ARKADAŞLAR HİKAYEYİ BEĞENİYORSANIZ İYİ/KÖTÜ YORUM YAPMAYI SAKIN UNUTMAYIN EMEK HARCIYORUZ DÜŞÜNCELERİNİZ GERÇEKTEN ÖNEMLİ.
Güneş ışığını göstermeye başlamıştı ve ben hala uyuyamamıştım yarın okula gidicek ben miyim diyen seslere kulağınızı kapamak gerçekten zor hemde benim gibi biri için.
En sonunda instagramda fotoğraflarıma bakarken uyuya kalmışım.Elinizde telefonunuzun alarmının çalması hiç de hoş, bir şey değil neden bırakamıyordum ki ben bu telefonu elimden uyurken bile kaymamış yapışık ikizler.
Kendime geldiğimden dolabımın kapağını açtım yine dağınık ama bomboş bu nasıl bir ikilem alışveriş zamanı geldi sanırsam.Neyse ki Paul'un America'dan getirdikleri var giye giye eskidiler zaten.
Bugün nedense süslü giyinesim gelmişti normalde kazak pantalon ikilim vazgeçilmezimdir ama biraz havalı görünmekten zarar çıkmaz.
Üstüme yeni aldığım-2ay önce aldığım ama üstünde taşlar olduğu için etiketini bile çıkarmadığım- bluzümü altımada siyah kot şort giydim,siyah converse ayakkabılarımıda unutmayalım tabiki.Bir anda resmimi çekesim geldi ama acaba ben tikileşiyor muyum diye kendimi sorgularken bu düşüncelerden arındım ve annemin bana daha dün aldığı boynumu saran mavi zinciri ve ucunda uzay deseni olan kolyeyi de taktığıma göre hazırdım.
Genelde arkadaşlarımla buluşup okula giderdim ama bugün tek başıma gitmek istedim. Kulaklığımı takıp Bruno Mars açıp efkarlandım bu adamı seviyorum.
Okulun kapısından girerken Whitney i gördüm "Melissa kıyafetine bayıldım nerden aldın" "Bir mağazadan almıştım. beğendiğine sevindim" derken egom tavan yapmış ve sınıfın kapısından geçmekte zorlanmıştım tamam tamam espri konusunda iyi değilim ama gülmüş gibi yapsanız iyi olur.
"Hey Melissa günaydın" ses uzaktan geliyordu ama Alex olduğuna emindim. Arkamı döndüğümden ağazı kulaklarına varan maymun gülümsemesiyle-maymun gülümsemesi diye bir şey yoktur inanmayın- bana bakıyordu.Bende elime kaldırıp günaydın diyip hemen sınıfa koştum.Her zamanki gibi Coco ve Sahsa tip tip bana bakıyorlardı.Bu kızlara dayanamıcam artık 'Alex'le çıkıyorum tamam mı sevgilim' diyesim geldi ama böyle bir cesaretin onda biri bile bende bulunmaz.
Ders başladığında boğuluyor gibi oldum Paul da bunu anlamış olucak ki ilkokuldaki gibi küçük bir not kağıdı fırlattı masama.Bu tür aksiyonları geçicek kadar büyümedik mi diye düşünürken notta "akşam 8de sizin evin ordaki parka gel" yazıyordu. Mesaj neden atmıyorduki yada konuşmuyordu gerçi Paul gizli işlerden de hoşlanmazdı.
Hem bananeki öyle istemiş ~ay dont ker~ bakışımı atıp boş boş tahtaya bakmaya devam ettim fransızcadan anlayan varsa beni bulsun bu ne saçma bir dildir feminen masculin masanın le mü la mı aldığından banane eyy mösyeler eyy madamlar duyun şu kızın sesini.
Eve döndüğümde saat 7 olmuştu okuldan 5 te çıkmıştım kütüphanede tek başıma kitap okumayı seviyorum yalnız olunca mutlu oluyorum.Geri kalan 2 saatte ise Katy'nin bana seçmeler için verdiği teks'i çalışıyordum haftaya seçmeler var ben ne yapıcağımı bilmiyorum ya fransızca kasıcaktım ya da annem ve babamı ikna edip seçmeler için provaya kalıcaktım bu seçimi yapmak için çok gencim.
Bunları düşünürken en sevdiğim -en rahat- eşofmanımı geçirip parka gittim.Paul beni bekliyordu ve yüzü asıktı neden suratın böyle diye sorduğumda da cevap vermedi ilk defa Paul u böyle görüyordum.
Paul:-Melissa seninle bir şey konuşmak için çağırdım.
Ben:-Onu anlayabiliyorum da bir şey mi oldu? Yine sustu ne söyliyicektiki, bu kadar önemli olan neydi diye düşünürken elimde bir sıcaklık hissettim bu Paul un eliydi elimi sım sıkı tutuyordu hatta o kadar sıktı ki acımaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık sular
Genç KurguMelissa'nın mavi gözlere olan korkusu Alex'le olan ilişkilerini nasıl etkilicek