*7. Bölüm*

2.4K 141 15
                                    

- 2 hafta sonra-

         "Hadi oğlum, biraz daha hızlı! Atacaksın o golü, hadi!"
          Şu an biz kızlar olarak oturmuş maç izleyen erkekleri izliyorduk. Neymiş Beşiktaş - Fenerbahçe derbisiymiş, neymiş izlemezseler olmazmış, neymiş bunu kazanan şampiyon olacakmış, neymiş yılın son maçıymış bilmem ne bilmem ne!
          Yarın ramazan'ın ilk günü olduğu için bayağı bi heyecanlıydım. Bugün ilk sahuru yapacak, yarın ilk iftarı açacaktık. Sabahleyin de annemler gelecekti.
           Melek denen kız hâlâ gitmemişti ve abime kendini affettirmeye çalışıyordu. Ben de abimin yanından ayrılmıyordum ki daha da fazla moreli bozulmasın.
          Iki haftadır abim ve ben denize gitmiyorduk. Melek de ilk başlarda bizle kalmak istese de benim ve Mira'nın kötü bakışlarına mağruz kalıp gitmek zorunda kalıyordu. Birkaç kere onlar gittiğinde biz de havuza girmiştik. Ama resmen ikimiz de ruhsuz gibi iki kulaç alıp çıkıyor, duş alıyor ve sarılarak yatıyorduk. Bazen geldiklerini bile duymuyordum. Abim artık fazla yemek yemiyordu. Zorla ağzına bir şeyler tıkıştırıyor, sonra kalkıp gidiyordu. O böyle yapınca bizim de yiyesimiz kalmıyordu haliyle.
          Mira, Melek'e gitmesi için alttan mesajlar veriyordu fakat Melek oralı değildi. Bence de artık suyu kaynamıştı. Zaten oruçluyken stresli olan Arya ve beni nasıl tutacaklarını merak ediyordum doğrusu.
          Abimin yüzü o giderse mi güler bilmiyordum ama en azından ufak tefek şeylerle mutlu etmeye çalışmıştık onu. Tabi evdeki herkes bilmiyordu, sadece Arya, Mira, ben ve Yağız'ın haberi vardı.
          Yağız ilk başta Melek gidene kadar abimin İstanbul'a gitmesini önermişti ama o zaman herkes olayı çakacağından bu fikri elemiş, onun sevdiği şeylerle yüzündeki tebessümü görmeye çalışıyorduk.

         "GOL BE!"

     Can abimin sesiyle yerimden sıçramıştım. Buğra dışında bütün abilerim ve Bora Beşiktaş marşını söylüyordu. Kafamı televizyona çevirdiğimde Beşiktaş'ın yanında 1 yazdığını gördüm.
       Umursamayarak kızlarla birlikte mutfağa geçtik. Sonuçta birinin sahur için bir şeyler hazırlaması gerekiyordu.
      En beceriksin olarak ben, haşlanmış patatesleri soyarken, Mira ve Arya yufkayı yırtmadan açmaya çalışıyordu. Asel ise şu yumurta karışımını hazırlıyordu. O sırada mutfağa Melek girdi. Ben ona kötü bakarken Mira onu kovalamıştı. Gerçekten neydi bu yüzsüzlük?

*******

      "Ya annem midem karnıma yapıştı. Nolur bi sal beni!"
      "Bizde oruçluyuz, sızlanıyor muyuz sizin gibi?"
      Sabahtan beri susamamak için ağzımı açmayan ben;
      "Anne oğlun adına konuş, ağzımı bile açmadım!"
     "Oğlon odono konoş oğzomo oçmodom (!)"
     "Boşuna nefesini tüketip, su ihtiyacını artırıyorsun abi, sus."
      Can abim yine taklidimi yapacaktı ki annemin bakışlarını görünce susmak zorunda kaldı. Ben de tekrar gözlerimi kapatıp başımı koltuğun başına koydum. Sabahtan beri uyumaya çalışıyordum fakat olmuyordu. Sürekli aklım abimdeydi. Öğlen uyanmıştık hepimiz ama  abim yanımızda birkaç saat durup odasına kapanmıştı. Saat de şu an altıya doğru geliyordu.
      Sabah biz uyurken gelen annemler akşam için yemek hazırlarken Arya, Sarp ve ailesini akşam için çağırmaya gitmişti. Aslında benim görevimdi çaktırmayın.😉

       "Pudingleriiiiim pudingleriiiim. Çok özledim sizi pudingleriiiiim. Aşklarım, kuzularım! Masağğal, bana puding yap bu akşam, orucumu bununla açıcam. Masal Masağl duydun mu beni Masağğl!"
         "Ya ben sağar mıyım Bora, neden bağırıyorsun! Allah Allah ya!"
         "Saçların muz gibi, yesem orucum bozulur mu?"

******

20
.
19
.
18
.
17
.
16
.
15
.
14
.
13
.
12
.
11
.
10

    "Allah'ım son 10, (9) an itibariyle 8."

7
.
6
.
5
.
4
.
3
.
2
.
1

      "Allahu ekber Allahu ekber..."

      "BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM."

    Gerçekten hepbir ağızdan söyleyip kaşıkları çorbaya daldırmamız görülmeye değerdi.  Zaten ilk kaşıktan itibaren bir gülme almıştı bizi. E yirmi'den fazla olunca deprem etkisi yaratmıştı tabi. Bu arada hâlâ nasıl sığdığımızı anlamış değilim. En son Ege abimle Efe abim bahçeye masa taşıyordu ama kaç tane bilmiyorum.
      
.

Şu an sahildeki kumlarda elimizde çekirdekle oturuyorduk. Deniz o kadar güzel vuruyordu ki kıyıya, yosun kokusunu bile unutturuyordu.
İnsan, bazen boş yere para veriyor bence psikologlara. Şuraya gelip içini dökse, dalgalar götürür dertlerini zaten uzaklara.

       "Ya of ya pudingim bitti. Başka var mı orada?"
      "Gel beni de ye gel. Gel gel çekinme."
      "Sen puding değilsin ki."
      "Yemin ederim gerizekâlı!"

   Tabi bir de arkadaşlar lazım. Ama her şeye rağmen, hep yanında olanlara ve olacaklara...

****

Kısaaa bir bölümden sonra yeniden merhaba😃
Sınav haftasını geride bırakınca yazayım dedim. Sizinkiler nasıldı?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere👋

Pamuk eller yıldıza😅💓
     
    

ABİLERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin