13. Bölüm

2.7K 134 16
                                    

Nefes'ten

Tahir bana daha da yaklaştı, aramızda bir kaç santım vardı sadece. Konuşsak dudaklarımız değecek o derece.

Tahir gözlerini kapattı ve beni— bu beni öpecek. Hemen onu kendimden itip yüzüne bir tokat attım.

N; sen ne yaptığını sanıyorsun ya??! Sen kendini ne sanıyorsun ya?!

Tahir eliyle tokat attığım yanağını tuttuyordu.

T: ben özür dilerim kapıldım şey
N: bir daha sakın. Sakın bana yaklaşayım deme!
T: özür dilerim Nefes, gerçekten.

Arabanın kapısını açtım ve arabaya bindim.
Hemen emniyet kemerini takip arabayı çalıştırdım. Tahir'e bakmadan bile arabayı ordan sürdüm.
Bu ne cürret? Bu cesaret nerden geliyordu? Beni öpmeye kalkışmak da neyin nesi?!

Hemen çantamdan telefonu çıkarıp kulaklığımı taktım ve Nazlı'yi aradım. Şuan bu hale eve gidemem. Annem anlar bir şeylerin olduğunu.

Telefon bir kaç kez çaldıktan sonra Nazlı telefonu açtı.

Nazlı: Nefes? Sen yemekte değilmısın?
N: şimdi çıktım ordan. Bir yerde buluşup konuşabilir mıyız?
Nazlı: e bana gel istersen, yada ben sana geleyim?
N: yok sana gelmeyim şimdi tanışmayım böyle ailenle ayıp olur. Bana da olmaz annem var.
Nazlı: Nefes sen ne konuşmak istiyorsun ki? Ne oldu, kötü bir şey mı oldu yoksa?
N: yok yok. Kötü bir şey yok. Sadece konuşalım.
Nazlı: peki, ben sana bir adres atarım oraya gel. Güzel bir yer orası.
N: tamam at sen ben arabadayım. Gelirim hemen.
Nazlı: tamam canım, görürşürüz.

Tahir'den

Nefes'i öpmeye çalıştım ve yedim tokatı.
Kendimi kaptırmıştım bir an, öyle.
Her ne olursa olsun çözeceğim ben onu. Öğreneceğim her ne yaşadıysa. Ve o yaralarını saracağım. O ördüğü duvarı da yıkacağım.
Bunu yapıcağım. Çünkü biliyorum, hissediyorum.
Benim kaderim o. Yârim o.

Nefes'ten

Nazlı'nın bana attığı adrese gittim, etrafa bakıyordum. Ay acaba ben yalnış mı geldim diye düşünürken sonra Nazlı'yı gördüm.
Bana el salayıp yanıma geldi.

N: Nazlı, burası neresi ya? Ben yalnış geldiğimi bile düşündüm.

Nazlı bu dediğime gülümsedi.

Nazlı: burası Trabzonun en güzel yeri. En azından benim için. Cıvra.
N: cıvra mı?
Nazlı: evet hadı gel göstereyim sana.

Biraz yürüdükten sonra durduk.

Nazlı: işte bak manzaraya. Çok güzel değil mı sence de?
N: ç çok güzel gerçekten.
Nazlı: otursana, böyle denizin dalgalarını izleyeyelim beraber.
N: olur.

Bir taş üzerinde oturup denizi izlemeye başladık. Nazlı hiç bakışını denizden çevirmeden konuştu.

Nazlı: e anlat bakalım ne diyeceksin bana.
N: bu akşam Tahir'le yemeğe gittim.
Nazlı: orasını biliyorum. Başka ne oldu?
N; beni öpmeye çalıştı.

Nazlı bir an bana döndü ve ağzı açık şekilde bana baktı.

Nazlı: ne dedin sen ne dedin???
N: beni öpmeye çalıştı.
Nazlı: oha kızım. Nasıl oldu o? Hemen her şeyi detayına kadar anlatıyorsun!
N: ya bir dur anlatacağım. Hani kaybettiğim kolye var ya, babamın bana hediye ettiği kolye. O gece orda düşürmüşüm meğer. Onun için de yemeğe gittik zaten.
Nazlı: tamam e sonra ne oldu? Şu öpüşme şeysine nasıl geldiniz onu merak ediyorum.
N: işte böyle yemek yedik filan, bende artık kolyemi ver dedim o da bana başka bir kolye verdi babamın kolyesini değil. Bende sinirlendim tabi, öyle restorandan apar topar çıktım. Tam arabamı getiriyorlardı bekliyordum. Tam kapıyı açıcaktım ki bineyim o kapıyı kapattı bende öyle arada kaldım.
Nazlı: araba ve Tahir arasında kaldın doğru mu anlıyorum ben şuan bunu?
N: evet. Öyle oldu.
Nazlı: oha. E devam et sonra ne oldu?
N: sonra işte ben bırak beni diyordum o da yok bırakmam gibi şeyler saçmalamaya başladı filan. Yok neymiş ben yaralıymışım o sarmak istiyormuş işte öyle bir anda yaklaştı bana bende öyle kalmıştım sonra tam öpecekti kendime geldim onu itim ve tokat attım. İşte bu kadar.

Senden Sonra Ben Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin