Hızla banyoya girerken göz yaşlarınıda silmeye çalışıyordu. Ne yazık ki başarılı olamamıştı ve daha ne olduğunu anlayamadan yerle bütünleşti.
Şaşkın bir şekilde hızla yanına giderken. Bana doğru döndü ve kahkahalar içinde.
"Ben iyiyim sorun yok 10 dk ya hazır olurum. İstersen aşağıda bir şeyler atıştır sen. "
"Tamam.Dikkatli ol . "
Deli kız. Aşağıya inip kahvaltı hazırlamaya başladım. Daha bir kaç gün olmasına rağmen hayatımda önemli bir yere sahip olmaya başlamıştı. Beni önemsiyen birininin olduğu düşüncesi harikaydı.
Kahvaltıyı hazırladıktan 5 dakika sonra Deniz de geldi.
"Oooo döktürmüşsün. Bu ne marifet Hira hanım. "
Hızla kahvaltıya başladı ve kıtlıktan çıkmış gibi nefes almadan yiyordu.
"Yavaş yesene boğulup kalıcaksın başıma. Kıtlıktan mı çıktın? "
"Bono bir şey olmoz."
Ağzındakileri yuttuk tam sonra konuşmaya devam etti."Çok açım bi kere. Akşam tek lokma bile yemedim. "
Küçük bir gülüşmenin ardından kahvaltıya devam ettik ve sonra yola çıktık.
Şirkette sıradan bir gündü. Herhangi bir farklılık olmamıştı. Gün sonunda Deniz sonunda yanıma gelebilmişti.
"Hadi bakalım gidiyoruz. "
"Yaşasınnnm"
Büyük bir sevinçle yerimden fırladım ve arabanın yanına indik.
"Sahile gidelim. Ama ilk önce içicek bir şeyler al. Kafamı dağıtmam lazım. "
"Tamam canım. İyisin değil mi? Eğer istemezsen bir şey anlatman için seni zorlayamam. Yani baskı altında kaldığın için anlatmıyorsun değil mi? "
"Sana güveniyorum Deniz. Şuan içimi açabileceğim tek insan sensin ve buna çok ihtiyacım var. "Oluşan sessizlik sahile kadar sürmüştü. Şişeleri alıp tam bitişte yere çömeldik. Burayı seviyordum.
"Eee kuzen anlat bakalım derdini. "
Derin bir nefes aldıktan sonra baştan sona her şeyi anlattım. Ağlıyordum. Hıçkırıklarım durmak istemiyor adeta bir öncekinden daha hızlı çıkmaya çalışıyordu. Kendimi kaybetmiştim. Olanları tekrar hatırlamam beni oldukça yıpratmıştı.
Yana döndüğümde Deniz de benim gibi ağlıyordu. Gözleri kıpkırmızıydı. Saate baktığımda 2 yi gösteriyordu. Oldukça yıpranmıştık. Elime aldığım telefonu zar zor tutuyordum. Baştan aşağı titriyordum. 10 dakika sonra sonunda gelmişti. Deniz tamamiyle sızdığı için ben ön koltuğa geçtim. Eve gelene kadar saat 3 e gelmişti.
Hızlıca sekretere yarın gelemeyeceğimizi bildirdim. Denizi zar zor yatağına yatırdıktan sonra bende kendi odama gittim. Camdan sokağı izlemeye başladım. Güzeldi. Sessiz ve karanlık.
Üzerimde yırtmaçlı bir kot ve salaş bir tişört vardı. Sokak tamamen karanlık ben gibi .Sokaklar en ıssız halindeydi ve ben öylece koşuyordum. Nereye veya neye koştuğumu bilmiyorum. Sadece koşuyorum. Çok geçmeden önümde bir araba duruyor. Ben hızımı alamadığım için yere düşüyorum. Dizim çok sızlıyor. Vücudum bir anda titremeye başlıyor. Önümde biri belirdiğinde yavaşça kafamı kaldırıyorum. Bu o... Dilim tutuluyor. Beynim kontrolünü tamamen yitiriyor. Sadece bakıyorum gözlerimi dahi kaçıramıyorum. Nerden bulmuştu beni? Nasıl bulmuştu?
Gözlerim tekrar devreye giriyor. Gözlerim kapanmak istiyor ama kapatamıyorum. Korkuyorum.
"Benden kaçamazsın... "
Ayağa kalkmaya çalışıyorum ama başaramıyorum. Her seferinde tekrar yere yığılıyorum. Bana yine tepeden bakıyor. Elini beline atıyor ve ceketinin altından silahı çıkartıyor. Geri geri gidiyorum. Sürünüyorum . Ama o daha da çok yaklaşıyor. Kafama dayadığı silah artık anne ve babama kavuşacağımı söylüyor. Sadece bekliyorum kurşunun harekete geçmesini bekliyorum... Ama gelmiyor. Gözlerimi açtığımda gördüklerim karşısında tamamen şok oluyorum. Silah onun kafasında ve bana öylece bakıyor. Bir şeyler söylemek istiyor ama yapmıyor. Gözlerinden akan yaşlar acı dolu bakışlarıyla karışıyor.
"Sen bunları hak etmedin. "
Doğruydu ben bunları hak etmemiştim. Hiçbir şeyi hak etmemiştim. Silah sesi kulaklarımı doldurduğunda gözlerimi sımsıkı yumuyorum. Görmek istemiyorum bağırıyorum ama kimse duymuyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçsuzluğun Bedeli
ChickLitHer yer karanlıktı .Hiçbir şey göremiyordum . Korku yavaş yavaş içime sinmeye başlamıştı. Ne yapacağımı bilemiyordum. Ayağa kalkmaya çalıştım ama vücudum artık benim kontrolümde değildi...