*3.Bölüm*

4.8K 191 12
                                    

Sabah ilk defa kendim özgür irademle uyanmıştım. Ne bi kova suyla, ne tepemde dikilen annemle, ne babamın çorabını koklatan abilerimle, ne üstümde tepinen birtanecik(!) arkadaşlarımla, ne de o alarmın iğrenç sesiyle değil; kendi irademle uyanmıştım. Kesin ölmeme iki ay falan kaldığı içindi.
Daha fazla saçmalamadan hemen tuvalete girip işlerimi hallettim ve dolaptan kot şort aldım. Daha sonra Can abimin odasına dalıp dolabından beyaz bir tişörtü üstüme geçirince hazırdım.
Aşağıya indiğimde Bora, çizgifilm izleyerek dün yaptığımız pudinglerden yiyordu, diğerleri ise salonda değildi.
Kendimi Bora'nın yanına atıp ayaklarımı onun gibi sehpaya uzattım ve bende çizgifilmi izlemeye başladım. 'Sürekli Dizi' izliyordu. Burdaki rakunu nedendir bilinmez hiç sevmiyordum. İtici geliyordu.
"Kanka puding ister misin?" diye soran Bora'ya kocaman kocaman gözlerle baktım. Bizim. Bora. Bana. Puding. İster. Misin. Diye. Mi. Sordu? Elimle Bora'nın ateşine bakıyormuş gibi alnına koyup;
"E ateşin de yok senin. Başına orangutan mı düştü?" diye sordum. Sonra kafasını sallayıp bana kaşığı uzatınca bir de baktım ki ucunda minnacık bir puding!
"Allah razı olsun be. Bu çok fazla değil mi,hepsini ben yemiş gibi olurum sonra?"diye alayla sorduğumda nasıl yaptı bilmiyorum ama o küçük parçayı ikiye böldü ve;
"O zaman bunu ye kanka bak o kadar büyük değil."dedi. Ben ciddi mi diye suratına bakarken kaşığı ağzıma tıkıp televizyona geri döndü. Gerçi Bora'ydı bu, beklenirdi her şey.
Biz böyle televizyon izlerken Yağız da elinde kitabıyla gelmişti. O da kendini yanımıza atıp kulaklığını taktı. Kitabında kaldığı yeri açarken ben de yine televizyona döndüm.
"Valla kafa göz dalma diye sormayacaktım ama arkanı mı döndün önünü mü?"
Ben Nuriye'yi takmazken çizgifilm bitmişti. Sürekli Dizi yani. Ben inşallah 'Gumball' başlar diye dua ederken Ege abim önündeki Efe abimi kovalarken paldır küldür merdivenlerden iniyorlardı. Ege abim;
"Eğer o telefonu bana vermezsen senin ebene kayarım Efe!"diyince Efe abim de;
"Ebelerimiz aynı gerizekâlı!"dedi ve biz gülmekten ölü, biz gülmekten vefat.
Tabi bu sırada Ege abim Efe abimi sehpanın etrafında hem kovalıyor hem sövüyordu.
"O zaman kiminle konuştuğunu söyleyeceksin."dedi Efe abim. Ege abim ona 'nah' diye cevap ver- NE! EGE ABİM BİRİYLE Mİ KONUŞUYOR?!
"Bi dakika bi dakika, SEN KİMİNLE KONUŞUYORSUN ABİ?!"
"Efe ben senin varya!. Ya yok benim kimseyle konuştuğum! Uyduruyor biyerlerinden."
"Ne uydurması lan gömmüş başını telefona tıkır tıkır mesajlaşıyor. Hangi kızın gönlünü- AH İT NE ATIYORSUN?!"
"LAN SENİN GÖNLÜNÜ Bİ ALIRIM YAŞAYAMAZSIN!" Onlar böyle atışırken hemen aralarına girip;
" YETER! Ege abi kiminle konuşuyorsun sen?"diye sorunca,
"Kızım bi dur! Konuşmuyorum ben kimseyle. Görkem mesaj atmış ona cevap veriyordum."dedi. Ağzımı açmışken ne zaman geldiğini bilmediğim Arya;
"Sonuçta konuşmuşsun ne diye yalan söylüyorsun?"diyince tek kaşımı kaldırarak abime baktım. Evet, kaldırabiliyorum.
"Arya. Körük lazım mı abicim?" Arya abimin bakışlarını görünce susarken ben hala abime 'neden yalan söylüyorsun' bakışı atıyordum. Öyle bi bakış var tamam mı!?
Abim bize sinirle bakıp odasına çıktığında bizde umursamayıp tekrar koltuklara yerleştik. Nasılsa öğrenirdim sonra.
Televizyonda Gumball'ın müziğini duyunca oturduğum yerde kısa bir sevinç dansı yapıp Yağız'ın kolunun altına girdim ve cümbür cemaat Gumball izlemeye başladık. Yanlış anlaşılmasın abilerim izlemedi. İzleseler karizmaları falan çizilir Allah korusun!
*****

Gumball bittikten sonra minnoş bedenimi minnoş yemeklerle buluşturup (yumurta ve ekmek(!))
havuza girmiş ve güneşlenmiştik. Daha sonra herkes duş aldığında yemek yemiş, dizi izlemiş, tekrar yemek yemiş ve bir ara Sarp geldiğinde Arya ile atışmalarına kahkahalarla gülmüştük. Şimdi ise mısır patlatmış film seçmeye çalışıyorduk. Daha doğrusu seçmiştik ama korku filmi olduğu için Mira ve Asel'i ikna edemiyorduk. Yani edemiyorlardı. Ben gözlerimi tavana dikmiş neden tavanın adı tavan diye düşünüyordum. Ya da koltuğun adı neden koltuk? Neden tuvalet değilde koltuk yani?
"İstifa edebiliyor muyum ben? Bu bedende daha fazla kalmak istemiyorum çünkü."
Meraklıydım sanki sana. Valla gitsen helva değil kına dağıtırdım millete. Ama nerdeee....
"Bi an 'o eski ramazanlar' diyeceksin sanmıştım."diyince bizim zekâ yoksunu iç ses aklıma bir şey geldi. RAMAZAN YAKLAŞIYOR! 18 saat aç kalacağım aklıma gelince çığlık atıp yerimde tepinmeye başladım. Bizimkiler bana Ajdar'la Bülent Ersoy'u öpüşürken görmüş gibi bakıyorlardı.
"LAN RAMAZAN GELİYOR" diye bağırınca bana umutsuz vaka gibi baktılar. Bora bile!
"Cidden şu an aklına bu mu geldi?"diye sordu Buğra abim.
"Bu önemli tamam mı? Benim minnoş bedenim 18 saat aç kalıcak. Hadi beni geçtim, Bora pudinglerinden ayrı kalacak." Sonlara doğru sesimi kısmıştım.
Bora gözlerini kocaman açmışken Arya ışıkları kapatıp;
"Yeter ya bi susun. Film başlıyor!"diyince herkes susmuştu. Hadi bakalım hayırlısı..

ABİLERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin