Parkta duvara yaslamış yere bakan silüeti görmemle yavaşladım, benden önce geleceğini tahmin etmiştim. Adımlarım giderek yavaşlayıp en son durunca derin bir nefes alıp artık belirginleşmiş bedene diktim bakışlarımı. Her bir ayrıntısını izlemeye başladım, her bir hareketini. Onu uzun süredir bu kadar yakından izleyememiştim, o geçirdiğim zamanlara bu güzelliği kaçırdıkları için üzülüyordum. İki elini birbirine sürtüp ağzına yaklaştırınca üşüdüğünü anladım, gidip ona sarılmak ve onu ısıtmak istiyordum o an sadece. Ama ne yapacağımı bilmez bir halde labirente hapsolmuştu düşüncelerim.
Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık muhabbetti şuan durumumu çok net bir şekilde açıklıyordu. Her bir hücresine aşık olduğum adam beni dört senedir seviyormuş, dile kolay dört sene. Bu oturup hüngür hüngür ağlama isteğimi depreştiriyordu, gidip boynuna atlayıp 'benimsin aşkım, seninim' demek istiyordum. Diğer taraftansa benimle birlikte olduğu sürece mutsuz olacak belkide beni tanıdıkça sıkılacaktı, önünde bir kadınla seçebileceği bir hayat varken onu duvarlar arkasında aşk yaşamayı seçmeye zorlamak istemiyordum. O biseksüeldi. Hayatına mantığı ve tercihleriyle iyi bir yön tayin edebilirdi, bense buna mecburdum. Onu bu mecburiyete dahil edemiyordum, onun özelliklerini taşıyan birçok çocuk gözlerimin önündeydi şuan. Bir kız veya bir erkek farketmez, boynuna atlıyor ve onu öpüyordu. Ona asla bu güzel hayatı yaşatamazdım bende, tanrı beni böyle yaratmamıştı çünkü.
Bakışları yerden bana dönünce zihnimde ki durdurak bilmeyen düşüncelerin hepsi bir anda uçtu, ben ve o kalmıştık sadece. Yaslandığı duvardan dikleşti olduğu yerde bir süre durdu sonra bana doğru gelmeye başladı, bende yavaş ona doğru gitmeye başladım. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum, bugün ondan ayrılacaktım ancak o mesajları okumak tüm alıcılarımla tekrar oynamıştı.
Düşüncelerimle tezat olarak ayaklarım hızlanmaya başladı Gökhan'da da durum pek farklı değildi. Hızlı hızlı yürürken birbirimize varmamızla kollarımızı sıkıca birbirimize doladık. Ben kafamı onun omuzuyla boynuna gömüp ağlamaya başlamıştım bile. İç çekişleriyle onunda benim omuzumda ağlamaya başladığını anlamıştım bir süre ağlayarak anlaştık sanki; o tüm dertlerini bana verdi, bende ona. Kendini benden biraz uzaklaştırdı sonrada yüzümü elleri arasına alıp yüzümün her yerine rastgele öpücükler kondurmaya başladı. İkimiz gözlerindem akan acılar birbirine karışıyor bense çaresizce ağlıyordum o an.
"Bırakma beni." dedi öpücüklerinin arasından.
"Zorundayım."
"Neden?"
"Sana seçim hakkı veriyorum Gökhan." dememle öpücükleri durdu, gözyaşlarının kapladığı yüzü kasıldı. "Sen bana şuan seçim hakkı verdiğini mi düşünüyorsun. Ben seni seçtim amına koyayım." dedi beni omuzumdan iterek, birkaç adım geriledim beklemediğim hamle yüzünden. "Seni seçtim diyorum, olmaz bir kadın olmalı ama seç diyosun. Seçtim seni seçtim, niye kabul etmiyorsun? Bir kere kendi ellerimle bok ettim her şeyi bir daha etmeyeceğim. Korkmuyorum senden, karşındayım bak!" dedi tüm gücüyle bir daha iterken. Bu sefer çok gerilemesemde ayağımın taşa takılmasıyla tökezleyip kendimi topladım."Özür dilerim Furkan ama sen bencil piçin tekisin. Kendine göre doğrular edinmişsin ve beni ona uymaya zorluyorsun. Eğer doğru senin dediğinse de ben yanlış olanı istiyorum amına koyayım ya bu kadar mı zor anlamak. Seni is..." dudaklarımı dudaklarına kapatıp sözcüklerini boğazına dizdim. Karşılık vermiyordu ancak ben tüm kavgamızı dudaklarımıza dökmüştüm bile.
Hırçın öpüşlerime aynı sertlikte karşılık verirken ellerimi yüzüne çıkarttım o da belime yerleştirdi ellerini. O an karanlıkta kimsenin bizi göremeyeceğini bilmenin rahatlığıyla kendimi ona bastırdım. Sonra kafalarımız arasında boşluk bıraktık, "Özür dilerim." dedim dudaklarının üstüne doğru fısıltıyla. "Bencil piçin tekiyim haklısın. Seni düşündüğümü sandım ama ne istediğini göz ardı ettim bu sırada."
"Özür dilerim." dedi o da benim dudaklarıma doğru. "Böyle düşünmene izin verdim, sana anlatmadım ve Göktuğ'un aklını bulandırmasına sebep oldum."
"Seni seviyorum." dedim baş parmağımla yanağını okşarken.
"Bende seni seviyorum." dedi o da belimde eliyle kavisler çizerken."Şu başka kadın işinide aklından çıkar, sinirimi bozuyorsun." dedi bende hafifçe gülümseyip başımı hafifçe salladım çünkü alınlarımız hala birbirine dayalıydı. "Ne bir kadın ne de bir adam... Asla senden sonrası olmayacak." dedi dudaklarımızı tekrar birleştirmeden önce.
Yüzümde ki kuruyan yerler şimdi tekarar ıslanmaya başlamıştı. Bu çocuğun tek bir cümlede bana hissettirebildiği onca duygu çok korkutucuydu. Ona karşı tamamen savunmasızdım, bunu o da biliyordu.
O an az önce söylemek istediğim kelimeleri dudaklarımın arasından saldım."Benimsin aşkım, seninim."
**
Nasıl oldu hiçbir fikrim yok, ev tam bir kaos ortamı çünkü.
Yorumlarınızı bekliyor ve sizi seviyorum.Ayrıca yeni bir hikayeye başladım, hepinizi beklerim.💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Böğürtlen| texting (boyxboy)
Short Story"Keşke beni de elinde ki şu böğürtlen kadar sevebilsen." dedi çocuk yüzünde ki buruk gülümsemeyle. Diğer çocuksa bir böğürtlenlerine bir de çocuğa baktı. Dudaklarını büzdü, "Seni böğürtlen kadar çok sevemem ki... Daha çok severim." 16/07/2018