Artık ben de dahil herkes çok yoruldu. Saatlerdir Jeongin'i arıyoruz. Bir süre grup olarak arasak da sonra dağılıp bireysel olarak aramaya karar verdik. Jeongin benim yüzümden gitti. Belki de artık çok geçti ama yine de pes edemezdim.
İlerde açık bir market gördüm. Gerçi bu saatte açık olması garip ama oradaydı işte. Susamıştım. Bir şişe su almak için o tarafa doğru adımladım.
-Efendim, bir şişe su alabilir miyim?
+Tabi hemen getiriyorum.
Acele edip aramaya devam etmeliydim ama adam çok yavaştı. Sonunda suyu getirebilmişti.
-Teşekkür ederim efendim.
+Önemli değil. İyi günler.
Tam dışarı çıkacakken adamın Jeongin'i görmüş olabileceği aklıma geldi ve adama döndüm.
-Efendim acaba saat 9'dan sonra 17 yaşlarında bir çocuk buradan geçti mi?
+Buradan çok çocuk geçer. Belki fotoğrafını falan gösterirsen sana yardımcı olabilirim.
-Tamam... İşte bu çocuk
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
+Bir düşüneyim... Evet gördüm. Ama daha donuktu. Sanki ölmek istiyor ama yapamıyormuş gibi. Benden 3 şişe bira aldı.
-Bira mı aldı? O olduğuna emin misiniz?
+Adım kadar eminim.
-Peki ne tarafa doğru gitti?
+Çocuğa nereye gittiğini sorduğumda uçurum kenarına gittiğini ve orada huzur bulmak istediğini söyledi.
-Tamam. Teşekkürler.
Ne yani? Jeongin 3 şişe birayla uçurum kenarına mı gitti? İyice korkmaya başladım. Umarım kendine zarar vermeye kalkmaz.
Yazarın ağızından;
Chan ve Minho Jeongin'i beraber arıyorlardı. Chan Minho'nun sendelediğini farkedince durdu.
-Minho biraz dinlenmeliyiz. Kendini fazla yordun.
+Jeongin'i bulmadan dinlenmek istemiyorum hyung.
-Minho sadece 5 dakika. Tüm gece koşamazsın. En azından enerji toplanan gerek ki daha çabuk bulabilelim.
+Haklısın hyung. Biraz dinlenelim.
Chan ve Minho yakındaki bir parka gidip önlerine gelen ilk banka oturdular. İkisi de yorulmuştu ve nefes nefese kalmışlardı.
Oturur oturmaz Minho başını Chan'ın omzuna koydu ve soluklandıktan sonra yavaşça Chan'ın dizine yattı. Chan'ın kalbi motor takmış gibi hızla atmaya başlamıştı. Sonra ellerini Minho'nun saçlarında gezdirmeye başladı.
