Malum olaydan sonra -yani John neredeyse ilanı aşk ettikten sonra- sakinleşmeleri için biraz zaman geçmesi gerekti. Sarılmış şekilde uzun süre durdular; birbirlerinden huzur ve güç alıyorlardı sanki. İlk geri çekilen John oldu, ağlamaktan hafif kızarmış gözleriyle dedektife baktı.
"Teşekkür ederim," dedi. Sherlock anlamayarak sordu: "Ne için?"
"Her şey için Sherlock. Her şey için."
Sherlock sebebini anlamasa da içinde bir burukluk hissetti, ama bunu sesli olarak dile getirmedi. Günün geri kalanında gelen müşterilerle ilgilendiler, ama Sherlock John'un bakışlarını yakaladı sık sık. Sanki bir sorun vardı; tam gözünün önünde ama göremiyordu.
Akşam yemeğini sıradan bir sohbetle yedikten sonra John erken yatacağını söyleyerek odasına gitti. İyi geceler diyişi, bir veda gibi miydi yoksa Sherlock aklını kaybetmeye mi başlamıştı?
On dakika kadar sessizce oturdu ve düşündü dedektif. John'u anlamaya çalıştı, yapamayacağını bilse de. İnsanlar arasında çözümlemesi en zor olanlardan biriydi. Mesleği gibi belli somut şeyleri görebilirdi ama kişisel bilgiler öyle değildi.Sherlock bir anda kendine geldi, veda eder gibi olduğunu düşündüğünde belkide haklıydı. Neden olmasındı ki? Bunu öğrenmenin tek yolu vardı, kontrol etmek. Doğaçlama davranmaya karar vererek odasına çıktı ve kapıyı tıklatmadan içeri girdi.
Gördükleri; acı vericiydi. Çünkü John yatağının üzerine açılmış olan bavulu hazırlıyordu. Tüm duygularının doruk noktasına ulaştığını hissederken bağırarak sordu:
"Düzgün bir vedayı bile haketmedim mi?!"John şaşkınca bakışlarının arasından "Üzgünüm" dedi. "Ge- gerçekten üzgünüm."
"Sadece soruma cevap ver!" Sherlock bağırmaya devam etti. "Bunca yılın ardından, lanet bir vedayı bile haketmedim mi?"
John bir şey diyemedi. Sherlock bunu anlayınca, sinirle tekrar konuştu: "Kimseye olmadığım kadar iyi oldum sana karşı. Duyguları anlamaya çalıştım, seni kırmaktan korktuğum için. Hiç kimseye değer vermediğim kadar değer verdim sana. Herkesin önüne koydum seni. Öz abimin bile! Nerde hata yaptım John? İnsan ve duygularla aram iyi değildir biliyosun. Söyle nolur, nerde hata yaptım?"
John yatağa oturdu, bakışlarını hala dedektiften kaçırıyordu. "Sen hiç hata yapmadın Sherlock. Özür dilerim."
"Özür dilemen olanları değiştirmiyor," dedi Sherlock. Duyguları birbirine girmişti ve büyük ihtimalle bir çeşit kriz geçiriyordu çünkü el ve bacaklarındaki titreme barizdi. Gözlerinden yaşların boşaldığını hissettiğinde parmağıyla ıslaklığa dokundu; inanamaz gözlerle baktı.
"Beni ne hale getirdin, görüyor musun?" dedi kısık sesle. "Beni ne kadar insan yaptığını, görüyor musun?"John dönüp dedektife baktığında hemen kalktı ve sarılmak için ona doğru ilerledi. Sherlock geri çekilip eliyle durmasını işaret etti.
"Yapma. Lütfen yapma. Beni daha fazla parçalama, daha da zavallı hale getirme. Gideceksen git sadece, bir şey demek zorunda değilsin."John tekrar elini uzattı, ama dedektif bir uyarı yapmadan geri çekti. Aynı cümleyi tekrarladı, ama Sherlock çoktan odadan çıkmıştı. "Özür dilerim."
Ardından, daha önce kimseye itiraf etmediği o gerçeği söyledi. Duyacak kimsenin olması üzücüydü."Özür dilerim Sherlock, onca kişi arasından; sana aşık olduğum için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
johnlocked ✔️
FanfictionSherlock, sabırlı biriydi. Sevdiği adamı yıllarca bekleyecek kadar. Yaptığı tüm yanlışları, hataları göz ardı edecek kadar. (Burda John'un onlarca kızla randevulaşmasından bahsediyordu, elbette) Ama sabrının da bir sınırı vardı. Neyse ki o sınıra ge...