8

244 24 2
                                    

Seokjin

O günden sonra Namjoon telefon numarasını vermiş, sürekli yanımdan ayrılmamış ve beni rahatsız etmişti. Onun dışında Hoseok ve Jungkook hala okula gelmemişti. Jiminde hasta olan Yoongi'ye bakıyordu ve Yoongi de hala iyileşememişti. Yani Namjoon bana öyle söyledi. Ama nedense Namjoon'un yanımda gezmesi hoşuma gidiyordu.

Yine yalnız takıldığım okul bitmiş ve klüpler başlamıştı. Maalesef diğerleri hasta olduğundan dolayı yalnız avlanacaktım. Bu biraz tehlikeliydi ama birileri yapmalıydı.

Verilen adrese geldiğimde bir depoydu. Bu yerlerde çok depo vardı. Depolar genellikle vampirlerin özel yerleri bundan emin olduk. İçeri girdiğimde kimse yoktu. Acaba avlanmaya mı gittiler. İçeri girip incelemeye başladım. Sonra karnımda bir şey hissettim. Nasıl oldu nerden geldi hiçbir fikrim yoktu ama karnımın orasından kırmızı bir sıvı akmaya başladı. Sonra ağzıma demir tat geldi ve bu tat ağzımdan çeneme akmaya başladı. Yorgunluktan yere yattım. En son baktığımda bazı siyah adamların gülerek çıkışa gittiğini gördüm.

Daha ölmemiştim ama şuan ölücektim. O yüzden sonkez onu görmek istedim. Telefonumu aldım ve ona konum attım. Ama dayanamıyordum. Gözlerim kapanıyordu, son gözyaşımla gözlerimi kapatmak zorunda kaldım.

Namjoon

Telefonuma gelen mesajla irkildim. Şuan yemek yiyorduk. Taehyung Hoseok'tan hoşlandığını söyleyip duruyordu. Yoongi ve Jimin de onu dinlemek zorunda kalıyorlardı. Jimin'in gitmemesi iyi olmuştu. Yoongi başımıza dert açardı. Bizde gitmesini istememiştik. Onla fazla muhatap olmasadakta oda bizim ailemizin bir parçasıydı.

Telefonuma baktım. Bu Jin'den di. Bana bir konum atmıştı. Aslında ona hyung demem gerekiyor ama o normal konuşabileceğimi söylemişti. Acaba neden bir depoya girmişti. Endişelenmeye başlamıştım. Hemen ayğa kalkıp ilerledim. Yoongi'nin ' nereye? ' dediğini duydum ama umursamadım. Hemen depo girdim ve onu gördüm.

Yerde kanlar içinde yatıyordu. Sanki bir melek gibiydi. Teni direk beyaza dönmüştü. O ölmüştü, benim meleğim gitmişti. Ona yaklaştım, ellerim titriyordu. Gözlerimden bir kaç dökülmüştü bile. Hayır dedim. Sen gidemezsin. Sana daha yeni açılmışken olmaz gidemezsin. Aklıma bir fikir gelmişti. Ama bunu yaparsam bana çok kızacaktı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bu yüzden hiç düşünmeden yaptım ve ona kendi kanımı verdim. Ben tam bir aptaldım ama onu kaybedemezdim.

" Böyle bitmemeli "

Seokjin

Uyandığımda bir odadaydım. Hiç tanımadığım bir odada ve tanımadığım birinin yatağında öylece uzanıyordum. Ama ben ölmememişmiydim. Evet kesinlikle ölmüştüm. Ama burda ne işim vardı. Ayağa kalktım ve yanımdaki Namjoon'a baktım. Bana endişeli gözlerle bakıyordu. Sonra ona kafama takılan soruyu sordum.

" Ben nasıl hayattayım " dedim. Bunu söyler söylemez gözlerini kaçırdı. Yoksa tahmin ettiğim şey olamazdı değil mi? Aynaya gidip kendime baktım ve gördüğüm görüntüyle şoka uğradım. Gözlerim kırmızıydı ve dişlerim sivrileşmişti. Aman tanrım ben bir vampir olmuştum.

" Bunu sen mi yaptın? " dedim. Sakin olmaya çalışıyordum. Namjoon " ben çok üzgünüm. Seni orda öyle görünce seni kaybetmek istemedim... ben düşünmeden yaptım... b-ben " demeden ağlamaya başlamıştı. Bana gerçekten aşıktı. Beni gerçekten seviyordu. Şuan mutlu mu olayım yoksa ağlayım mı bilemedim. Onun yanına gidip " beni çok mu seviyorsun? " dedim. Oda sadece kafa sallamakla yetindi. Bende " o zaman bir sorun yok. Senle olduğum sürece nasıl olduğumun bir önemi yok " dedim. Bu dediklerimde ciddiydim. Onu seviyordum ve oda beni seviyordu. Aşkın ne yapacağı belli olmazdı değil mi? Bunu kabullenmek gerekiyordu. Ailemin katilini asla bulamıcaktım. Ve ölmekte istemiyordum. Onla olucaktım sonsuza dek. Ona sarıldım onun kokusu muazzamdı. Sonra çekildim. Bana bakıyordu beni süzüyordu. Sonra hiç tereddütsüz dudaklarıma kapandı. İlk başta şaşırmış olsamda bende karşılık verdim. Sulu bir öpüşmeni ardından sırtımı yatakla buluşturdu. Ondan sonrasını siz tahmin edersin😉

》》》》》》》》》》

Namjoon ile ikimiz yataktaki fantezimizden sonra oturma odasına geldik. Namjoon bana bir kaç kan verdi. Onları içtikten sonra gözlerim ve dişlerim normale dönmüştü. Sonra kapıdan Taehyung, Hoseok ve Jungkook gelmişti. Jungkook halsiz gibiydi sanırım hastalıktan kurtulamamıştı. Hoseok ile Taehyung birbirlerine bakıp gülüsüyorlardı. Bu çok tatlıydı. İçerde beni gördüklerinde Jungkook " hyung iyi misin? Senin yaralandığını söylediler bizde apar topar geldik " dedi. Demek sadece yaralandığımı söylediler. İkisi önüme oturdular ve ben konuşmaya başladım.

" Çocuklar size kötü haberlerim var "

" Benimde öyle " dedi Hoseok. Doğru o hastanelerdeydi. Acaba karın ile ilgili sorunları vardı. Ben " o zaman ilk önce sen başla " dedim. Hoseok hayır anlamında kafa salladı. Bende tamam diyip gözlerime odaklanmalarını istedim. Gözlerimi kırmızaya çevirdiğimde her ikiside " hyung!! " diye bağırdılar. Gözlerimi normale çevirdiğimde benden hala bir açıklama bekliyorlardı. Bende herşeyi anlattım. Anlattıktan sonra Hoseok ayağa kalktı ve " hyung, sen delirdin mi? Tek başına niye avlanmaya gidiyorsun? " dedi. Bir şey demedim çünkü haklıydı. Gerçek bir aptaldım ve bunu inkar edemezdim. Sonra Hoseok yerine oturdu. Ben " Jungkook, Namjoon'a ölüm bakışları atmayı kes " dedim. Jungkook " ama hyung! " dedi. Bende " aması falan yok. Çocuğun hiçbir suçu yok. Ayrıca sorun değil tamam mı? Ben şuan gayet mutluyum. Endişelenmeyin artık. Neyse Hoseok sıra sende " dedim. Bu konuyu fazla uzatmaya gerek yoktu. Hoseok derin nefes aldı ve konuşmaya başladı.

" Ben kansermişim " dedi. Biz hep birlikte " Ne!!? " dedik. Bunu hiç beklemiyordum. Şuan Hoseok için o kadar üzülüyordum kii. Ne olucaktı? Gerçekten en iyi dostumuzu kayıp mı edicektik? Ben düşüncelere dalmışken Hoseok devam etti " yarın son kez okula gidicem. Ondan sonra hastanede yatıcam. Zaten bir kaç ayım kalmış " dedi. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Bir anda Taehyung kalkıp merdivenlerden yukarı çıktı. Biz ne olduğunu anlamamıştık. Yoongi ordan kısaca Namjoon'a işaret verdi. Namjoon'da Taehyung'un peşinden gitti. Ne olduğunu anlamadık ama Taehyung yıkılmış olmalıydı.

Zıt kutuplar✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin