön baktı.
Wang soo ya bakmasam da onun bakışlarının üzerimde olduğunu hissedebiliyorum.
Prens ayağa kalktı sevinçle ve yanıma gelip kollarına aldı beni.
Prensin sarılması o kadar yabancı ki... Wang soo nun sıkılmış yumruğunu görünce şaşkınlıkla gözlerine baktım.
Gözlerinde adlandıramadığım birşey gördüm ama hemen geri gitti.
Wang soo yavaşça ayağa kalkıp kral ve kraliçeye döndü.

"İzninizle. "

Arkasına bile bakmadan gitti.
Prens sonunda beni bıraktı ve yüzümü avuçlarına aldı.

"Emin ol prensesim çok mutlu olacaksın ve asla üzülmene neden olacak birşey yapmayacağım. "

Prensin babası yapmacık öksürünce prens geri çekildi ve yerine oturdu.
Onları selamlayıp arkama döndüm ve odama ilerledim.
Odamın kapısına geldiğim de biri kolumu tutup beni yana çekip sırtımı duvara yasladı.
O şahısın gözlerine baktığım da bunun wang soo olduğunu anladım.

"Tanımadığın bir prensle mi evleneceksin?. "

"Evet. "

"Nasıl biri olduğunu bile bilmiyorsun. Ya sana zarar verirse?. "

"Bu kimin umurunda?. "

Gözlerini kaçırdı. Doğru karar vermişim. Senin olduğun bir yerde durup evleneceğin zaman geldiğin de izleyeceğime gider çocuk falan yaparım.
Gözlerimi kısıp onun gözlerine baktım.

"Ben kararımı verdim. Artık sende eğlenceye gelirsin. "

Arkama dönüp yanından geçtim ve odama girerken onun fısıltılı çıkan sesini duydum.

"Merak etme geleceğim. "

Kapıyı kapattıktan sonra üzerimdekini çıkarıp bir kenara fırlattım ve yatağa o şekilde girip yorganı iyice sardım bedenime.
Üşüyordum. Ama üşüyen kalbimdi...
Wang soo ben seni seviyordum.
Sadece seni...

🕔🕕🕖🕗🕘🕙🕚

Gözüme vuran güneşle kaşlarımı çatıp yavaşça açtım gözlerimi.
Güneşe inat dik dik baktım.

"Sevmiyorum artık seni güneş.
Hayatıma ışık katmıyorsun."

Yataktan çıkıp üzerime birşeyler giyindim ve makyaj masasının önüne oturup saçlarımı taramaya başladım.
Yarın gidiyorum...
Yarın kırmızı bir gelinlik-gelinlik denirse- giydikten sonra adamlı arabaya -bakınız atlı araba değil - binip prens gillerin sarayına gidicem.

(Eski kore zamanın da düğün nasıl yapılırdı unuttum.)

Odamdan çıktığım da ileride bir hizmetliyle konuşan wang soo gördüm. Evet bir adet bulaşıcı-bakınız whatsapp adı- wang soo.
Görmezden gelip atımın yanına gittim. Güneşe bak. Hayatımıza ışık olma anca derimizi falan yak. HIH.

Güzel atıma binip yelesini okşadım.
güzelim benim.
İplerini sıkı sıkı tutup sertçe salladım.
Kasabaya doğru yol aldık.

⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳⏳

Sıkıştım!. O prens bozuntusu beni görünce yanıma geldi ve ne yaptığımı falan sorduktan sonra bana sarıldı.
Prens yanağımı öpünce yüzümü yan çevirip buruşturdum.
Siyah atın üzerin de prense öfkeyle bakan wang soo yu görünce gözlerimi kaçırdım.
Bugün burada son günüm...

Evleniyorum ayol.

Aşka YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin