18.BÖLÜM

107 6 1
                                    

Eve adımımı atar atmaz buz gibi rüzgar yüzüme çarptı. Bütün pencereler açıktı ve her yerde rüzgar esiyordu. Salona doğru ilerleyip büyük, gösterişli pencereyi kapattım. Daha sonra yukarı kata yöneldim.

Babama dair hiçbir belirti bulamayınca odama geçtim. Pek uzun olmayan bir duş alıp kendimi yatağa bıraktım.

Bugün olanları düşününce ürperdim. Gözlerimin önünde Batuhan Ceren'i öpmüştü. Bu düşünce boğazıma bir şeylerin sarılmasına sebep oldu. Nefesim durur gibi oldu. Aklıma ard arda binlerce soru yağarken onları tek elimle savuşturdum. Bu gece de beynimi rahat bırakmaya söz vererek bana kollarını açan uykuya kendimi teslim ettim.

Sabah kahvaltı masasında sessizlik içinde kahvaltımızı ettik. Sonunda sessizliği bozan babam oldu. "Dün nasıl geçti?" diye sordu. Yüzüme sıcak bir hava vurdu. "İyiydi" dedim. Tekrar sessizlik içerisinde oturmaya devam ettik.

Kahvaltı masasını toparladım ve son kez kontrol ettim. "Eşyaların hazır mı?" dedi babam. "Hazır sayılır" dedim. Kafasını salladı ve "Yarım saate çıkarız, hazırlan" dedi buz gibi sesiyle. Bana emir vermesinden nefret etsem de bir şey demeden odaya gittim.

İşim bittiğinde salona geçip babamı beklemeye başladım. Yaklaşık 4 dakika sonra telefonla konuşarak merdivenlerden indi ve mutfağa ilerledi. "Belli olmaz belki de hiç gelmem" dedi. Sesi kısık kısık gelse de birkaç kelime duymuştum. Tatil, şirket ve Kıbrıs kelimelerini zorlukla seçmiştim. Babam yanıma geldiğinde valizi aldı ve dışarı çıktı. Sonra da beni anneme getirdi. Bana uzun gelen bir süreden sonra burada olmak iyi ve huzur verici hissettirdi.

"Getirdiğin için sağol. " dedim. "Önemli değil. Hadi bakalım görüşürüz" dedi. Başımı sallayıp eve girdim. Asansörü 7. kattan çağırdım ve beklemeye başladım. Asansörün kapısı açıldı ve içinden Batuhanla birlikte bir arkadaşı çıktı. Onu görmemiş gibi yaparak valizi elime aldım ve içeri geçtim. O da aynısını yaparak yanımdan geçti.

Eve girdiğimde valizi bir kenara attım ve annemin yanına gittim. "Burcu! Kızım hoşgeldin" dedi ve beni kendine çekerek sarıldı. Bende ona karşılık verdim. Ardından yüzlerce soru sormaya başladı ve ben onu geçiştirerek yanından ayrıldım

Odama gidip telefonu elime aldım. Ezbere bildiğim numarayı girdim. Uzun bir çalıştan sonra açtı. "Burcu?" dedi uykulu bir ses. "Uyuyor muydun Mustafa?" diye sordum. "Hayır yeni uyandım. Eve vardın mı?" diye sordu. "Evet. Benim canım çok sıkıldı da dışarı çıksak olur mu?" diye sordum. "Olur" dedi ve beni alacağını söyleyip telefonu kapattı.

Üzerime koyu yeşil askılı bir tişört ve üzerime yapışan kot pantolonu geçirip saçlarımı bağladım. Mustafa geldiğinde hazırdım. Anneme haber verip evden çıktım. Araba yolculuğunda pek konuşmadı. Daha sonra bir kafeye geldiğimizde durdu ve indik. "Burası da neresi?" diye sordum. "Burası Senfoni kafe. Ara sıra gelirim, hoş yerdir. Bir arkadaşıma ait sayılır" dedi. İçeri girdik.

Köşede boş bir masaya geçtik. Yeşil duvarları ve beyaz cam masaları olan bir kafeydi. Mustafa bize birer kahve söyledi. "Beğendin mi?" diye sordu. "Evet güzel" dedim. Sırıttı. "Tabi güzel kızım" dedi. Gülümsedim. Bir süre oturduk. Ardından kapı açıldı ve kızlı erkekli bir grup geldi. Mustafa'ya selam verip yanımıza geldiler. "Naber" diye sordu bir kız. "İyidir. Burcuyla oturuyoruz." dedi. Kız başıyla selam verdi ve sıcak bir şekilde gülümsedi. Bende onu taklit ettim. Elini uzattı. "Selam Burcu. Ben Almira. Mustafa'nın okuldan arkadaşıyım. " dedi. "Memnun oldum. Bende Mustafa'nın arkadaşıyım" dedim. "Otursana" dedi Mustafa. Almira arkadaşlarına buraya oturacağını söyleyip veda etti. "Hangi okuldasın?" diye sordu. "Sağkaya lisesindeyim. Son sınıfım" dedim. "Ah. Ben daha büyük sanmıştım. " dedi Gülümsedim. Açıklama yapmak istemiyordum. "Burası sıkıcı olmaya başlamadı mı ya? Hadi kalkın gidelim bir yerlere" dedi hemen. Çok şen şakrak bir kızdı ve sıcak kanlıydı. Ayağa kalktık ve onu takip ettik. Mustafa hesabı ödeyip geldi.

"Deniz kenarındaki sahile gidelim " dedi Almira. Mustafa kafasını salladı. "Nerede oturuyorsun?" diye sordum. "Şehir merkezine yakın. Yeni sitelerdeyim." dedi. "Seni daha önce nasıl görmedim ki" diye sordum. Çünkü bende oradaydım. Kafasını salladı. "Bilmiyorum farketmemişizdir belkide" dedi gülerek.

Sahile geldiğimizde arabadan inip yürümeye başladık. Oturacak bir yer bulduk. Mustafa elinde balonlarla geldi. Onu görünce kahkaha atmaya başladım. "Al birini, bir dilek dile ve yukarı gönder" dedi gülerek. "Bu saçmalık!" diye söylendim gülerek. "Konuşma da al şunu" dedi. İçlerinden en büyük ve sarı olanı aldım. Mutluluk. Mutluluk diliyorum. dedim ve balonu havaya bıraktım. Ardından Mustafa ve Almira da balonları gönderdi. Kahkahalarla gülüyorduk ve kendimizi yere, çimenlere attık. "Hadi fal baktıralım" dedi Almira. Bu kızın enerjisi tükenmek ne demek bilmez miydi? Bizi çekiştirerek bir kadının yanına sürükledi.

Bir şeyler konuştular ve yaşlı kadın bana baktı. "Buraya gel kızım" dedi. Yaratmaya çalıştığı ortama bakarak gülmemek için zor tuttum kendimi.Elimi çekti ve incelemeye başladı. "Yeni bir haber var. Yolun uzun. Acı var. Fakat sonuna da mutluluk diyemem" dedi. Elimi bir anda geri çektim. Ne kadar inanmasam da ürpermiştim.  Almira uzattı ve kadın bir şeyler söylemeye devam etti. "Saçmalık" diye fısıldadım Mustafa'ya. Başıyla onayladı. "Kesinlikle saçmalık." dedi.

Eve girdiğimde akşam saatleriydi. Mustafa ve Almirayla çok eğlenmiştik. En eğlenceli günlerimdendi. "Burcu! Gel de bir şeyler ye" dedi Mutfağa geçtim ve annemi orada buldum. Önüme tavuklu bezelyeyi koydu. "Nasıldı günün?" diye sordu. "İyiydi." dedim. "Almira adında biriyle tanıştım." dedim. "Yaa bu çok güzelmiş canım" dedi. Canım?

"Akşam Tolga gelecekti. Hatta birazdan gelir" dedi. Önümdeki tabaktan tavuğu aldım ve ona ters bir bakış attım. "Bir şey oldu. " dedim. "Ne olabilir ki?" dedi. Omuz silktim ve masadan kalktım. "Ben odamdayım. " dedim. Odaya gidip uyumaya hazırlandım ve uykunun beni ele geçirmesine izin verdim. 

Biraz sonra biri beni dürtükledi. "Burcu uyan kızım. Tolga geldi" dedi annem. Zorla kendimi uyandırdım. İçeri geçtim.

Yarım saat ya da bir saat boş boş oturduk.  Ardından annem kıpırdandı ve "Burcu. Seninle bir şey konuşmalıyız" dedi Al işte.Kafamı salladım. "Tolga ve ben.. biliyorsun bir süredir birlikteyiz ve bunu farklı bir boyuta taşımak istedik." dedi. "Dur. Söyleme." dedim fısıldayarak. Annem umursamadı. "Biz evlenmeyi düşünüyoruz,Burcu." dedi.

Annemin aniden kurduğu bu cümle beynimde bir sarsıntıya neden oldu. Fakat ağzımı açıp tek kelime edemedim. Dudaklarım mühürlenmişti adeta. Gözlerim yanmaya başladı ve kendimi banyoya attım. Acının geçmesini diledim.

Bu bölüm kuzenim Ç.E için. Vote ve yorumlar için teşekkürler. Bu bölüm içime sinmedi ve daha fazla bekletmemek için yazdım. Umarım beğenirsiniz.


KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEYİN YOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin