Bucky Barnes

4.7K 197 33
                                    

yine o gün geldi. Hoş, haftada 3 gün ama.. yinede alışmak yerine nefret ettirenlerden.
yutkunup bugün farklılık olsun diye normal kıyafetlerle çıktın geniş odandan.
soğuk koridorlardan geçip merdivenlerden indin.
sağa dönüp boş koridorun sonundaki tek odaya ilerledin.
kapıda durup derin bi nefes aldın.
yüzüne gülümsemelirden birini kondurup kapıyı melodili bir şekilde çalıyorsun.
içeriden de 3 tok 'tık' sesi gelince gülümsemeni büyütüp içeri girdin.
james buchanan barnes kafasını eğdiği yerden kaldırdı ve hafif bir tebessümle sana baktı.
Evet. o kış askeriydi.hani şu meşhur ölüm makinesi olan..

sadece sana gülümsüyormuş.
diğerleri ve namının getirdikleri öyle diyordu yani.
hızla yanına gittin ve
önüne oturdun. demir kolu duvara sabitliydi. diğer kolu ise yine duvara sabitliydi ama tek fark bileğinde kelepçe olmasıydı. metal olan ise direk metal duvarın içine oturtuluyordu.

- seni görmek yine çok güzel.

o da tam önüme oturdu. ona gülümserken o da aynı şekilde karşılık verdi.

- seni görmekte öyle. bugün önlüğünü giymemişsin?

dedi uzamış saçlarını arkaya atmaya çalışırken.. iki eli de duvara sabitliyken tabiki bunu başaramadı.
ona yaklaşırken  saçlarını yüzünden  çektin.
saçlarını dikkatle arkaya doğru yavaşça yatırırken istemsizce gülümsüyorsun çünkü her onun yanına geldiğinde bu durumda kalıyorsunuz.

kısacası onun psikologusun.
psikiyatristlik asıl mesleğin ama bucky için özel olarak tutuldun.
Burda bulunurken o kadar çok tehdide mağruz kaldın ki artık işten çok zorunluluk haline geldi.
neyseki bundan gocunmuyorsun.
Çünkü bucky nin yanında kendini güvende hissediyorsun.
ona hiç adıyla seslenmedin. sana yasaklanan bir çok şeyden biri bu.

her ne kadar neden hafızasını sık sık sildikleri bir adama adını söylemedikleri gelsede umursamadın.
tekrar onun karşısındaki sandalyede yerini alırken bucky kafasını yaklaştırabildiği kadar sana yaklaştırdı.

- ensemdeki saçlarımla oyna kar tanesi.

dedi kısık bir sesle. sana taktığı lakaptı bu. istemsizce göz devirdin ve sandalyeni ona iyice yaklaştırdın.

- resmen açıkça benle flörtleşiyorsun.

diye homurdandın. gülümsemesi büyürken yavaşça kafasını salladı.

- sencede artık zamanı gelmedi mi?

şaşkınca ona bakıyordum. yüzleriniz her ne kadar yakın olsada ellerini saçlarıyla oynamaktan alıkoyamadın.

- n..neyin zama-

diyemen dudaklarına yapıştı. şaşkınlıkla dona kalırken yavaşça geri gitmiş olmalısınki öne uzanabildiği kadar uzanan bir vaziyette sana bakıyordu.
gözlerindeki çapkın ışıltının yerini pişmanlık ve hüzün kaplarken ne kadar aptal olduğunu kendine hatırlattın. elbette ondan hoşlanıyordun. (-dürüst olalım bucky den bahsediyoruz boru mu? metal kollu muhteşem yaratık-)
donmuş bi ifadeyle arkasına yaslanırken birden vücuduna dolan adrenalinle bucky e yaklaşıp dudaklarına yapışıyorsun.
gülümsediğini hissedince istemsizce sende gülümserken bundan sonra ne olacağını düşünmeden edemiyorsun.

hydranın oyuncağı haline getirilmiş soğuk bir ölüm makinesi ve
onun yanında zorla tutulan pskiyatristin aşkı ne kadar hayatta kalabilirki?




.

Marvel ile hayallerin zirvesi!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin