8.BÖLÜM

310 10 0
                                    

Eve adım attığım sıradan itibaren bir lavanta kokusu burnumu doldurmuştu. Çekinerek içeri girdim. Yıllarca beraber yaşadığım insanla birer yabancı olmuş gibiydik. Odama çantamı koyunca benim için dekorunu yenilediği odaya göz attım. Mavi duvarları olan küçük bir odaydı. Duvarda birkaç poster vardı ve bir de dolapla yatak vardı.

"Burası odan, bir şeye ihtiyacın olursa aşağı kattayım" dedi . kafamı ağır ağır salladıktan sonra odamdan çıktı. Pencereye doğru ilerledim ve pencerenin önünde duran çekmeceli dolabı kenara ittirdim. Böylece pencereye daha rahat ulaşıyordum. Telefonumu çıkarıp bakınca annemden bir mesaj dışında bir şey olmadığını gördüm. hayalkırıklığıyla telefonu masaya bıraktım. Müzik açıp dinlerken bir yandan da ders çalıştım. Çünkü bu lanet olasıca evde yapacak başka bir şey yoktu.Bilgisayarımı da getirmemiştim üstelik.

Akşam yemeği için bana seslendiğinde gözlerimi ağır ağır açtım ve kendime gelmeyi bekledim. Aşağı inerken merdivenlerin gıcırtısı eşliğinde basamakları ikişer ikişer indim.Hâlâ ona ne demem gerektiğimi bilmiyordum. o benim babamdı öyle değil mi?

"Buralarda bilgisayar var mı?" diye sordum. "Sadece haftasonları buradasın " dedi. Harika şimdiden baba kurallarını uyguluyordu. "Yapacak bir şey yok burada" dedim sesimi sert çıkararak. ve işe yaramış olacak ki "Benim çalışma odamdaki laptopu alabilirsin lazım olursa" dedi. "iyi" dedim ve yemeğimi aceleyle bitirdim. Canım sıkılıyordu ve gidip bilgisayarı almaya karar vermiştim. Odama geçtiğimde e-maillerimi kontrol ettim. Hiçbir hareketlilik göremeyince son çare Ceren'i aradım.

Uzun bir çalıştan sonra telefonu açtı. "Efendim?" dedi. "Napıyosun" diye sordum. "Ah.. şey oturuyoruz arkadaşlarla" dedi. Mükemmel. "tamam" dedim. "Bir şey mi oldu?" dedi. "Hayır merak ettim. neyse sonra konuşuruz" dedim ve telefonu kapattım. Pencereye tekrar yaklaştım ve dışarıya baktım. Tam karşımda kocaman bir park vardı. Parkları severdim. Üzerime ince beyaz bir ceket alıp basamakları hızla indim. Kimseye haber verme zahmetine girmeden kapıdan çıktım ve parkın yerini hatırlamaya çalıştım. işte burası benim penceremdi ve evet ileri kısımda park olmalıydı. Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Adamın teki bana ağız dolu suyla bakarken orta parmağımı havaya kaldırdım. Pis pis sırıtmasını umursamadan köprüden geçtim. Sonunda boş bir bank bulduğum zaman adımlarımı sıklaştırıp oraya oturdum.

Ve aynı anda benim oturmamla çöken bankın diğer ucuna baktım. O da bana baktı. Yüzünde bir sırıtış belirdi ve "Senin burada ne işin var " dedi. "Nereye gideceğimi sana soracak halim yok" dedim. Mustafa gözlerini ayırmadan "Tabi yok.  ama burada olman şaşırtıcı" dedi. "Şaşırtıcı olan bir kısım olduğunu sanmıyorum Babamda kalmaya geldim" dedim. "Baban burada mı oturuyor? " diye şaşkınlıkla sordu. Bir de bu aptala anlatacak halim yoktu olanları. O yüzden kafamı çevirip etrafa bakmaya başladım.

"Ben de buralarda oturuyorum" dedi. Aman ne güzel. "Burada mı oturacaksın?" dedim öfkeyle. Ve gerçekten sinirleniyordum. Kafamı dağıtmak için geldiğim yerde yaşadıklarıma bak. "Sadece konuşmak istiyorum" dedi. Kafamı sallayarak önüme döndüm ve oturduğum banktan kalkıp arka tarafa doğru yürüdüm. Oturacak bir yer aramayıp yerlere oturduğum zaman Mustafa da benimle birlikte yere oturdu. Bu çocuğa gelmesini söylemedim ki.

"Benden ne istiyorsun sen" dedim. "Konuşmak yok ştt" dedi. Bu yaptığı gülme isteğimi arttırmıştı. Dudaklarımı birbirine bastırıp diğer yöne döndüm. Yarım saat oturduktan sonra telefonum titremeye başladı.

Telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Burcu? Tanrıya şükür. Nerdesin sen" dedi babam. " Dışardayım" dedim. "Haber vermeden bu evden bir kere daha çıkamazsın" dedi. "Gerçekten sırası mı şimdi?" dedim. "Yemek yiyeceğiz hemen gel." dedi. Telefonu kapattım. Kaşlarım çatılmaya alışık bir şekilde yukarı kalktı. "Nereye" dedi. İçimden her ne kadar cehenneme! diye bağırmak geçsede "Eve" dedim. "Seni bırakıyım" dedi. "Ah merak etme evin yolunu biliyorum! " dedim. Hiçbir şey söylemeden yanımdan geçti ve "hadi acele etsene" dedi. Ona şaşkın şaşkın bakarken gelip beni çekti ve birlikte yürümeye başladık.

Bu bölüm kısa oldu ama şehir dışındayım ve sırf daha fazla gecikmesin diye yazdım. Umarım beğenirsiniz vote vermeyi unutmayın :)


KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEYİN YOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin