*4.Bölüm*

4K 165 9
                                    

         "Hay sizinle film izleyen aklıma tüküreyim!"
         "O filmi seçen kişi o filmin içine girsin inşallah!"
          "Sizin seçtiğiniz filmi inek tepsin!"
          "Bok mu vardı bunu izleyecek?!"
          "Sizin seçtiğiniz filmi izlersem bir daha iki olsun!"
           "Eşekler tepinsin üstünüzde!"
            "Aç aslanlarla karşı karşıya gelin inşallah!"
            "YETER!"
         Film bitmişti ve Asel'le Mira hem bize hem kendilerine, kendi çaplarında sövüyorlardı. Kimse bu eziyete dayanamamış olacak ki hepimiz aynı anda 'yeter' diye bağırmıştık. Hayır yani bari doğru düzgün sövseler! 'Seçen filmin içine girsin' ne ya?!
          "Ya bari ışıklar açık kalsaydı!"dedi sabahtan beri susmayan Mira.
          "Ne anlamı kalırdı o zaman filmin kızım ya!"diye cevap verdim bende.
           "Onu bırakın da ben bile elektrikler kesilmişken mutfağa inmem lan! Hem de tıkırtılar geliyor."dedi Bora. Ve yine güldürdü hepimizi. Haklıydı yani, neden iner ki bi insan elektrik kesikken tıkırtılar gelen mutfağa? Hem artık çok klasikleşmişti bu filmler. Korkmuyordum yani.
             "Hadi yatalım artık. Yarın da denize gideriz."dedi Kuzey abim. Herkes onu onaylayınca da odalara dağılmıştık zaten.
*********
       -Asel'den

          Akşam izlediğimiz korku filminin etkisinden çıkamamıştım hâla. Sanki her an bir şey çıkacakmış gibi hissediyordum. Durup durup gözlerimi açıp etrafa bakıyordum. Hatta bir ara yatağın altına deodorant sıkmıştım bir şey varsa ölsün diye. En sonunda dayanamamış ve Arya'nın yanına gitmiştim ama kovulmuştum odadan. Şimdi de Masal'ın odasının önündeydim.
           Tam kapıyı açarken havlama sesi duyup sıçradım ve çığlık atmayayım diye elimi ağzıma koydum. Sonra da pat diye girdim  odaya. Bizim hafif (!) uykulu arkadaşımız hâla uyuyordu tabi.
          Kolunu yavaşça (!)dürtüp seslenmeye başladım ama yastığın diğer yüzünü çevirip uyumaktan başka bir şey yapmadı!
          Ben de odadan çıkıp Mira'nın odasına girdim. Galiba biraz hızlı girmiş olacağım ki çığlık atıp yatağın içinde geri geri gitmeye başladı. Bir kaç tane kapı açılma sesi geldi önce sonra da Ege abinin ve Yağız'ın sesi.
             "Ne oluyor lan?!"
             "İyi misiniz?"
              "Ya yok bir şey. Odaya birden dalınca  korktu ışte bu mal."
             "Sensin mal! Böyle girilir mi odaya? Ödüm bokuma karıştı lan!"
              "Ya yeter bir susun. Ne işiniz var sizin bu saatte ayakta?"diye sordu Yağız.
              "Uyuyamadım!" dedik aynı anda. Ege abi takmayıp odasına giderken Yağız;
              "Sarılıp yatın o zaman!"diyip gitti.
              "Ulan insan bi takar ya!" diye bağırınca Mira,  cevabını kapının kapanma sesiyle almış oldu. Ben paytak paytak yanına gidip  yatınca o da bana sarılmıştı. Kısa bir süre sonra da uyumuştuk zaten.
********

    -Masal'dan

       / Kaynana kaynana! Gelin hanım elini açmıyor,senden bir muz istiyor! Gelip koymazsa muzu, açmam diyor!
         Şu an fon müzikte 'Yüksek Yüksek Ağaçlara' çalıyor ve bana doğru gözüne beyaz dumanlı bir far sürüp kırmızı eyeliner çekmiş,kıpkırmızı ruj sürmüş ve kırmızı,uzun, pullu bir elbise giymiş simsiyah bir orangutan geliyordu. Elindeki lacivert kutuyu açıp önüme çöktü ve elime bir muz koydu. Sonra beni şapur şupur öptü ve 'bir yaprakta kocayın inşallah' diyip gitti.  Birden şarkı değişip 'Muzların Bağları' çalmaya başlayınca insanlar ve orangutanlar dans etmeye başladı. Salona göz gezdirdiğimde elinde kovayla bana doğru gelen takım elbiseli bir orangutan daha gördüm. Dibime kadar girip korkutucu bir sesle "Hadi uyan Masal" diyip suyu kafamdan aşağıya döktü./

             "Lan ben sizin-"
              "Sakin kardeşim,sakin!"
              "Ya ne sakini elinde kovayla bana doğru yürüyen orangutan, arka fondaki 'Yüksek Yüksek Ağaçlara' şarkısı, bana 'bir yaprakta kocayın' diyen kırmızı rujlu kaynanam, 'Muzların Bağları'nda oynayan orangutanlar ve insanlar rüyama girdi, ne sakini!" diyince hepsi yere oturup gülmeye başladı. Hayır yani nesi komikti bunun?!
             "Ya bi de sonra kovadaki suyu başı- SİZ MİYDİNİZ O?!"diye bağrinca daha da çok gülmeye başladılar.
            Sinirle yataktan kalkıp tuvalete girdim. Kısa sayılabilecek bir duş aldıktan sonra işlerimi de halledip çıktım. Üstüme siyah şort tulum giyip siyah Superstar'ları da giyince hazırdım.
           Aşağı hızlı hızlı inip masaya oturdum. Yani aslında sandalyeye ama, lafın gelişi yani.
          "Zeki (!) kız seni."
           Biliyorum canım biliyorum, diye egomu okşayıp kahvaltı yapmaya başladım.
          "Demek kırmızı rujlu kaynana he?"
          "Demek elinde kovayla sana yürüyen orangutan?"
           "Demek Muzların Bağları?"
           "Demek Yüksek Yüksek Ağaçlara?"
           "Demek oynayan orangutanlar ve insanlar?" diye sırayla konuşan abilerimle hepsi yine kahkaha atmıştı. Bende kötü kötü bakıp zeytini çatalıma geçirmeye çalıştım. Bakın sadece çalıştım, çünkü geçmedi. Bende elimle alıp yemeye başladığımda hâla rüya mıdır kâbus mudur her neyse onla dalga geçiyorlardı. Ama bi an gerçekten bir orangutanla evleneceğimi düşünmüştüm. Bu gerçekten iğrenç bir duyguydu!

              Kahvaltıdan sonra Sarp'ı da alıp denize gelmiştik ve ben şu an suya alışmaya çalışıyorum.
              Yavaş yavaş parmağının ucunda yürürken sırtımdaki soğuklukla çığlık atarak yerimde zıplamaya başladım. Bora,Can abim, Buğra abim, Efe abim ve Arya bana su atıyorlardı. Daha fazla bu işkenceye katlanamayarak daldım suya. Biraz ilerleyince nefesim yetmediği için çıktım.
       Etrafıma baktığımda Buğra abim, Efe abim  ve Can abim yarış yapıyordu. Bora ve Arya ise birbirlerine şu atıyordu. Onların arasına ben de katılıp su atmaya başladım.
******
         Biraz daha yüzüp güneşlenmek için çıkmıştık. Bir yarım saat güneşlenip bu sefer hepimiz denize tekrar girdiğimizde deve güreşi yapmıştık. Ben Yağız'ın, Efe abim Ege abimin, Kuzey abim Buğra abimin, Mira Can abimin, Asel de Bora'nın sırtına binmişti. Sarp ise hakemdi. En sona kalan Kuzey abimlerle Efe abimler yarışmış, Kuzey abimler kazanmıştı. Ege abim Efe abimi boğmaya çalışırken ben Ege abimin sırtına çıkıp 'hadi beni daha derinlere götür' diyerek Efe abimi kurtarmıştım. Daha sonra da denizden çıkıp eve gelmiş, duş almış, yemek yemiş ve uyumuştuk. Bugün de böyle bitmişti işte..
            

ABİLERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin