GÜNEŞ'İN AĞZINDAN
Babamın ölümünden dolayı yıkılmıştık. Annem 1 aydır durmadan ağlıyordu. Keşke yapabileceğim bir şey olsaydı ancak ölümlere çare yoktu...
Arabaya bindiğim zaman Berk'te arabayı sürmeye başladı. Yorgunluktan ölüyordum resmen. Kendimi bir an önce eve atmak ve sıcak suyun altında gevşemek istiyordum.
Dirseğimi araba camının kenarına koydum ve dışarıyı izlemeye başladım. Hava buz gibi soğuktu. Aslında yazı daha çok sevmeme rağmen garip bir şekilde kışı da seviyordum.
"Nereye gidiyoruz Güneş ?" Diye sordu Berk. "Direkt eve sür" dedim. Başıyla onay verdi ve eve doğru yol almaya başladık. Arkama yaslanıp gözlerimi kapadım. Gevşemek için parmaklarımı şakaklarıma koydum ve hafifçe ovaladım.
Şimdi düşünüyordum da babam ölünce etrafım ne kadar da boş kalmıştı böyle? İnsan yanındakilerin kıymetini onlar gidince biliyordu belki de. Babamla aram genelde iyiydi. Varlıklı bir aileydik. Babam büyük bir holdingin CEO'suydu. Ve maalesef ki o ölünce holding otomatik olarak bana kalmıştı. Ahhhhh...daha okulumu yeni bitirmiştim ben! Tam özgürlüğüme kavuşmuşken başıma holdingin CEO'luğu kalmıştı. Bana kalsa holdingin başına kızkardeşim Işık'ı geçirirdim. Ancak annem sürekli 'Olmaz Güneş, baban holdingin varisi olarak seni seçti. Başına sen geçeceksin" diyordu. Annemi kırmak istemiyordum ancak bu işlerle de gerçekten uğraşmak istemiyordum.
Alışmış olduğum virajlı yoldan sağa döndük. Evime giden bu yola aşıktım adeta. Her yerde ağaçlar vardı. Ayrıca buralar kar yağdıktan sonra daha da güzel oluyordu. Evimin yolu biraz şehir dışında olduğu için evin dört bir yanı ağaçlarla kaplıydı.
Düz yolda ilerlemeye başladık. Etrafa bakmaya başladım. Gökyüzünden düşen kar taneleri süzülürken adeta rüzgarla dans ediyordu. "Berk, kar yağıyor değil mi?" Diye sordum gözlerimi gökyüzünden ayırmayarak. "Evet, yeni başladı" dedi. "Biraz yavaşlar mısın lütfen, kar tanelerini izlemek istiyorum" dedim. " İstersen arabayı durdurabilirim" dedi. "Hayır gerek yok. Sadece yavaş git" dedim ona bakarken. "Tamam" dedi ve hızını azalttı.
Kar tanelerinin süzülüşünü izlemek için sol tarafa yanaştım ve başımı koltuğa dayadım. Acaba annemdr şu an karı seyrediyor muydu?
Bunu düşünürken gözüm uzakta ki bir şeye takıldı. Karlar içinde bir şey vardı. Sanki...sanki insan gibiydi. Ne olduğunu anlamak için olduğum yerde doğruldum ve cama yaklaşıp gözlerimi kıstım. Sanki bir insan karlar içinde yüzükoyun bir şekilde yatıyor gibiydi. Ahh, hayır kesin yanılıyordum. Yani hangi aklı başı bir insan karın üstüne uzanırdı ki? Özellikle de bu havada?
Ama ne olduğunu merak etmiştim. Ya cesetse? Ya birileri öldürdüyse? Ya suçu yoksa? Ya...neden tereddüt ediyordum ki? Gidip baksam bir sorun olmayacaktı ne de olsa. Sonuçta eğer orada bir şey yoksa arabaya biner yoluma devam ederdim. Peki ama ya cesetse?
Olduğum yerde bir anda bütün bedenim titredi. Kendime gelmeye çalışarak "Berk arabayı durdurur musun lütfen?" Diye sordum. Başıyla onayladı ve arabayı durdurdu. Arabadan indiğim sırada Berk çoktan yanıma gelmişti. Saat hemen hemen akşam 7 civarıydı. Karanlıkta olsa bile o şey her neyse aklıma takılmıştı ve ben ne olduğunu öğrenmeden akıllanmayacaktım.
"Bir sorun mu var Güneş?" Diye sordu Berk. Elimle işaret ederek "Sence orada ne var Berk?" Diye sordum. Baktığım yere baktı ve kafasını olumsuz anlamda sallayarak "Bilmiyorum" dedi. "Sence de adrenalin olabilir mi? Yani bir cesetle karşılaşsak" diye sordum gülümseyerek. İnanamayan gözlerle bana baktı. "Ciddi olamazsın değil mi?" Dedi gözlerini kısarak. Bu çocuk harbi saftı ya da ben gerizekalıydım. Ama ilk düşünceyi tercih ederdim tabi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR'IN GÜNEŞ'İ
Teen FictionO sarı hareler düştü aklıma birden. Onun sarı hareleri bana yaşamak için umudu fısıldıyordu sanki kulağıma. Biliyordu benim yaşamak istemediğimi. Ancak bakışlarıyla umudu fısıldayıp yaşamım olacağını haykırırken anladım ki asıl yaşamamak haram o...