Genç adam iki eline aldığı caylarla kendisini bekleyen genç kızın yanına geçti .
-"Cay aldım icermisin bilmiyorum ama"
-"Içerim içerim teşekkür ederim"
Caylarını yudumlarken bir yandan konuşmayı ihmal etmiyorlardı.
-"Leningradı bitirdin mi?"
-"Keşke... ama birinci bölüme çalışıyorum"
Biraz daha konuştuktan sonra kalktılar ve maç oynayan diğer sınıfları seyretmek için tribüne geçtiler. Genç kız bilmiyordu ki birkaç ay içerisinde buraya daha çok uğrayacağını.-"Nasıl karar verdin Izmirden gelip burada okumaya?"
-"Karar vermedim" yüzü düştü genç kızın.
-"Üniversiteyi bahane ederek kaçtım"
-"Nasıl?"
-"Dayak seslerinin eksik olmadığı bir evde büyüdüm ben. Eziyet dolu hayatla. Sırtıma yediğim kemerin acısı kalbimdeki intikam ateşini alevlerken karar verdim. Istanbul bana derman olacaktı."
-"Ne? Ne diyorsun Miray sen"
-"Babam... hatta o adama baba demeyi tercih etmiyorum ama sen anla diye baba diyorum. Her sabah kemerle kalkıp kemerle uyurdum. Hatta izleri bile duruyor"
Dedi kız hırkasının altında kalan omuzunu gösterdi adama.
-"Inanmıyorum Miray! Sen neler yaşamışsın" dedi adam dolan gözleriyle.
Miray genç adamın ıslak kahvelerini görmüş omuzunu tekrardan kapatmıştı. Adam gözyaşlarıyla cebelleşiyordu. Akan yaşları siliyordu ama yenileri süzülüyordu gözlerinden.Miray Boranın yüzünü elleri arasına alıp alınlarını birbirine yasladı.
-"Ağlama... erkekler ağlamaz"
Boran daha hızlı ağlamıştı.
-"Doğru erkekler ağlamaz adamlar ağlar... Miray ben ne yapacağımı bilemiyorum "
Bütün okulun onları izlemesi bile durduramıyordu onları.
-"Yapılacak birşey yok Boran... geçti"
-"Izleri var ama. Miray birşey söyle lütfen ne yapayım ben"
Genç kız adamın yanağına öpücük bırakıp sakinleştirdi Boranı.
Boran kızaran gözlerle kalktı ve elini uzattı kıza
-"Gel benimle"
-"Nereye ders?"
-"Boşver yarın girersin ama şimdi benimle gel"
Miray çantasını alıp takip etti adamı.
Boran taksi çevirip eyüpe geçtiler.
Pierre Lotti tepesine tırmanıyorlardı. Miray yorulmuş olsa gerek
-"Allah aşkına Boran ne işimiz var burada?"
-"Bekle"
Miray Boranın beyninin etini yiyerek kucağına aldırttı kendini
-"Boyun 1.50 ama maşallah kilon kac katı kadar acaba"
Miray hızlı olmayacak şekilde Boranın ensesine geçirdi.
-"Dalga geçme benle hem boyum 1.50 değil 1.65"○
Boran bir kahvaltı istemiş beraber kahvaltı ettikten sonra sahile inip biraz turladıktan sonra Boran kızı eve bırakıp eve geçmişti.
Genç kız bir elinde sütü diğer elinde telefonuyla kızlarla konuşuyordu.
-"Bu kadar erken olduğunu bilmiyordum Miray"
-"Ne oldu gene Esma"
-"Boranla diyorum tribünde diyorum alın alına diyorum"
Miray bugün yaşadıklarını hatırladı. Elini alnına götürüp derin nefes alarak
-"Bu konuyu sonra konuşsak" diyerek telefonu kapattı.Sütünü bitirip bardağını mutfağa bıraktığında çalan telefonuyla odasına geçti
Arayan kişi Borandı.
-"Miray nasılsın?"
-"Iyiyim sen? "
-"Bende ... bende seni merak etmiştim iyimisin diye aradım"
-"Intihar edeceğimi falan mı düşündün ?"Boran iç çekip cevab verdi kıza
-"Kızım korkuttun beni bugün zaten. Eskileri hatırlayıp üzülüp..."
-"Boran iyiyim ben hatta ayıcıklı pijamamla ballı sütümü içiyorum"
-"Tamam o zaman Juliet pazartesi görüşürüz"○
31 Ekim 2016
Genç kız çellosunu sırtlanıp kendi kendine çalışmak için stüdyoya geçti.
Leningrada çalıştıktan sonra Boranın 'atölyedeyim ben' mesajıyla geçti atölyeye.
Iceridekilerle beraber koyu bir sohbet dönerken Miray ve Boran telefonlarına Nihat Hocadan gelen mesajla birbirlerine bakarak gülümsediler.
-"Biz kaçar gençler"
Diyerek çıktı Boran arkasından Mirayda atölyeden çıkar çıkmaz kendini Boranın kollarıyla sardı-"Nehir? O gelmeyecekmi provaya"
-"Aa!doğru ben arayım onu"
Boran kızı saran kolunu çekip kızı özgür bıraktı.
Miray ise arka cebinden çıkardığı telefonla Nehiri aramış ve provaya çağırmıştı○
-"Hocam ben bu notalara çalışmadım ve sadece çalışmam bile bir hafta alır"
-"Eğer yapamayacaksan hemn yerine başka bir cellist alalım Arzucum"
Arzu oflayarak yayı eline aldı ve biraz çalmayı denedi.-"Tamam hocam yapacağım"
Miray ve Boran içeri girince Nihat Hocanın ve Arzunun yüksek sesli konuşmalarına şahit olmuşlardı .-"Hocam bir sorun yok değil mi ? "
-"Yok Borancım yok hadi siz hazırlanın"
Miray çantasını indirip textingini çıkardı. Cellosunu da duvara yasladıktan sonra Nehirinde gelmesiyle başladılar provaya.-"Sevgilim, şu meyve ağaçlarının tepelerini gümüşleyen kutsal ay üzerine yemin ederim ki…
-"Yemin etme kararsız ay üstüne sakın; Yörüngesinde her gece yön değiştiren ay gibi, değişken olur sonra senin de aşkın.
-"Ne üstüne yemin edeyim?
-"Hiç yemin etme; ama ille de edeceksen, O tanrı bilip tapındığım sevimli varlığın üstüne et yeminini.○
Provanın bitiminde Miray derse Boranda atölyeye attı kendini.
Miray hocanın söylediği her kelimeyi not ederken Boran fırçasını rengarenk paletine batırıp bitirmeye çalıştığı paletine sürüyordu.
Her Haziran başı okul sergi düzenler Boranda mutlaka birkaç resim götürürdü. Bor tane yapmayı sevmezdi adam illa birsürü olacaktı. Iyide para kazanıyordu tablolardan.Boran atölyede işlerini bitirdikten sonra dans provasını geç kaldığı için koşuştura koşuştura girdi mekana.
Kaya elindeki soğuk sulardan birini Borana birini Zehraya verdi.
-"Nerde kaldın partner?"
-"Tabloya kaptırmışım kendimi geç kaldım ışte kusara bakmayın"
-"Ne kusuru kardeşim e hadi ben müziği açayım başlayalım " dedi Kaya ve partnerinin gelmesiyle beraber iki çiftte provaya başladı.○
Miray son derse girmeden eve geçmiş odasında cellosuyla çalışmış ve biraz gezinmek için sahile inmiş sahilde dolaşırken kedilere mama alıp ağaçların altına koymuştu biraz biraz.
Eve geçip kızlarla konuştuktan sonra uykuya bırakmıştı kendini○