Tren

2K 134 25
                                    

Bavulumu Remus sayesinde doğru düzgün toplayabilmiştim.İkinci bavul hala yatağımın üstünde açık ve boş bir şekilde duruyordu.O anda çocuk odasında dört kişiydik.Harika bir ortam lan,anlatsam gülmekten kırılacağınız türden.Tüm bildiğimiz karekterler ev halleri ile ve iki tane bavula zilyar şey sıkıştırıyorlar.Remus kendini yere attı ve "Daha saat yedii...Uyuyamaz mıyız?" dedi.Başımı karnına koydum ve "Uyuyamayız.Ama yerde ölü gibi yatabiliriz." dedim ve gülümsedim.Sirius kendini yere attı.Harry yatağın üstüne çıktı ve kendini yatağa attı."Y-E-R-D-E" dedim ona heceleyerek.Harry başını bana çevirdi ve "Ha?" dedi.(Harry neden Ravenclaw'a seçilmedi Vol. 1)
Yanımda duran Remus'a baktım.Uyumuştu.Lan nasıl bu kadar hızlı uyuyorsunuz?!Feci kıskanıyorum sizi.

Sirius,Remus'un uyuduğunu fark edince cebinden asasını çıkarttı ve Remus'a tutup "Rictusempra." diye fısıldadı.Remus bir anda kasıldı ve sonra gülmeye başladı,Sirius ta inadına asasını çekmiyordu.Remus artık nefessiz kalınca Sirius asasını çekti ve ayağa kalktı.Remus nefes nefese kalmıştı."Bunun intikamını alacağım." dedi ve ayağa kalktı.Ardından çalışma masasının üstünde duran kitap yığınına baktı ve nefesini verdi.Elime kalemimi aldım ve önce kitap yığınına ve sonra bavula tutup "Paketle." dedim.Kitaplar v diğer eşyalarım uçup bavula girdiler.Remus ve Sirius ellerini alınlarına vurdular.Onların bu haline güldüm.Sirius,eline asasını aldı ve Harry'nin eşyalarını da Harry'nin ikinci bavuluna yerleştirdi.

Sonra ikisi de odalarına gittiler ve yataklarına atladılar.Bir insan uyumayı bu kadar sevebilir mi ya?
(Buraya öğrencileri dahil etmeyin)

Saat 10'du ve evden koşarak çıkıyorduk.Kingscross Allah'a şükürler olsun ki yürüme mesafesindeydi.Remus ve Sirius ellerinde ikişer bavul ile Harry ve ben ise ellerimizde Hedwig ve Canopus ile Kingscross'a koşuyorduk.Yoldaki çocuklar bizim halimize gülerken ben onlara Crucio atmamak için kendimi zor tutuyordum.

Dakikalardır koşuyorduk.Kolumdaki saate bakınca daha da hızlandım.
10.48...
Ve sonra karşımda tren istasyonunu gördüm.Remus,Sirius ve Harry gülmeye başladılar.İki dakika içinde.İçerideydik ve arabalar ile peron dokuz üç çeyreğe koşuyorduk.Şu anda saat 10.50'ydi ve Weasley'ler mutlaka peronun önündeydiler.Ve dediğim doğru çıkmıştı, tüm Weasley'ler peronun önündeydiler.Remus arabamı tuttu ve beni iki kolunun arasına aldı.Sirius çocuklarını tek tek peron 9¾'e yollayan gözü yaşarmış Molly'nin yanına gitti ve "Merhaba Molly." dedi.Molly ona baktı ve gülumseyip,"Merhaba Sirius." dedi.Sirius ona gülümsedi ve "Neden ağlıyorsun?" diye sordu.Molly, kolunun altındaki Ginny'i daha da içine soktu ve "Çocuklarım teker teker Hogwarts'a gidiyorlar." dedi.Sirius tek kaşını kaldırdı ve "Bunun nesine ağlıyorsun?Büyüyorlar." dedi.Molly gözünü sildi ve "Ya başlarına bir şey gelirse?Çok küçükler." dedi.Sirius,Molly'e güven verici bir şekilde gülümsedi ve "Emin ol başlarına bir şey gelmeyecek." dedi.Molly,Ginny'i iyice sıkıştırdı ve "Emin olamam.Hep onları düşünürüm.Orası çok tehlikeli." dedi.Sirius iki elini Molly'nin omuzlarına koydu ve "Sana bir şey diyeyim mi?Bu sene Remus ta ben de Hogwarts'ta profesörüz.Sana söz veriyorum,bir gözüm hep onların üzerinde olacak." dedi.Molly gülümsedi ve Sirius'a sarıldı.Ardından kalan oğullarını da platforma yollayıp arkalarından gitti.Sirius tekrar Harry'nin yanına gitti ve onu iki kolunun arasına aldı.Harry gülümsedi.Sirius üçten geriye saydı ve Harry ile birlikte peron 9 ¾'e doğru koşmaya başladılar.Onlar duvardan geçtikten sonra da Remus ve ben koşarak geçtik.Şimdi Hogwarts ekspresi tam da önümüzdeydi.Remus'a sarıldım ve onun kucağına atladım.Remus güldü ve beni indirip gözümdeki yaşı sildi ve "Merak etme,bir şey olmayacak.Sık sık seni ziyaret edeceğim." dedi.Ona tekrar sarıldım ve sonra arabamı da alıp trene girdim.Bulduğum boş kopartmana hemen girdim.Harry de arkamdan geldi.Bavulları yerleştirdim ve Canopus'u kafesinden çıkarıp kucağıma aldım.Kızıl kuyruğunu sağa sola salladı ve elimi yalamaya başladı.Ona gülümsedim.Harry kafesindeki Hedwig ile konuşmaya başladı.Kısa bir süre sonra birisi kopartmanın kapısını çaldı ve sonra açıp "Merhaba!" dedi sevinçle.Başımı kaldırdım ve "Selam!" dedim.Harry ona gülümsemek ile yetindi.Leo'ydu bu.Gülümsedi ve "Gelebilir miyim?" dedi.Harry, "Evet." dedi ve ben de yanımdaki boş yeri pat-pat ladım.Leo arabasından bavullarını çıkarttı ve yerleştirip yanıma oturdu.Kucağında onun da bir kutu vardı.Ona gülümsedim ve "Sen evcil hayvan olarak ne aldın?" diye sordum.Kucağındaki kutuyu açtı ve içindeki kedinin çıkmasına izin verdi."Bu Abraxas.Cidden sakin bir British Short Hair." dedi ve kafesinden çıkan sapsarı kedinin tüylerini okşamaya başladı.Çok tatlı bir kediydi ve mavi gözleri vardı.Canopus onu görünce kucağımdan atladı ve yanına gitti.Leo gülümsedi.Harry,Leo'ya döndü ve "Büyü dünyası hakkında öğrendin mi birşeyler?" dedi.Leo gülümsedi ve başını aşağı yukarı sallayıp "Evet." dedi ardından kollarını göğsünde birleştirdi ve "Tüm büyücüler isimlerinizi biliyor.Bu harika bir şey olmalı." dedi.Başımı iki yana salladım ve "Bana sorma.Herkes beni o gece öldü biliyor.Vaftiz babam bile Dumbledore benim yaşadığımı öğrenene kadar bilmiyordu" dedim.Leo güldü,"Bir ailen var,bu harika." dedi bana.Harry güldü,"Pek aile diyemeyiz.Baba ismi bir lakap gibi,yoksa herkes birbirine kanka gibi davranıyor." dedi.Leo başını eğdi ve "Keşke benim de bir ailem olsaydı diye fısıldadı.Ona yaklaştım ve elimi omzuna koyup,"Sakın umudunu kaybetme!Ben de yıllardır onlar ile yaşamıyorum ki.Remus biz daha dokuz yaşımızdayken yetimhaneye geldi." dedim.Leo gülümsedi."Sağol Hazel,ama benim sizin kadar şanslı olduğumu sanmam." dedi.Ona güldüm,"Çok şanslısın." dedi Harry ona.Leo gülümsedi.Beş dakika boyunca anlamsız şeyler hakkında konuştuk.Ve sonra kapıda Ron belirdi.Kapıyı açtı ve "Merhaba, gelebilir miyim?Diğer yerler dolu da." diye sordu.Harry "Evet." dedi ve yanını pat-patladı Ron gülümsedi ve içeri gelip eşyalarını yerleştirdi,ardından Harry'nin yanına oturdu.Harry'e elini uzattı ve "Merhaba,ben Ronald,Ronald Weasley.Ama bana Ron diyebilirsin." dedi.Harry elini sıktı ve "Ben Harry,Harry Black." dedi.Ron bana döndü ve "Sen?" diye sordu.
"Hazel." dedim."Hazel Lupin,şu gördüğün Black'in kardeşi oluyorum."
Ron tek kaşını kaldırdı ve "Nasıl?" dedi.Harry kaşlarını çattı ve "Sen Lupin değilsin ki!" dedi.Ona güldüm ve "Sen de Black değilsin." dedim.
Harry tek kaşını indirdi ve "Öyle demedim ki." dedi.
"Dedin vallahi."
"Peki sen neden Lupin dedin şimdi?"
"Seni gıcık etmek için, amacıma ulaştım mı bari?"
"Beni çok iyi tanıyorsun Hazy."
Ron ve Leo bizim bu konuşmamıza gülüyordular.
Ron bize baktı ve "Gerçek soyadınız ne?" diye sordu.Harry güldü ve "Konuşmadan sana soyadımızı söyleyebiliriz." dedi.Harry'e gülümsedim.Ron tek kaşını kaldırdı ve bize gülümsedi.Elim direk alnıma gitti.Saçlarımı yara izimin üzerinden çektim,Harry de aynısını yapmıştı.

Ron'un gözleri hayretle açıldı."Tanrım...Harry Potter!" dedi Ron.Kaşlarımı çattım ve kollarımı bağlayıp Leo'nun yanına yaklaştım.Ron bana baktı ve "Ne?" dedi.Göz devirdim ve "Boşver ben zaten öldüm." dedim.Harry ve Leo güldüler.Ron bana boş boş bakıyordu,"Ben Harry Potter'ın o gece öldüğü düşünülen ikiziyim!" dedim sonunda sinirlenip.Ron'un gözleri kocaman açıldı,"Vay canına!" dedi bana ve gülümsedi.Camdan dışarı baktım ve "Daha önce bu kadar-" derken düdüğün çalması ile sustum.Gidiyorduk.Sonunda!

Dışarı baktım,Remus ve Sirius ortalarda yoktu.Nerde aq bunlar?Umarım Remus yine fenalaşmamıştır.Bana bir şey olunca fenalaşıyor ve deliriyorumsu bir tipe giriyor.Mesela benim Arresto Momentum yapamayıp ta yere çakılıp kolumun çatladığı gün.Böyle şeyler için normalde doktora gidilmez ama Remus beni kucaklamıştı ve şömineye dalmıştı,UÇUÇ TOZU KULLANMADAN!Ve sonuç olarak Remus'un kafası yarılmıştı.Ondan sonra Sirius ikimize de iyileştirici bir iksir vermişti.Onda...Panikatak olabilir.

Tren gidiyordu ve bizim sohbetlerimiz gittikçe anlamsızlaşıyordu.Dur lan...Aklıma bir şey geldi.BEN AÇIM!
Harry'e baktım ve gözlerimi kocaman açtım.Harry beni fark etti ve "Hayatta olmaz Hazy!Tren hareket halindeyken gezmek cidden tehlikeli!" dedi bana.Ona sinsice gülümsedim ve "Bana Hogwarts'ın kurallarını senin vaftiz baban öğretti." diyip ayaklandım.Ardından kapıya geldim ve "İstediğini bir şeyler var mı?" diye sordum.Leo cebinden beş Sickle çıkardı ve bana uzatıp,"Beş tane çikolata kurbağa." dedi.Harry ve Ron'a döndüm ve onlara baktım.Harry bir süre sonra pes etti ve cebinden dört Sickle çıkarıp "Bertie Bott'un her lezzetten fasulyeleri." dedi.Ron'a döndüm.Başını iki yana salladı ve "Ben yanımda getirdim." dedi.Elimde paralar ile çıktım ve yemek alma umudu ile koridorda dolanmaya başladım.

Hogwarts'a cidden yaklaşmıştık ve ben şu anda trenin diğer ucunda cüppem ile bir savaş veriyordum.Bu ne lan?Gömlek hadi neyse de şu kravat ve pelerin nasıl takılıyor?Hay ben böyle işin...
Başarmıştım.Pelerinimi giymiştim,kravatı da gevşek bir şekilde de olsa takabilmiştim.Tuvaletten çıktım ve önümde duran Hermione ile karşılaştım.Bana gülümsedi ve tuvalete girdi.Ben de kopartmana geri döndüm.Kopartmanda herkes çok heyecanlıydı.Harry alt dudağını dişlemekten kanatmış,Ron saatlerdir saçları ile oynadığı için saçları darmadağın olmuş.Leo bacaklarını karnına çekmiş,kollarını da etrafına dolamış,deli gibi görünüyordu.Bir anda beni de heyecan bastı ve ben de koltuğuma gidip kucağıma Canopus'u aldım ve sımsıkı sarıldım.Çok heyecanlıyım.

HOGWARTS'A GİDİYORDUM!HAYRANI OLDUĞUM EVRENİN HOGWARTS'INA!

-LUMOS-
Merhabalar sevgili okuyucular!Bu arada sizce böyle bir yer yazmaya devam edeyim mi?Neyse neyse,sonunda şu ikizleri Hogwarts'a yolladım.Bayağı rahatladım doğrusu.
Şimdi gelelim olaylara;
Instagram sayfası açtım,hikaye hakkındaki çoğu gelişmeyi de oradan paylaşacağım.
BoredPhoenix yazarak ulaşabilirsiniz <3
Ve ikinci olaya gelelim.Fikirlerinizi bekliyorum!
Hikayede okuyucular tarafından yazılmış özel bölümlerin de olmasını istiyorum.Bu sayede hep bir ekşın yaratmak zorunda kalmam. -Yok canım ne üşengeçliği-
Neyse,ben sizi fazla sıkmayayım.
Sonraki bölümde görüşmek üzere,
-NOX-

İkizim|Hazel PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin