Polaroid kameramın küçük düğmesine basarak gelen topa reket ile vurmasının fotoğrafını çektim. Küçük resimler makeneden çıkarken gülümsedim. İç çekerek balkondan onun kalbimi eriten görüntüsüne baktım.
Taşmış bir lavabo gibi aşkını kalbime akıtıyordu.
Yeniden güneş üzerine yansırken parlayan dövmelerinin fotoğrafını çektim. Makineyi kendime dönderip dişlerimle resimi yavaşça aldım ve sonsuza dek saklayacağım resimlerinden birinin daha üzerine öpücük kondurdum.
"Lucky'nin resimlerini mi çekiyorsun?" Annemin sesini duyduğumda göz devirdim.
Babası ile tenis oynayan Lucky'e kısa bir bakış attım.
"Evet, onun resimlerini çekiyorum." diye mırıldandım ve resimleri çantama atarak fermuarı çektim.
Annem yanıma gelip gülümseyerek bakışlarını aşağı çevirdi. Gözleri Zayn'in üzerinden gezinirken içimdeki kıskançlık duygusu yeniden bedenimi sardı.
"Çok güzel değil mi? Etkileyici birisi."
Kastettiği kişinin kim olduğunu bilmemek için ahmak olmak gerekirdi. Dişlerimi bir birine bastırıp onun gibi Zayn'i izledim.
Ona ilgi duyması beni deli ediyordu!
Lucky bana bakmaktan topları salak gibi kaçırıyordu. İç çekip önüme dönerek yürümeye başladım. Annemin hala orada hayran bakışlarını gördüğümde arkamı dönerek ona baktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Artık gelecek misin, anne?" Bıkkın bir şekilde sordum.
"Geldim, tatlım." Arkamdan yürümeye başladığında elimdeki yeşil topla oynayarak merdivenleri indim. Geniş bahçeye çıktığımızda onlarda masaya geçmek için sahadan çıkmışlardı.
Zayn, Lucky'e sevinç gösterisini yaparken bu tatlılığı karşısında yüzümde içten bir gülümseme yarandı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Hoşgeldin, sevgilim" Lucky aniden kollarını belime sardığında daldığım manzaradan gözlerimi çektim. Sarılışına karşılık vererek gülümsedim.
"Selam." Kollarımı geri çekip bakışlarımı Zayn'e çevirdiğimde hayran kaldığım sıcak gülümsemesi ile bana baktı.
"Nasılsın, Kylie?"
Çantamın askıları ile oynayıp,"Çok... iyiyim." diye mırıldandım.
Kafasını olumlu anlamda salladığında heyecanla gözlerine baktım. Bana sarılmasını çok isterdim, ama sanırım bunu yapmayacaktı.
Masaya geçip oturduğumuzda annem Zayn'e maçtan dolayı övgüler yağdırıyordu. Annem olsa bile Zayn'e asılması beni fazla kıskanç birisi yapıyordu.
"Galiba ben aşkta kazandım." Lucky yanağımı öptüğünde bakışlarımı mavi gözlerine çevirdim.
"Sen bu salaklıkla hiç birşey kazanamazsın bence." Doğruca yüzüne söylediğimde gülerek omzuma öpücük kondurdu.
Bunu ciddye almaması bile salak olmasının bir göstergecisiydi.
Bozuntuya vermeden ona katılarak gülmeye başladım. İçimden geldiğinde dudaklarına yaklaşıp öpücük kondurdum.
Göz ucu ile Zayn'e baktığımda bu tarafa bile bakmış olmaması ile dudağımı ısırıp sinirle bir nefes aldım. Tüm ilgilisini anneme vermiş bir şekilde onu dinliyordu.
İlgisini çekmek istiyordum, ela gözlerinin benim üzerimde olmasını istiyordum.
Bacak bacak üzerine attığım bacağımı hafifçe salayarak onun bacağına sürttüğümde gözlerini ağır bir çekimde üzerime çevirdi.
Dudaklarımı yavaşça oynatıp 'Pardon' dedim.
Kafasını salladığında Lucky'nin dudaklarını dudaklarıma bastırması ile düz bir şekilde bize bakmaya başladı. Lucky dudaklarını oynatmaya başladığında ona hafifçe karşılık verdim.
Kaşları yavaşça çatılmaya başladığında dudaklarımı yavaşça geri çektim.
Bu kesinlikle hoşuna gitmemişti çünki ikimizede çatık kaşlarla bakıyordu.
Gözlerimi bana keskin bir şekilde bakan ela gözlerine çevirdim.
Gerçekten beni kıskanmış mıydı yoksa bu sadece benim görmek istediğim miydi?
'Yapma' dudaklarını oynatarak gözlerime bakıp fısıldadığında kalbim sanki bir anlık duracakmış gibi oldu.
Ardından bakışlarını bahçeye doğru çevirdiğinde hala şaşkın bir şekilde ona bakmaya devam ettim. Az önce bana oğlu ile öpüşmememi söylemişti.
Şaşkın bir şekilde dudaklarımı ıslatıp yutkunarak portakal suyumdan birkaç yudum aldım.
Hala beni kıskanmış olmasına inanamıyordum.
Vücuduma sanki elektrik verilmiş gibi hissdiyordum. Canlı ve şaşkın hissediyordum, onun tarafından değerli gibi.
Yüzümde zevk dolu bir gülümseme yayıldığında gözlerimi yavaşça üzerinde gezdirdim.
Sırılsıklam bir günışığı gibi üzerime damlıyordu.
"İzniniz ile artık bizim gitmemiz gerek, terliyiz ve üzerimizi değişmeliyiz."
Zayn sandalyesini geri çekip kalktığında Lycky gömüldüğü telefonundan başını kaldırıp yavaşça ayağa kalktı.
Annem ile birlikte ayağa kalktlğımızda onlar bizden ayrılarak uzaklaşmaya başlamışlardı. İkimizde arkalarından dudağımızı ısırarak seyrettiğimizde gözlerimi kısıp anneme baktım.
"Ben lavaboya gideceğim."
Kot ceketimi ve polaroid kameramı alıp hızlıca adımlamaya başladım. Binanın içerisine girdiğimde kapşüonu kafama geçirip erkeklerin soyunma odasının aralık kapısına doğru yaklaştım.
Terli ve dövmeli vücudunun resimlerini çekerek küçük kağıtların hepsini teker teker cebime özenle yerleştirdim.
Küçük damlacıklar vücudundan akarken oğlu ile şakalaşıyordu. Havlu ile parlayan vücudunu silmeye başladığında yutkunarak bu manzarayı ölümsüzleştirdim.
Ayaklarımı yere sürterek içimi ısıtan gülümsemesinin fotoğrafını çektim.
Resimlerin hepsi kot ceketimin ceplerini dolduruyordu ama ben onun kusursuz her bir parçasını çekmeye doyamıyordum.
Ve o griydi, beni tüm renklerden yoksun bırakıyordu.
~~~
Olaylara hemen geçmek istemiyorum, ama sizde artık onların yakınlaşmasını istemenizi biliyorum. Bunun için küçük şeyler yapmaya çalışacağım.
Oy vermeyi ve en önemlisi satır arası yorum yapmayı unutmayın.
