Bölüm 7: BİR TANEM

417 26 1
                                    


           Ortak salona döndüğümde saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Şöminenin karşısında otururken uyuya kalmış Ron ve Harry'i gördüm. Beni bekliyor olmalıydılar. Gözüm saate kaydı. Tanrım! Bir saat sonra güneş doğacak. Vakit kaybetmeden bizimkilerin yanına kıvrıldım. Sonuçta iki saat sonra uyanmam gerekecek. Ah aşk! Bütün düzenimi kaçırdın. Ben aşık olacak kız değildim ama oldu işte. Gözlerim yavaşça kapadı. Huzurlu bir uykuya dalmaya hazırlandım. İlk defa gerçekten inanmıştım. Her şey güzel olacaktı. 

       "Uyan artık Herm! Geç kalacağız!" Bu Harry'di. Ama hala gözlerimi açamıyordu. "Dün gece bitmek bilmemiş anlaşılan." Ron'un bu alaycı tonda söylediği cümle beynimde yankılandı. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Havaya zıplayıp giyinmeye gittim. Giderken ise tek bir kelime söylüyordum. "Kahretsin!". İlk  defa bu kadar hızlı giyinmeyi başarabilmiştim. Koşarak kapıdan çıktığımda Harry ve Ron bana yetişmeye çalışıyorlardı. Bense koşarak sınıfa gidiyordum. "Dur Herm hala kahvaltıya gidecek vaktimiz var!". Bunu duyunca durdum ve yönümü büyük salona doğru çevirdim. Onlarda bu sırada bana yetişmişlerdi. 

       Kahvaltımızı ettikten sonra derse gitmeye hazırlandım.Yanımdaki iki şapşalla (onlara şapşal dememin sebebi sabah beni bu kadar paniklendirmiş olmalarıydı) büyük salondan çıkarken Draco'yu gördüm. Kalp atışlarım hızlandı ve ikisinin ortasında yürürken yönüm birden ona döndü. İkisi de durmuş şaşkın bir şekilde bana bakıyorlardı. Umurumda değildi. O mavi gözler beni çekiyordu. Yanına vardığımda karşısında durdum. Ellerini belime dolayıp kendine çekti ve alnıma bir öpücük kondurdu. Ah Malfoy! Niye bu kadar mükemmelsin? "Günaydın Mione.". "Günaydın bir tanem." O, son kelimemi uzata uzata tekrarlarken ben gülüyordum. Derse gitmem gerektiğini fark edince kollarından ayrılmaya çalıştım. Tabii ki bırakmadı. "Derse yetişmeliyim Draco.". "Bir taneme ne oldu Mione?". "Draco... Gitmeliyim." Biraz daha kıpırdanınca gülmeye başladı. "Dersin ne?". Düşündüm ve gözlerim kocaman oldu. "İksir!" Bunu o kadar mutlu söylemişti ki! Benim de yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Dersimiz ortaktı. Yanağıma bir öpücük kondurdu ve elimi tutunca yürümeye başladık.

       Sınıfın kapısına vardığımızda elimi geri alma çabalarıma karşılık elimi bırakmadı. Sınıfa girdiğimizde Harry ve Ron'un olduğu tarafa doğru yöneldim ama Draco beni Slytherinlerin olduğu tarafa çekmeye başlamıştım bile. Harry'le göz göze geldik ve bir şeyler mırıldandı. Dudaklarını okumak zor olmamıştı. "Ne yapıyorsun sen?" Bakışlarımı bilmiyorum manasında ona gönderirken çoktan Draco oturacağımız yeri seçmişti. Arkamızda Crabbe ve Goyle, önümüzde ise Pansy vardı. Resmen şeytan üçgenine düşmüştüm. Draco ise halinden çok memnundu. O Crabbe ve Goyle'la konuşurken biz de bir süre Pansy'le birbirimize ölümcül bakışlar attık. Bakışmamız bitince bana bakan Ron ile göz göze geldim. Ona kurtar beni bakışları atarken o umursamadan önüne döndü. Çok güzel!

     İçimdeki mantıklı Herm sinirden bir köşeye sinmişken, Mione zafer çığlıkları eşliğinde zıplıyordu. O sırada içeri Profesör Snape girdi. Tüm sınıfın karşısına geçip durduğunda gözleri Slytherinlerin arasında oturan bana kilitlendi. Sanırım bundan pek memnun olmamıştı. Snape'in bakışlarını fark eden Draco masanın altından elimi tuttu ve kısa bir an gözlerimiz birleşti. Korktuğumu ve gerildiğimi fark etmiş olacak ki elimi daha sıkı tuttu. "Korkma. Ben buradayım." diye fısıldadı. Az da olsa rahatlamıştım.

"Bu gün kendinizi Slytherin gibi mi hissediyorsunuz Bayan Granger?" bu iğneleyici konuşma tarzına tam karşılık verecektim ki Draco beni korumaya geçti.

"Benim zorumla geçti Profesör. Hem daha iyi bir yer de göremiyorum!"

"Şurası boş. Hatta hemen oraya geçebilirsiniz Bayan Granger.". Parmağıyla gösterdiği yere baktım. Evet en arkada Gryffindorların arasında boş bir yer vardı. Kitaplarımı alıp oraya gitmek için ayağa kalktığımda başımı kaldırıp ne Draco'ya ne de Snape'e bakmıyordum. Bir anda Draco tuttuğu elimi daha sıkı tutup hafifçe aşağı çekti. Ona döndüğümde oturmamı söyleyerek halledeceğini anlatan gözlerini gördüm. "Bırak Draco. Daha fazla sorun çıkmasın." fısıldayarak söylediğim bu cümleye karşılık o da ayağa kalktı. Şu an birbirine kenetlenmiş ellerimizin tüm sınıf tarafından rahatça fark edildiğine emindim. Ama Snape yüzümüze bakıyordu. Bakışlarını yüzümüzden çekmedi. Zaten dün birlikte olduğumuzu biliyordu.

I Need You MUDBLOOD/DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin