Selamun aleykum arkadaşlar ^_^
3 yılımı birlikte geçirdiğim kitabım nihayet bitiyor. İnşaAllah sizlere faydası dokunan bir kitap olmuştur. Ve inşaAllah kitabın finalini de beğenirsiniz.
Yeni bölüme de BİSMİLLAH...
Ne kadar zamandır bilmediğim bir karanlığın içinde boğulup kalmıştım. Ne önümü görebiliyordum ne de arkamı dönüp ışığı arayabiliyordum.
Nerde olduğumu bile bilmeden zihnimin karanlığında tek başıma oturuyordum. Hareket dahi edemezken bilincimin aniden yerine gelmesiyle, bir elektrik akımının yayılması gibi vücudumu hissetmeye başladım. Uzanıyordum. Üstümde de bir örtü vardı. Burnumda ve kolumda ise rahatsızlık veren cisimler vardı.
Yanımda belki biri vardır düşüncesiyle sağ elimin işaret parmağını oynattım. Hala karanlıktayken kulağıma örtülen perde sanki yırtılmış gibi etrafımda ki sesleri duymaya başladım. Bana ait olduğunu düşündüğüm zayıf kalp atışları ve oksijen maskesinden çıkan buharın sesi...
Bedenimi zorlayarak elimi daha çok hareket ettirmeye çalıştım. Beynime 'parmaklarını oynat' sinyali gönderirken nihayet başarmıştım.
Etrafta birilerinin olup olmadığını anlamak için kulağımla sesleri tarıyordum ancak anlaşılan kimse yoktu.
Bedenimi bu sefer gözlerimi açmak için zorladım. Hiç zorlanmadan göz kapaklarım açılırken gördüğüm ilk şey beyaz duvar ve serumlar oldu. Üstümde bilmediğim bir yorgunluk hala baş gösterirken gözlerimi tekrar kapatıp açtım. Başımı hareket ettirmeye çalışarak hafifçe soluma çevirdim. Gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda karşımda bu sefer kapı vardı.
Kapıya bakarken gözlerimi bir kaç kez daha kırpıştırdım. Derken, kapı açıldı ve içeriye sarı gözlü adam girdi. Kucağında ki, örtüyle sıkıca sarılmış bebeğe tebessümle bakarak içeriye adımını atmıştı ki başını kaldırmasıyla gözlerimiz buluştu ve durdu. Tebessümü yüzünden solup öylece bana bakarken yorgunluktan yine gözlerimi kapatıp açtım.
Gözleri dolan sarı gözlü adam şaşkınlıkla bana bakmaya devam ederken "Kar!" Dedi fısıldarcasına. Sesini işitmemle kalbimin hızlandığını hissetmiştim ki makineden yükselen ses kanıtıydı.
Yine gözlerimi kapatıp açtım ve "Güneş" dedim. Ancak çıkan ses öyle boğuk ve çatallı çıkmıştı ki... sanki bir başkasına aitti.
Güneş, bebeği duvarın kenarında ki küçük yatağa yerleştirip doğruldu ve hızla yanıma geldi. Kollarını bedenime nazikçe doladıktan sonra sıkıca sarıldı ve yüzünü boynuma gömdü. Daha sarılmasıyla yüzümde tebessüm oluşurken yaşlar bir bir akmaya başladı gözümün kenarından.
Güneş'in omuzları ağlamaktan şiddetle sarsılırken "Neden uyanmakta bu kadar geciktin ha?" Diye azarladı beni. Yüzümü başına yaklaştırıp burnumu saçlarına daldırdım ve kokusunu içime çektim özlemle. Hala aynı kokuyordu.
Kokusuyla sarhoşlaşırken Güneş geriye çekilip yüzüme baktı. "Sensiz geçmek bilmeyen saatlerde nasıl nefes aldığımı biliyor musun?" Dedi yine azarlayarak. Aklına o günler gelmiş gibi acı çekercesine bana bakarken "Seni çok özledim kar tanem"dedi sol eliyle yanağımı okşarken. Elinin sıcaklığı altında mayışırken gözlerimi tekrar kapatıp açtım ve "Özür dilerim" dedim. "Geciktiğim için" diye ekledim.
Yanağımı hassas bir şekilde okşarken sözlerime gülümsedi. Hala gözleri sulanırken kısılan kenarlardan taşıp yanağımla buluştu yaşları. Bende gülmek için kendimi zorlarken tebessüm edebildim sadece.
Güneş yaklaşıp alnımdan öptü ve bir müddet öyle kaldı. Bu sayede kokusu ciğerlerime daha çok doldu.
Geri çekilirken gözlerimi duvarın yanında ki yatağa çevirip "Bebek?" Dedim. Tekrar Güneş'e baktığım da tebessüm ederek ayağa kalktı ve küçük yatağın oraya gitti. Az önce ki bebeği tekrar kucağına alıp yanıma geldi ve "Bir oğlumuz oldu" dedi. Gözlerim sulanırken yutkundum. Onu görmek için sabırsızlanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR'IN GÜNEŞ'İ
Novela JuvenilO sarı hareler düştü aklıma birden. Onun sarı hareleri bana yaşamak için umudu fısıldıyordu sanki kulağıma. Biliyordu benim yaşamak istemediğimi. Ancak bakışlarıyla umudu fısıldayıp yaşamım olacağını haykırırken anladım ki asıl yaşamamak haram o...