-12

798 62 144
                                    

...
Karşımda ki adamı yere doğru ittim. Sinirlerime hakim olamıyorum. Ne cürretle o... Ughhh..

Yakasından onu tuttum ve konuşmaya başladım.

"Seni orospu çocuğu! Sen buraya nasıl hiçbir şey olmamış gibi gelirsin?!?"

Fazlasıyla ciddi bakıyordu. Ama eskiden hep gülerdi. Ve ona gülmek çok yakışıyordu.

Ama artık ruhsuzun teki gibi.

"Cevap ver bana!"

"B-ben.. Todd..." her ne kadar ciddi görünmeye çalışsa da gözyaşlarına hakim olamamıştı.

Hah!

Elimi yavaşça yakasından çektim. Yere düşmemek amacıyla yandaki masayı tuttu. Ama benim attığım yumruk onu yere savurmuştu.

Attığım yumruk canını yakmış olacaktı ki daha şiddetli akıttı gözyaşlarını.

Zavallı.. Onun hayatını cehennem yapacağım..

"Ben yemin ederim ki..." elleriyle gözyaşlarını sildi. "..senin tarafına geçmeye geldim!"

"Seni Edd'in yolladığını biliyorum! Tom'u asla alamazsın."

Düştüğü yerden kalkamayak için eliyle yerden destek aldı. Ama ben daha o kalkamadan onun eline canice bastım.

Kısık sesle inledi ve elini ayağımın altından kurtarmaya çalıştı.

Ama kurtaramadı... Güçsüzün teki!

"Doğruyu söyle bana!" daha sertçe bastım. "SENİ EDDMİ YOLLADI?!!?!!"

Daha şiddetli ağladı.. Bu ağlama.. Onu hiç böyle ağlarken görmemiştim.. Genelde yüzü için ağlardı.. Ya da biftekleri yaktığı için ona bağran edd yüzünden ağlardı..

"Yemin ederim! B-ben kırmızı orduya geçmek istiyorum!!"

Elinin üzerindeki ayağımı hızlıca çektim. O da hemen elini kendine doğru çekti. Ve eline bakmaya başladı.

Tırnağını çıkartmışım?

"Tamam..." bakışları bana döndü. "..artık ordumdasın.. Ama şüpe çekici hareketler yaparsan senin o kare çeneni parçalarım. Ve.."

Hala yerde oturur bir vaziyette "ve..?"

"..Tom'dan uzak durucaksın. Onun yüzüne bakıyıcaksın, onunla konuşmayacaksın. Artık onu tanımıyorsun. Tamam mı?''

Tamam anlamında kafasını sallamıştı.

"Güzeeel~!" onun saçından tutarak ayağa kaldırdım.

Canı yanmıştı.

Elimi çenesine götürdüm ve gözyaşlarını sildim.

Ama....

Mavi gözleri.. Aynı şu tertemiz denizler gibi. Hani sabahın köründe tek başında kumsala gidersin ve o tertemiz suyun güzelliği seni büyüler. Hafif rüzgarlar saçını savurur ve o seni mayıştırır. Etrafında uçan kuşların sesi, denizin karaya çarpış sesi.... Bu aynı Matt gibi..

Ama sonra bir patlama sesi gelir. Havada uçuşan roketler dağnık bir şekilde yere düşer ve patlar. Tam da evinin üstüne düşer. Ve sen aileni bir daha göremezsin. Yapacak tek şey saklanmaktır. Saklanmazsan ölürsün. Ve bu ölüm aynı benim gibi..

Bu işte benim.

-yazar buradan sonra iğrençleşiyor-

Sesli bir inleme sesi beni kendime getirmişti. Bu Matti.

Baş parmağımı.... Mattin sağ göz çukurunun içinde gördüm. Ve oradan kan geldiğini.

B-ben bunu isteyerek yapmadım ama!

Hayır. Hayır hayır hayır HAYIR!

Yapacak birşey yok.

Elimi mattın yüzünden çektim ve kapının başında bizi izleyen Paula döndüm.

"Revire götür onu."

Tamam anlamında başını salladı ve Matt'in kolundan nazikçe tutup çıktılar ofisten.

.. Hala emin değilim.

Onun o temiz ruhu bana zarar verir mi emin değilim.

Baş parmağımdaki kana baktım.

"Evet.. Ona güvenmemeliyim."

....

Hhhhhhh

Siz sevmek umarım bu bölüm.

Biliyor ben olamamaktadır bu bölüm güzel. Ama söz vermek sonraki bölüm güzle yapmak.

Şimdi ben sormak size sizce Tom vermek ne tepki Tord'a? Yani Tord olamak Tom'a yürümek.

Herneyse ben gitmek uyumaya sizi sevmek ben bay bay!












Basamak sen yıldız? Vermek ben emek. ;)



Kırmızı Lider [Tord Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin