13. BÖLÜM

116 5 0
                                    

Hava kararmaya devam ederken pencerenin önünden çekilip kendimi yatağa attım. Bir türlü uyuyamıyordum. Uyku tutmuyordu.

Mutfağa gidip ilaçların olduğu dolabı açtım ve bir uyku hapı aldım. Tekrar odama gittim ve uyumak için kendimi zorladım.

Evden çıkmadan önce son kez çantamı kontrol ettim ve telefonuma baktım. Babamdan cevapsız çağrılar ve birkaç da mesaj vardı. Babamı aradım "Beni aramışsın?" dedim. "Evet seni aradım. Geçen gün telefonunu Tolga açtı. " dedi. "Evet farkındayım" dedim. "Telefonun onda ne geziyor?" dedi."Annemin arkadaşı o gün açmış işte ben meşguldüm."dedim. "Annenin arkadaşı mı?" dedi şaşkın olduğunu sandığım bir sesle. "Evet eğer şimdi izin verirsen okula gideceğim." dedim. Telefonun ucundan bir iç çekme sesi geldi ve "Pekala başarılar kızım" dedi.

Asansörün kapısını açıp bindim. Aynaya dönüp kendimi incelerken asansörün kapısı açıldı ve Batuhan bindi. Arkamı döndüm ve ona bir selam dahi vermedim. Ama o bir anda "Günaydın" dedi. afalladım."G-günaydın" dedim. Kapı açıldı ve dışarı çıktık. Yürümeye başlayınca biraz yaklaştı ve "Böyle olması gerekmiyordu, biliyorsun. " dedi. "Gerekiyor. Suçlu değilim ben" dedim."Suçlamadı kimse seni" dedi. İç çektim ve "Ceren suçluyor. Sen de öyle. Zorla özür dilettirecektin hatırlasana." dedim. Bir şey söylemedi. Uzun süre bir sessizlikten sonra "Sen benim.. en yakın arkadaşımdın. Öyle kalmasını dilerdim." dedi. "Ama öyle olmadı" dedim. Önden yürümeye başladım. Batuhan kadar dengesiz bir insan daha olamazdı sanırım. Bir gün düşmanca hareketler sergilerken bir gün arkadaşlığımızı özlediğini söylüyordu. Aramızdaki şey arkadaşlık mıydı pek emin de olamıyordum.

Artık okul benim için çekilmez hale dönüşmüştü. Eskiden Ceren vardı en azından zaman geçiyordu ama o lanet olasıca bulduğu ilk fırsatta benden kurtulmuştu. Oysa ben zaten sayılı olan arkadaşlarımı asla satmazdım. Ceren benden kurtulmuştu resmen. Batuhan'ı bulunca beni unutmuştu. Ama artık bu önemli değildi. Ceren'in de sahte olduğunu anlamış olmuştum.

Okulun son günleri olduğu için derslerin birkaçı boştu. Benim devamsızlık problemim vardı ve okula gitmek zorundaydım. Öğleye doğru Mert yanıma gelip oturdu."Selam nasılsın" dedi. "iyi bir şey mi oldu?"diye sordum. "Hayır yalnız olduğunu görüp geldim. Sorun olursa gideyim" dedi. Cevap vermedim."Cerenle konuşmuyorsun" dedi. "Evet farkındayım" dedim. "Anlaşıldı konuşmak istemiyorsun" dedi ve gülümsedi. Bende ona gülümsedim."Vay canına cidden gülebiliyormuşsun" dedi. "Genelde insanlar bunu yapar" dediğimde yüzüne bir gülümseme yayıldı. "Normalde kimseyle göz teması bile kurmadığını varsayarsak bu iyi bir başlangıç olsa gerek." dedi. "Başlangıç olduğundan şüpheliyim." dedim. "Kötü bir insan değilim, Burcu. Sadece insanlarla uğraşmak hoşuma gidiyordu fakat bunun aslında ne kadar saçma ve üzücü bir şey olduğunu anlamama yardım ettiler. Sen iyi birisine benziyorsun ve sözlerimi telafi etmek için arkadaşlığını kazanacağım." dedi" Kabul ediyorum buna verebilecek bir tepkim yoktu. Ters bir şey söylemek istemedim. Zaten insanlarla aramı düzeltmeye çalıştığım bir dönemde hiç işime gelmeyecek bir davranış olurdu bu. Ben tepki vermeyince "Ders başlayacak sınıfa gidelim istersen" dedi Mert. Ayağa kalkıp sınıfa gittik. Derslerde yanımda oturup oturamayacağını sordu ve bende oturabileceğini söyledim. Çünkü gerçekten yalnızlık bir yere kadar.

Tüm dersler bittiğinde çantamı alıp sınıftan çıktım. Merdivenlerin altında Batuhan'ı duvara yaslanmış beklerken gördüm. Sigara içiyordu. Ve kalbim sanki hız treninden aşağı düşermiş gibi hızla çarptı. Ondan yana bakmamaya dikkat ederek aşağı indim. Batuhanın yanındaki boşluğu Ceren doldururken okul kapısından dışarı çıktım. Bu sefer başımı yere eğmeden, yüzüme bir gülümseme takınarak yürümeye devam ettim.


KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEYİN YOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin