Final (Part 1)

25.2K 1.9K 1.4K
                                    

Jungkook yaz okuluna sadece Taehyung için geldiğini kendine hatırlatıp duruyordu. Ancak Taehyung ortalarda değildi...

Uzun süredir bir ağacın altında oturmuş Taehyung'un okula gelmesini bekliyordu. Onu engellemesinden bu yana 4 gündür okula bile gelmiyordu. Oysa daha ders çalışacaklardı birlikte.

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Tanrım," diye söylendi. "Ne aptalım! Neden evine gitmiyorum ki?"

Ayağa kalkar kalkmaz Jieun dibinde bitti.

"Jeon Jungkook?"

Jungkook Jieun'dan nefret etmese de ona karşı suçlu hissediyor, Taehyung'la arasını bozduğu içinde kızıyordu.

"Ne var?" diye sordu umursamazca.

Jieun ise hırslı bir kızdı. Jungkook'tan hoşlanıyordu da... Kendi çapında tabi.

"Taehyung'la nasıl gidiyor?"

Jungkook sinirlenip "Seni ne ilgilendiriyor? Başlamadan bitti. Gitmem gerek şimdi." dedi.

Jieun sırıtıyordu. "Oh, tabi. Taehyung'cuğuna biraz ikimizden bahsetmiş olabilirim. Aranız bozulsun istememiştim oysa."

"Ne? Taehyung'la mı konuştun?"

Jieun tüm rahatlığıyla saçlarıyla oynuyor, uçlarını bukle bukle parmağına doluyordu sırıtırken.

"Evet, bir sorun mu var? Benimle oynarken iyiydi Jeon. Şimdi sıra sende!"

Jungkook pişmandı, hem de çok pişman. "Seninle oynamadım, özür dilerim tamam mı? Yeter ki uzak dur Taehyung'tan. Yanlış anlıyor!"

Jungkook tam Jieun'a arkasını dönmüş ilerleyecekken okulun girişinde yanında Hoseok ile kendisine bakan Taehyung'la karşılaştı. Tüm hayal kırıklığı yüzünden belli oluyordu. Oysa Jungkook hiçbir şey yapmamıştı bu kez!

"Tae?" diye fısıldadı kendine engel olamadan. Yine yanlış anlaşılmıştı. Kalbine bir bıçak saplanırmış gibi olurken bir adım attı ileri doğru. Oysa Taehyung kaşlarını çatmış uzaktan onları izliyordu.

Jieun "Oh, birileri yanlış anladı sanırım. Hem o yeni sevgilisi mi yoksa Jeon? Erkeklerden hoşlanacak kadar aciz olduğunu bilmezdim..." derken saçlarıyla oynamaya devam ediyordu.

Sevgili kelimesi Jungkook'un gözünün seyirmesine neden oldu. Dili her kıskandığında olduğu gibi yanağındaki yerini çoktan bulmuştu.

Jieun'u takmadan Taehyung'a doğru yürümeye başladı. Bu sırada Hoseok, Taehyung'un önüne geçmiş, bir şeyler söylüyordu.

Jungkook hızlanmıştı. Şuana kadar yaptıkları yanlıştı, biliyordu. Ama artık benliğini bulmuş, hislerinin farkına varmıştı. Ve Taehyung'u oldukça özlemişti de...

Hoseok ellerini Taehyung'un yanaklarına koyduğu anda Jungkook olduğu yere çakıldı. Aynı şey mi oluyordu? Jieun'u öpmüştü değil mi? Aynı şeyi kendisi yaşıyordu...

Hoseok dudaklarını Taehyung'unkilere yaklaştırıp bir şeyler fısıldadı.

Jungkook hareket edemiyordu. Engel olmaya çalışsa ne olacaktı ki? Ne diyecekti? 'Özür dilerim Tae, onu bırak.' mı? Onu seviyorsa ne yapabilirdi ki? Taehyung, onun Taehyung'a yaptığı gibi umut vermişti Jungkook'a. Belki de her şey intikamdan ibaretti. Jungkook, 'Eğer öyleyse...' diye düşündü. 'Arkadaş bile kalamayız.'

Hoseok, onu öptüğü an zaman durdu. Kalbi atmayı bıraktı sanki. Oysa hala yaşıyordu...

Birkaç saniye bile sürmeyen öpücük bittiğinde Taehyung'un gözleri Jungkook'unkileri buldu. Pişmanlık, hayal kırıklığı, aşk... Hepsi vardı gözlerinde. Taehyung pişman olmuştu ilk saniyesinden. Zaten ilişkileri de pişmanlıklarla dolu değil miydi?

You're mine 🌈 Taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin