24. Bölüm: Cennetin Kapisi

2.1K 92 12
                                    

     Bir gün arayla yeni bölüm yayinliyorum, birazcik emege saygi lütfen. Bölümü kesinlikle müzigiyle birlikte okumalisiniz. Multimedyada RÜZGAR var. Herkese keyifli okumalar ;))

*

    Gözlerimi masmavi bir gökyüzünün altinda actim. Günes, tenimde parliyordu. Yaramaz kuslarin civiltisi altinda, yemyesil cimlerin üzerinde yatiyordum. Iki yana actigim ellerimi yeni uzamaya baslayan cimlerin üzerinde gezdirdim. Gözlerimi kapattim ve bu tatli havanin kokusunu icime cektim. Nerede oldugumu biliyordum, burasi cennetin kapisiydi.

    Kalbimde sadece saf mutlulugun verdigi huzur vardi. Burada ne aciya, ne kuskuya, ne de yalnizliga yer vardi.

    Bahcenin ilerisinden bir kikirdama sesi duydum. "Beni asla yakalamayacaksin." dedi, Derin kahkaha atarak.

    "Seni o güzel kalcalarindan yakalayacagim, kadin!" dedi tehditkar bir erkek sesi. Tuhaf... sesin sahibinin kim oldugunu bildigimi biliyordum ama yine de kim oldugunu hatirlayamadim.

    Bir el sol dizime dokundu. Elbisemin uclarina gelinceye dek parmaklarini yavasca yukari dogru kaydirmaya basladi. Eli etegimin altina kayinca derin bir ic cekmenin ardindan vücudum yay gibi gerindi. Elini kasiklarima biraz daha yaklastirdi. Biraz daha ve biraz daha...

    Parmaklarini yakaladigim gibi etegimin altindan cektim ve gözlerimi acip üzerime dogru egilmis bir cift arsiz göze baktim. Sag bacagimi, yanimda uzattigi bacagina doladigim gibi tüm gücümle ikimizi yerde döndürdüm. Simdi o yerde, benim az önce yattigim cimlerin üzerindeydi. Bense bacaklarimi iki yanina acmis, tam kasiklarinin üzerinde oturuyordum. Ellerini basinin altinda topladi ve bana en göz alici gülümsemesiyle bakti.

    Ellerimi kasli gögsünün üzerinde dolastirmaya basladim. "Herkesin icinde yaramazlik yapmamalisin."

    Kilodumun altinda sertlesen erkekligi giderek büyüyordu. Dudaklari daha cok yukari kivrildi. "Yukari cikip, cezami vermeye ne dersin?"

    Isaret parmagimi alt dudagina degdirdim.

    "Ahh, evet..." Ona dogru egilip dudaklarina kücük bir öpücük kondurdum. "bunu..." bir daha öptüm "kesinlikle..." ve bir daha "yapacagim."

    Son kelimeyi söylerken beni yakaladi. Basinin altindaki ellerini etrafima doladi. Biri ensemden digeri belimden tutarak, sikica bedenine bastirdi. Öpüsü tutkulu ve sabirsizdi. Ona karsilik verirken, tenim bedeninde kayboluyordu. Onun aski beni atesler icinde kavuruyordu. Bu adam beni yakiyordu.

    Saclarina doladigim ellerimi geriye dogru cekerek basini arkaya yatirdim. Dudaklari dudaklarimdan ayrilirken agzindan, derinden gelen bir inleme kacti. Altimdaki o yakisikli yüze baktim. Bu adam benimdi. Sadece bana aitti!

    "Buna burada devam edemeyiz." dedim beni eriten gözlerinin icine bakarak.

    "Kimsenin bizi fark edecegini sanmiyorum. Yine de..." dudagi yukari dogru kivrildi. "sana yapacaklarimi kimsenin görmesini istemem."

    "Seni terbiyesiz!"

    Hala kucaginda otururken dogruldu ve beni kucaginda tutmaya devam ederek ayaga kalkti. Bunu yaparken hic zorlanmamisti. Elleri kalcalarimi tutarken bacaklarimi beline doladim. Beni kucaginda evin icine dogru tasirken gözlerimi gözlerinden bir saniye bile ayirmiyordum. Kollarimi omuzlarina doladim ve dudaklarimi dudaklarina bastirmadan önce "Seni terbiye etmek icin cok calismam gerekecek, sanirim."

    Arsizca siritti. "Bunun icin daha cok calisman gerekecek, sevgilim. Ama ise önce beni sevdigini söyleyerek baslayabilirsin."

    "Seni seviyorum, Rüzgar."

Tesadüf Serisi 2: GÜNAHKAR SEYLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin