Bucky Barnes

3K 160 192
                                    

.

Soğuk yüzünden boynundaki atkını daha da sıkıyorsun. evine az kaldı.. hemde çok az.
neden deden senin için soğuk iklimli şehirlerden ev almıştı ki?
ne olurdu ev tropikal adalarda.. hawai de falan olsaydın?
zorlu parkurların ardından evine varıyorsun. kar yağmış ve heryer buz tutmuş. anahtarını zorlanarak deliğe sokup çeviriyorsun. kapı dan hızla geçip kapıyı kapatınca yüzüne sıcak ev havası çarpıyor.
üzerindeki fazlalıkları çıkartırken küçük, kıvırcık tüylü köpeğin paçana yapışıyor.

- hey.. sakin ol küçük pire torbası.

ona gülümseyerek bakarken kendine bir bardak su doldurup salona geçiyorsun bir yandan da paçanda şirin hareketler yapan köpeğine göz gezdiriyorsun...
Burda bir gariplik var.
başını şömineye çevirirken içinde alev alev yanan ateşi görmek sende bir ürpertiye neden oluyor.

- iyide ben.. şömineyi söndürdüğüme emindim?

kendi kendine mırıldanırken arkanda bir hareketlilik hissediyorsun. korkudan donuyorsun.

+ üşümüşsündür diye düşünmüştüm karıcım..

titremene engel olamazken çığlık atıp kendini en uzak duvara atıyorsun. şöminenin yanındaki demir köz tutma çubuğunu sertçe kavrarken ona doğru tehditkâr ama korkakça sallıyorsun.

- geri çekil! kimsin sen?! evimden defol!

gözlerini adama yöneltme cesaretini bulunca onu görüyorsun..
görmenle korkun bir kat daha artıyor. saçları yağdan birbirine yapışmış, gözlerinin yanları bir zamanlar daha siyah olduğu belli siyah boyanın hafif kalıntılarından oluşmuş, uzun ve iri bir adam. senin paniğini gözünce ellerini görüş mesafene kaldırıp sana sakin olmanı işaret ediyor.
O..o adamın bir kolu metalden mi?
çığlık atmaya devam ederken elindeki demir çubuğu tüm gücünle ona vurmaya çalışıyorsun.
çubuk kolunda bükülünce şaşırıyorsun. o ise tek hareketiyle çubuğu alıp kıvırıyor ve eski yerine geri koyuyor.

+ sakin ol. ben yanındayım..

- o yüzden korkuyorum aptal!

ağlamaklı sesinle ona bakarken kollarıyla omzunu kavrıyor. bakışları nazik ve anlayışlı..

+ Benim karıcım. bu kadar kısa sürede mi unuttun beni?

korkuyla daha mesafe olmadığını bile bile geri çekilmeye çalışıyorsun.

- n..ne karısından bahsediyorsun? seni ilk defa görüyorum!

sana anlayışla bakarken korkunun bir kısmını merak alıyor.
yüzündeki yorgun gülümsemeyi görüyorsun. sana normal eliyle şöminenin önündeki minderleri gösteriyor. sanırım anlatıcak.

kararsız kalsanda merakın ağır basıyor ve ürkek adımlarla mindere oturuyorsun. o da önüne otururken yakınlığınızdan dolayı bir adım geri itiyorsun kendini..

ilk hatan. metal kollu adamın gözlerindeki ateşi görüyorsun. tek kelime etmeden sana eğiliyor oturduğun minderin uçlarını kavrayıp minderi -dolayısıyla seni- kendi minderi ile birleştiriyor.
işte şimdi ilk andan daha yakınsınız.
yüzündeki sert ifade yerine sinmeni sağlıyor. bir kaç cm boy farkı olmasa yüzleriniz bitişik olurdu.
geri çekilecek cesareti kendinde bulamıyorsun. emir verici otoriter gözleri ateş saçarken tanımadığın bir adamın evine girip seni karısı zannettiği ve senin oturmuş onu dinliyecek olmanın saçmalığını sorguluyorsun.
ne olurduki sadece kaçsaydın?

+ b..ben askerdim...

gözleri uzaklara bakarken yutkunuyorsun. ne yapıcağını bilmez haldesin. o sırada köpeğin aklına geliyor. sahi o nerde? bu adam senden önce burdaysa ona havlaması veya sen gelince seni onun yanına götürmesi gerekmez miydi? sen sorularla meşgulken o devam ediyor.

Marvel ile hayallerin zirvesi!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin