Bölum -6-

349 7 0
                                    

Benim için, bir çocuk için nasıl bir mucize olduğunu, nasıl baştan çıkarıcı bir esrar perdrsi anlamına geldiğini simdi anlıyor musun sevgilim! Kitaplar yazdığı için, o öteki ve büyük dünyada ünlü olduğu için saygı duyduğun bir insanın ansızın aynı zamanda genç, zarif, bir oğlan çocuğu gibi neşeli ve yirmi beş yaşında bir delikanlı olduğunu keşfetmek! Bilmem ayrıca söylememe gerek var mı,fakat o günden başlayarak evimizde, bütün o zavallı çocukluk dünyamda beni senden başka hiçbir şey ilgilendirmez oldu, on üç yaşındaki bi çocuğun bütun o yoğunu ısrarcı ve inatçılığıyla yanlızca  senin hayatının,senin varlığının çevresinde dolanmaya koyuldum. Seni izledim, alışkanlıklarını izledim, sana gelip giden insanları izledim ve bütün bunlar sana yönelik merakımı azaltacak yerde sadece çoğalttı, çünkü benliğinin ikili yapısü bu ziyaretçilerin farklılığinda da dile geliyordu. Gelenler arasında genç insanlar, senin arkadaşların vardı, onlarla gülüp eğleniyordun, neşen yerindeydi, çoğu dağıtmış olan üniversite öğrencileriydi bunlar ve sorna hanımlar vardı,onlar otomobillerle geliyorlardı, bir defasında operanın direktörü olan büyük orkestra şefi geldi, o güne kadar sadece uzaktan ve kürsünün başında, saygiyla izlemiştim,sonra küçük kızlar vardı, henüz  ticaret okuluna gidiyorlardı ve kapıdan içeriye utangaç bir tavırla süzülüveriyorlardı, bu arada çok, hemde pek çok kadın da geliyordu. Özel bir şey düşünmüyordum onlar için, hatta bir sabah, ben okula gitmek üzereyken,yüzünü peçeyle tamamen kapatmış bir hanımın senin evinden çıktığını gördüğümde de bir sey gelmedi aklıma -zira henüz on uç yaşındaydım ve seni gözetlerkenki o tutkulu merakım, aslında çocuk kimliğinde yaşanan bir aşk olduğunun henüz farkında değildi.

Ama sevgilim, keendimi ne zaman sende bütünüyle ve sonrasız olarak yitirdiğimi hala gününe ve saatine kadar hatırlıyorum. Okuldaki bir kız arkadaşımla gezintiye çıkmıştık, sonra binanın kapısında durmuş çene çalıyorduk. O sirada bir otomobil geldi,durdu ve sen, çekiciligi benim icin bugünde bile süren o sabırsiz ve esnek tarzınla hemen arabanın eşiğinden atlayıp kapıya gitmek istedin. Elimde olamaksızın sana kapıyı açmak zorunluluğunu duudum ve böylece yoluna çıktım, nerdeyse çarpışacaktık. Sen, bir sevecenli gibi olan o yumuşak ve insanı sarıp sarmalayan bakışınla bana baktın
-evet,başka türlü anlatamam, sevecenlikle gülümsedin ve cok kısık neredeyse mahremiyet ifadesi taşıyan bir sesle konuştun: "Çok teşekkür ederim, Fräulein."

Hepsi bu kadardı sevgilim, fakat ben o yumusak, sevecen bakışı hissettiğim andan baslayarak sana vurulmuştum. Gerci sonra, aradan cok zaman gecmeden, o insanı kucaklayıcı, kendine çekici, sarıp sarmalayıcı, ama bununla eş zamanlı olarak da karşındakini soyan bakışıni, doğustan baştan çikarıci bir erkeğe özgü olan o bakışını,sana değip gecen her kadına, hizmet eden her tezgahtar kıza, kapıyı acan her oda hizmetçisine yönelttiğini, bu bakışın sende bir irade ve eğilim niteliğiyle bilinçli olmadığını, bakışlarının kadınlara duyduğun yakınlığın etkisiyle yumuşak ve sıcak hale geldigini anlayacaktım. Ama o zamanlar on üç yaşında bir çocuk olarak bunun farkında değildim: Sanki bir ateşin içine düşmüştüm, bu sevecenliğin yanlızca ve yanlızca bana yönelik oldugunu sanıyordum ve o bir an içerisinde yeniyetmeliģinde saklı olan kadın artık uyanmıştı; o kadın, sonuna kadar sana vurgun kaldı.

Beğenmeyi ve düşüncelerinizi yazmayı unutmayın ❤

Bilinmeyen Bir Kadının MektubuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin