BÖLÜM 11

3.2K 209 85
                                    

****

Selamın hello şimdi işe başladığım için artık hikayelerime bölüm atmak zor. Bunu da zar zor yazıp atıyorum. İnanın imkan buldukça yazmaya çalışıyorum. Çok isteyen ve mesaj atanlar olduğu için bölümün tamamını yazmadan atiyorum. Umarım beğenirsiniz. Gidip iş yerimdeki patronlara intikam düzenlemeliyim. Ben kaçar muhhaahahhah.

Oy verin.... anadınız ;)

****

-YALANLAR GERÇEKLER TARAFINDAN MAHVEDİLMİŞ GÜZEL HİKÂYELERDİR -

Ateş, karşısındaki orta yaşlı kadını kısa bir an süzdü. Siyah boyalı saçlar, manikürlü kırmızı oje, kemik rengindeki gözlükleriyle paket olarak tamamlanmış gibiydi. Kahkülleri ise kahverengi gözlerinin içine giriyordu. Öğretmene benzediği gibi Buz'a benzemiyordu. Aralarında uçurumlar vardı. Ateş gözlüklerini düzelttiğinde koltuğa adımladı. "Oturabilir miyim?" eliyle siyah deri koltuğu gösterdiğinde "Tabii" diyerek eliyle oturmasını işaret etmişti.

Okul müdiresi Füsun Kır; Fiziksel özelliklerini es geçersek, her hafta Salı ve Cuma günleri mezara gidiyor. En sevdiği yemek pilav, en nefret ettiği şey dediğinin yapılmaması, en sevdiği renk gri, okul müdürü. Not: Kimin mezarını ziyaret ettiğini öğren.

"Benimle ne konuşmak istemiştin" müdire kaşlarını kaldırıp hafif bir gülümsemeyle Ateşe bakmıştı. "Merhaba, ben Ateş Can" o da sevimli bir gülümseme takındığında müdire hanımın anlık şaşkınlığını anlamıştı. Annesini tanıyordu yani.

Müdire Hanım, ellerini havaya kaldırıp iki yana açmıştı. "Konu neydi?" Ateş, onun gözlerindeki tedirginliği hissedebilmişti. Hayatı boyunca pek çok insanla hayatta kalmak için uğraşmıştı. Bu ona artı şeyler getirmişti. Mesela vücut dilini bilmek gibi.

"Aslında belki beni değil de annemi tanımışsınızdır. Yıllar önce bu okulda öğretmenken sizde onun arkadaşıydınız ne de olsa" diye konuya direk girdiğinde kadının yüzünün daha da solduğunu kaşlarının daha da çok çatıldığını an be an izlemiş ve analiz etmişti.

"Melek Hanımdan bahsediyorsun değil mi? Onun çocuğu musun?" büyük bir merakla sorduğunda Ateş sadece kafasını sallamıştı. Buraya oğul kimliğini bırakıp, sadece bir güçsüzün intikamını almak isteyen bir birey olarak duruyordu. Ana kilit noktasının ise bu kadın olduğunu gayet biliyordu da ama kanıtı yoktu henüz elinde. Kanıt bulduğu zaman ise Buz'un hayatını iki kere mahvedeceğini çok iyi biliyordu. Sonuçta annesini hapse gönderebilirdi.

"Evet, ben onun oğluyum ve size bununla ilgili birkaç şey sormak istiyordum müsaitseniz"

"Tabii" açık sözlülükle konuştuğunda Ateş bir kez daha gülümsemişti. "Bana annem ölmeden önce yaşanan olaydan biraz bahsedebilir misiniz?" tüm iyi niyetli gülümsemesini bu gülüşe harcamıştı. Kadın önce tereddüt dolu bir şekilde bir süre Ateşe baktı. Kuruyan dudaklarını yalayışını ve masasının üstünde duran suyundan bir yudum içişini izlemişti o da bu süre içerisinde.

"Nereden başlayacağımı bilmiyorum"

"Sizi bekleyebilirim zamanım bol" demişti Ateşte ama zamanı bol değildi, kum tanesi olan sayacı çoktan geriye doğru dökülüyordu. Bunu hissedebiliyordu, kalbinin zayıf tik taklarından ve sürekli kesilmeye başlayan soluklarından anlıyordu. Günün her anında ya da uyuduğunda bile hiç geçmeyen bir ağrı vardı kalbinde. Sıkılıyordu canı, ciddi ciddi sanki biri eliyle bir sıkıp bir an gevşetiyordu. Kalbine yardımcı olan ciğerlerine derin bir oksijen çekmesine rağmen ulaşamıyordu sanki. O yumru geçmediği gibi nefes almasını da bilmiyordu.

İNTİKAM TİMİ BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin