Seungmin gözlerini kapatıp yavaşça Jeongin'i öpmeye başladı. Jeongin ise girdiği şoktan hala çıkamamış, hiçbir tepki veremiyordu.
Bir süre sonra Minho'nun sesiyle birbirlerinden ayrıldılar.
-Hadi gelin yemek hazır!
Seungmin yavaşça Jeongin'in kulağına yaklaşıp fısıldadı.
+Seni seviyorum.
~ERTESİ SABAH~
Jeongmin çifti o andan sonra birbirleriyle konuşmamışlardı. Okula giderken de durum aynıydı.
Felix okula giren Changbin'i gördüğünde peşinden hızlıca okula girdi ve kolunu Changbin'in omzuna attı.
-Seo Changbin, değil mi?
+Evet Lee Felix.
-Sana yine karşılaşırız demiştim.
Felix Changbin'in karşısına geçti ve tekrardan Changbin'in çenesine elini koydu. Sonra da iyice dibine girdi.
+A-amacın ne çocuk!?
-Amacım sensin Seo Changbin. Seni istiyorum. Beni inletebilirsin.
Changbin olduğu yerde kala kalmıştı. Hemen ardından kendisini çağıran grupla kendine gelip o tarafa doğru hızla ilerledi.
*****
Jisung Jeongin'i gördü ve o tarafa doğru gitti.
-Jeongin?
+Hyung iyi misin?
-İyiyim sağol. Benimle gel.
+Nereye?
Jisung Jeongin'e cevap vermeden bileğini tutup peşinden sürükledi ve kimsenin olmadığı bir yere geldiklerinde Jeongin'i duvarla arasına sıkıştırdı.
+H-h-hyung n-ne yapıyorsun?
-Borcunu öde Jeongin. Seni öpmeme izin ver.
+N-ne?
Jisung yaklaştı ve Jeongin'in dudaklarına dudaklarını bastırdı.
Kısa bir süre sonra çalan zille Jisung koşarak oradan uzaklaştı. Jeongin'in gözleri dolmuş ve bir dakika sonra yere çöküp sinirden ve kafa karışıklığının verdiği etkiyle ağlamaya başlamıştı.
İlk 3 derste sadece orada oturup ağlamış ve sonraki derste okuldan kaçıp Minho'nun yanına gitmişti.
*****
Minho işe gelmişti. Normalde çıkmadan önce Seungmin ve Jeongin ile konuşacaktı ama ikisi de sessiz olduğu için bir kelime bile konuşamamıştı. Bu yüzden de kendini kötü hissediyordu. Arkasından yaklaşan Chan'ı görmedi.
-Günaydın Minho.
Minho Chan'ın sesiyle korkmuş ve biraz bağırmıştı.
+Hyung korkuttun!
-Özür dilerim sessizce gelmemeliydim. Bu arada senin neyin var? Kötü görünüyorsun.
