Hermione Granger
Her gün aynıydı benim için. Ama aynı zamanda farklıydı. Annem ve babam işe gidince başlıyordu her şey. Her gün notu açmaya kalkıyordum. Ama açamadan yerine geri koyuyordum. Ağlamaktan gözlerim şişmişti. Siz hiç yaz gününde üşüdünüz mü? Yazlıkları çıkarmamıştım daha. Kat kat giyinip yorganın altına giriyordum. O derece üşüyordum. Onun için mutlu olmayı da denedim. Sonuçta o, o kızla mutluydu. Benimle değil. Yapacak hiç bir şeyim yoktu. Ağlamaktan başka. Çok canım acıyordu. Geçmiyordu da. Kanıyordu. Bense o acıyı durdurmak için çabalamıyordum. İçimde bir şeyler artık yaşamıyordu. Asosyalliğin dibine vurmuştum Yaşayan bir ölüye dönüşmüştüm. Annem iyi hissetmem için bir sürü makyaj malzemesi almıştı. Bazen o mutlu olsun diye makyaj yapıp dışarı çıkıyordum. Geri döndüğümde ise bütün makyajım akmış oluyordu. Sanırım yıkılmak buydu. Senden sonra ayağa kalkamadım Malfoy. Giderken ruhumu da yanında götürdün.
Delirmenin kıyısındaydım. Bir süre sonra Colin'le iletişime geçtim. Elinde Draco'yla benim fotoğraflarım varmış. Pansy'le Draco'nun da. Ona bir miktar para gönderip fotoğrafları aldım. Draco'yla Pansy'nin samimi halleri, benimle Draco'nun mutlu zamanları. Ama beni en çok şaşırtan fotoğraf Draco'yla öpüşmemizin fotoğrafıydı. Colin'in bunu ne ara çektiğini ve neden kimseye söylemediğini bilmiyordum ama umurumda da değildi. Akıl sağlığımı yitirmeye başladığımı hissediyordum. Fotoğraflara bakıp deli gibi gülüyor, sonra fotoğrafları etrafa saçıp ağlamaya başlıyordum. Draco'yla öpüştüğümüz gecenin fotoğrafı hep elimdeydi. Onu atmaya kıyamıyordum.
Yemek yemiyor, geceleri uyuyamıyordum. Bazen geceleri penceremden atlayıp dışarı çıktığım oluyordu. Kendimi kaybetmiştim. Bazen yatağa oturup ileri geri sallanarak şarkı söylüyordum. Gece çıktığım zamanlarda ailemden gizli odama içki saklamıştım. Onlar evde değilken içiyordum bazen. Ben Hermione Granger değildim. O çoktan öldü ve ben kim olduğumu bilmiyorum.
Draco Malfoy
Ruhsuz ve cansız bir varlığa dönüşmüştüm. Ailem ise benim çöküşümü tabii ki fark etmiyorlardı. Ben ise her gün biraz daha ölüyordum. Onu çok seviyordum ama onu kaybetmiştim. Hepsi o pislik Pansy yüzünden. Bana neler yaptırmıştı öyle. Ya Mione bana asla inanmazsa? Bu korkularımdan kaçmaya çalışıyordum. Genelde dışarıdaydım. Üç Süpürge'ye gidiyor, bir şeyler içip dönüyordum. Üç Süpürge benim ölüm yerimdi. Kendimi acı çekmek zorunda hissettiğim için oraya gidiyordum. Ona acı çektirmiştim ve acı çekmeliydim.
Soğuktu her yer sanki. Ölüm soğuğu hakimdi etrafıma. Babam ise her zaman kendini düşünüp beni görmüyordu. İşte böyle zamanlarda Malfoy olmaktan nefret ediyordum. Draco olmak istiyordum. Sadece Draco. Ama artık mümkün değildi. Çünkü beni Draco yapan oydu ve o artık yoktu. Baktığım her yerde onu görmem normal miydi? Evet hayal görüyordum yine. Onun hayallerini görüyordum. Ondan vaz geçemiyordum. O benim yaşama sebebimdi.
Yazar
Acı çekmenin sınırı var mıydı? Veya kapanır mıydı o yaralar zamanla? Zaman iyileştirmezdi ki. Zaman anca alıştırırdı. Zamanla acı çekmeye alışırdın. Hayallerinin kırılmasına, aşkın ölümüne ve yıkılmaya alışırdın. Dibe vurduğun zaman gideceğin yer kalmaz. Ama bazen öyle yıkılırsın ki, kimse elini tutmadan çıkamazsın dipten. Ya çok uzun zaman geçmesi gerekir toparlanmak için ya da birinin sana yardım etmesi. Peki ya tamamiyle toparlanır mısın hiç? Yoksa içinde hep kırık mı kalırsın?
İşte bunu yaşıyorlardı şimdi. Dipten çıkmak için birbirlerine ihtiyaçları vardı ama öyle kırılmışlardı ki önce birinin toparlanması lazımdı. Önce kim toparlanacaktı? Orası meçhul. Öyle bir kırılmışlardı ki içlerinde. Paramparça olmuş ruhları etrafa saçılmış, toparlanamayacak kadar dağılmıştı.
Neydi onları buraya getiren? Neden bu kadar yıkılmadan önce kendilerini toparlamamışlardı? Kaybetmeye ne ara bu kadar alışmışlardı ki kaybeden olmak artık onları şaşırtmıyordu. Şimdi ise öyle uzaktı ki mutluluk onlara, geri dönüş yoktu. İleri gitmek ise imkansızdı. Birbirlerini kaybetmişlerdi, belki de sonsuza dek. Mutluluğa giden yol taşlarla kaplıydı. Ve onlar taşlara basmayı göze alamıyordu.Hermione taşlara basmayı göze aldı ilk kez. Notu hep durduğu çekmeceden çıkardı bu gün de her günkü gibi. Hiç beklemeden açtı ve okumaya başladı. Bu not onu ya mutluluğa götürecekti, ya da yerle bir edecekti. Hiç bir kelimeyi atlamadan okudu Hermione. Yavaşça ve anlamaya çalışarak. Krum'un yazısı pek güzel olmasa da anlaşılabiliyordu. Notu bitirdiğinde derinden sarsıldı Hermione. Yaşamaya dair içinde kalan son kıvılcım alevlenmişti. Bir süre durdu sadece öyle. Düşündü. Neden Draco bunları bilmesine izin vermemişti? Ya da bunlar doğru muydu? Krum'a güvenebilir miydi? Son bir kez inanmayı seçmek istedi Hermione. İçinde kalan son inanç damlasını bunun için kullanacaktı.
Annesinin işten geldiğini duydu. Koşarak aşağı indi. Okuduklarını idrak etmesi bir kaç saatini almıştı ve kendini uzun zamandan sonra mutlu hissediyordu. Annesinin boynuna atladığında Bayan Granger'ın ne kadar mutlu olduğun siz düşünün. "Hermione! İyi görünüyorsun, ne oldu?"."Notu okudum anne. Çok iyi hissediyorum. Ama nottan konuşmayalım... Alışverişe gidelim mi?" Annesi son bir kez sarıldı kızına ve alışveriş merkezinin yolunu tuttular.
Hermione Granger
Sonunda cesaretimi topladım ve notu elime aldım. Tatilin yarısındaydık ve ben kendimi toparlamalıydım. Bu gün her günkü gibi bırakmayacaktım. Cesaretimi kaybetmeden açtım ve okumaya başladım."Hermione Granger. Başta, bunları sana söylemeyi ne kadar çok istediğimi bilmeni isterim. Kötü bir niyetim yoktu. Sadece beni sevmeni istemiştim. Onu ne kadar çok sevdiğini görünce vazgeçmeye çalıştım ama olmadı. Sana anlatacağım şeyler Pansy ve Draco'yla ilgili. O gece, sen Draco'yu Pansy'nin kalçalarını tutarken gördün. Ama gerçek çok farklı. O gece Pansy Draco'yu tehdit etti. Sizi Lucius Malfoy'a anlatmakla. Draco'da bunun için onun istediğini yapmak zorundaydı. O Hogsmeade'de gördüğün ise çok farklıydı. Pansy yasak olduğunu bildiği halde Draco'ya İmperio laneti uyguladı. Ve daha bir sürü yakın zamanlarında Pansy aynı yöntemi kullandı. Sadece Draco'nun bir suçu olmadığını sana söylemek istediğim. Mutlu olmayı hak ediyorsun Hermione. Gururu kenara bırak ve ona geri dön. Sen Mione olarak mutlusun. O zaman git ve onunla mutlu ol.
Viktor Krum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Need You MUDBLOOD/Dramione
Fanfiction"Biz imkansızız. Bu aşk bizimle beraber çürüyecek." "Seni seviyorum Bulanık." "Ben de seni Malfoy." Son kez içime çektim kokusunu. Son kez kollarında yaşadığımı hissettim bu gece. Tanrım! ne zaman kokusu beni bu kadar büyülemeye başladı? Ne zamanda...