... kapı gıcırdayarak sonuna kadar açıldı . Bir elinde meşaleyi tutan müdür Acker ve yardakçısı Addaline karşımda dikildiler . Müdür Acker Addaline'nin kulağına bir şeyler fısıldayıp gitmesini işaret etti . Yavaşa yavaş odanın içine adım atan müdür Acker ardından kapıyı kapatıp elindeki meşale ile etrafı aydınlatarak etrafa bakındı . Odanın etrafında ahşap raflar vardı , rafların içinde örümcek ağlarından başka hiçbir şey yoktu . Acker meşaleyi etrafta gezdirirken bir masaya denk geldi , elindeki meşaleyi masaya yaklaştırınca masanın üzerinde duran devasa metal makasın yansıması gözümü aldı . Normal bir makas boyutunda ve şeklinde değildi . İki elle tutulacak kadar büyük ve saplarından geçen uzun bir vida ile üstünde duran tutacağa sabitlenmişti . Acker kel kafasını kaşırken sırıtarak bana baktı ve "Oyuncağımı beğendin mi Kaage ? "dedi . Meşaleyi masanın ucunda duran şamdanının kollarının arasına sıkıştırdı . O sırada kapı açılarak içeriye Addaline geldi bana bakarken ağzı sulanıyordu . Elinde deriden bir çanta vardı , çantayı müdür Ackere uzattı . Sırıtarak "Efendim onunla biraz oynayabilirim değil mi ? " dedi . Acker çantayı kurcalarken " Neden olmasın . Ben burada yokmuşum gibi davran " . Addaline 190 boyuyla bana yaklaşıp yüzümü kavradı "Girmemen gerek yerlere girerek bana büyük bir ödül verdin " diye gülümsedi . İçimden yalvarıyordum "Lütfen birileri bana yardım etsin . Lütfen . Yalnızca ölmek istiyorum . Hepinize lanet olsun . Her şeye lanet olsun . " Ağlamak istesem vücudumda su kalmamıştı .
Buruşmuş , çirkin yüzünü vücuduma yaklaştırarak beni koklamaya hatta yalamaya başlamıştı . İğrenç bir duyguydu . Ağzından yayılan iğrenç koku tüm bedenimi sarmıştı , dilini aşağılara doğru getirirken son bir direnç gösterisi için kalan gücümle yüzüne tekmeyi yapıştırdım . Sendeleyerek yere düşen topal piç gülerek "Ahhh hayatım senin gibi süt tenli güzel bir erkek çocuğu bulmuşum ve seninle biraz oynamak istiyorum . " dedi . Sopasından destek alarak ayağa kalktı . Sopasını iki eliyle de kavrayarak sol bacağıma vurmaya başladı . Her vuruşunda haykırıyordum "Cehennemin dibine git seni bunak orospu !" . Vuruşları giderek sertleşmeye başlamıştı , bacağımı acıdan hissedilemez bir hale gelmişti . Başım dönmeye başladı gözlerim kararıp duruyordu . "ÇATT!!" gelen sesle irkildim . Bunağın sopası kırılmış olmalıydı . Addaline'nin eline baktığımda sopasının sağlam olduğunu ve kanlara bulandığını gördüm . Korku içinde yutkundum ve sol bacağıma baktım . Bacağımdan çıkan kemiği görünce yere kusmaya başladım . Acker çantadakileri masaya dizip bana bir göz attı , ardından birkaç şişe ve beyaz bez aldı . Şişenin içindekileri beze döktü , bana yaklaşıp bezi çıkan kemiğime sardı . Artık bacağımı hissedemiyordum . Acker Addaline'nin kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra odadan çıktı . Addaline sırıtarak yaklaştı "Şimdi seninle eğlenmem gerek şekerim derken üstündeki siyah kıyafeti çıkartmaya başladı . İğrenç sarmış göğüsleri ve bedeniyle karşımda duruyordu . Addaline bir eliyle sarkmış göğüslerini yüzüme sürüp "Mhhh pürüzsüz ten!" deyip zevkten dört köşe olurken diğer eliyle kıçımı avuçluyordu . Artık ölümden başka bir şey istemiyordum , bir an önce ölmek istiyorum bunları unutmak istiyorum . Ruhum bedenim gibi kırılmıştı . Tamamen hissiz bir şekilde Addaline 'nin ellerinde tecavüze uğruyordum .
Addaline sopasını eline alıp bacaklarımın arasına götürürken kapı açıldı , Acker elinde ne olduğunu anlayamadığım bir aletle gelmişti . Acker " Addaline üstünü giy , bu kadar eğlence yeter ." Addaline'nin yüzü düşmüştü "Efendim daha hiçbir şey yapamadım . Lütfen izin verin." Acker elindekini masanın üzerine bırakıp Addaline'nin yüzüne sağlam bir tokat attı "Seni aptal puşt ! Patronun kim olduğunu unutma ! " Addaline başını evet anlamında sallayarak kıyafetlerini giydi . Acker bir eline makası diğer eline daire şeklinde olan her yerinde metal dikenlerle donatılmış tasmavari aleti aldı . Gülümseyerek " Hangisini tercih edersin Kaage ? Boyun işgencesi mi ? Dil koparıcı mı ? " dedi . Hemen ardından " Ahhhh . Tabikide . Burada patron benim . Ben ne istersem o . " Addaline'nin gözü hala bendeydi , bana bakarken ağzı sulanıyordu . Acker bakışlarımı fark edince kahkaha attı "Yoksa Addaline ile geçirdiğin vakitler hoşuna mı gitti ? " Acker suratıma yaklaşıp tam konuşacağı sırada yüzüne tükürerek "Siz~ingibi orospu çocukları cehennemin dibine gitmeli . Lanet ol..." ağzıma gelen yumrukla konuşamaz hale gelmiştim . Acker elindeki makasa benzeyen aleti ağzıma sokarak makasın ağzını dilime yerleştirdi . Çırpınmaya başladım ama makas ağzıma girdiği anda yerleşmişti . Acker makasın arkasındaki mekanizmayı çevirmeye başlamıştı , her çevirdiğinde makasın ağızı açılıyordu . Açıldıkça çenem yerinden çıkıyordu , bir kaç tur daha mekanizmayı çevirdiğinde alt çenemi hissedemiyordum . Çenemin bağları yavaşca yırtılarak aşağı sarkmaya başladı , Acker mekanizmayı tuttuğu yeri bırakınca makasın kolları çok hızlı bir şekilde kapandı . "ŞLANK!" Yerinden çıkmış çenemin içinden süzülerek yere düşen dilime bakarken Acker "Eğer kötü şeyler söylemeseydin dilini kesmezdim . Ahahahah . Eğer yetimhanedeki yemekleri yeseydin yatakta huzurlu bir şekilde ölecektin . Bunları kendine sen yaptın. " diyip makası aldığı yere bıraktı .
Addaline müdürün yanına ellerini birleştirerek usulca süzüldü "Şeyy. Efendim onu ölüme terk etmeden önce izin verin ..." Acker eliyle susmasını işaret ederek arkasını döndü , Addaline dizleri üzerine çözmüş azgınlıktan yerleri renksiz bir sıvıyla kaplamıştı . Acker yüzünü buruşturarak " İşin bitince bu tasmayı onun boynuna kitleyeceksin seni sapık koca karı . Tasmayı taktıktan sonra odayı kitle . Taktığın anda ölmeyecek bu tamamen iradesine kalmış ." Acker odayı tek ettikten hemen sonra Addaline zevkten çıldırmış bir şekilde ayağa kalktı . Üstündeki kıyafetleri çıkartırken göz bebekleri yerinden fırlayacaktı . Orospu çocuğu benden ne istiyorsun diyebilmeyi çok isterdim ama vücudum kadar ruhumda kırılmıştı , hiçbir şey umurumda değildi . Vücudumu kendi bedenine sürtüp bir zevkten dört köşe olmaktaydı . Yerinden çıkan çenemi eliyle yerine tutturup suratımı yalamaya başladı . Kafamda hiçbir bir şey yoktu kalbimde tamamen boştu . Karanlığın içindeydim ne bir his nede bir direniş vardı . Addaline suratımı yalamayı bırakıp aletime doğru indi , erekte olmamış pörsümüş aletimi ağzına almaya almaya başladı . Şeyimi pis ağzıyla emerken kafam siyah bir boşluktaydı . Addaline dakikalarca emdiyi şeyimi ağzından çıkararak erekte olmadığımı görünce bağırmaya başladı " Seni küçük sıçan ! Hangi sıfatla yaptığım onca şeyden sonra erekte olmazsın ! deyip masanın üstündeki makası aldı . Çıldırmış bir yüz ifadesiyle " Madem işime yaramıyor sende durmasına ne gerek var ! " Tek hareketle aletimi kökünden kesti . Hissiz bir şekilde Addalinenin yüzüne bakıyordum . Addaline bana bakarken irkildi ve yüzünü korku aldı . Onun gözünden ellerinden havaya asılmış , bir bacağı kırılmış , aletinden kanlar akan , çenesi yerinden çıkmış sallan ve dili kesilen bir çocuğa göre karşısındakine boş gözlerle bakan bir canav görmüş olmalı . Çok komik halbuki ben ona bakınca bana bunları yaptığı halde benden korkan bir böcek görüyordum . Addaline aceleyle masadaki dikenli tasmayı alıp boynuma geçirdi . Onlarca sivri dikenin boğazımın her yerine girip boğazımı delişini hissettim . Koşarak kapıyı açtı , arkasına bile bakmadan kapıyı kapadı . Kapıyı kitlememişti bile hatta kıyafetlerini bile giymemişti . Koşarak buradan uzaklaştı .
Boğazımdan ve aletimden akan kanlarla daha fazla yaşamama imkan yoktu . Karanlığın içinde ölümü bekledim . Boş gözlerle karanlığa bakıyordum , karanlığın beni içine almasını ve ölmeyi beklerken kapıda bi hareketlenme oldu . Çok az bir aralık açıldı . Duygusuz gözlerle kapıdaki aralığa baktım . Küçük kırmızı çatal bir dil ardından büyük siyah bir yılan bana baktı , kafasını içeri sokup bana yaklaşmaya başladı yılan o kadar uzundu ki bedeni üstünde dikilince benden daha uzundu . Yılan yavaşça vücuduma dolanmaya başladı . Her yerimi kaplayan yılan boynuma dolanıp kulağıma tıslarken çatal bir ses "Sanaaa 2. bir şansss veriyorum . Başşşka bir dünyada sssenin 2 şşansssın . Neee olmak issstersen o olacaksssın ve ne yapmak isstersen onu yapacaksssın " . Hiçbir şey hissetmeden hava süzülüyordum . Elim bağlı değildi ve bedenime dokunabiliyordum . Çenemi ve aletimi kontrol ettim her şey yerli yerindeydi . Önümde aniden siyah bir kapı belirdi ve beni içine çekti .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hakikat
FantasyKimsenin tanımadığı bir anne ve babadan doğma bir çocuk . Savaş'ın ve sefaletin egemen olduğu bir dünya . Sefillik içerisinde ihanetle ve akıl almaz olaylarla biten bir yaşam . Ardından açılan bir kapı .