10. BÖLÜM

282 11 2
                                    

Artık bir pencerem yok. Evet artık yok. Tek bir dostum yok. Artık tamamen "ben"im.

En çok canımı acıtan-evet canım yanıyor- şey Ceren'in söylediklerinin doğru olması. O olmasa bu okulda bir hiçtim. Çoğu insanın dışladığı tuhaf kızdım. Şimdi öyle değilim. İnsanlar bana ürkütücü gelmiyor aksine onlarla yakınlaşmak istiyorum ama yapamıyorum.

Artık korkmuyorum. Yine de bazen tenimin altında eski korkularım geziniyor ve boğazıma sarılan mizantroptan kaçamıyorum. Bu noktaya geldiğimde söz vermiştim.

Artık emin değilim.  içim endişeyle dolu. Artık zihnim bir hain çünkü düşüncelerim her sabah göğsüme oturan, göğsümde büyüyen ve göğsümü parçalayıp çıkacak gibi. Tedirgin gözlerle yataktan çıkarken basınç göğsümü giderek sıkıştırıyor.

Tam tamına 42 dakika 17 saniyedir bekliyorum. Neyi beklediğimi bilmiyorum ama kendime gelmek istiyorum.

Kendime geldiğimi hissettiğimde son kez yüzümü yıkayıp okulun eski deposundan çıkmaya hazırlandım. 2 dakika sonra zil çalacaktı ve gidecektim. Henüz 1 ders geçmişti ama gitmeliydim. Zil çaldıktan sonra çantamı almak için sınıfa girdim. Coğrafya hocası bana ters bir bakış attı.  Fakat bunu umursamadan çantamı alıp çıktım. İleride duran kalabalıktan birkaç çift göz bana çevrildi. Hemen ardından Batuhanla göz göze geldik.

Okuldan sonunda çıktığımda nereye gideceğimi bilemeden önüme gelen ilk sokağa girdim. Annem işteydi ve evede gitmek istemiyordum zaten. Girdiğim sokaktaki yoğun sigara kokusu beni etkilemedi. Renkli ışıklandırmaların olduğu bir yerin önünden geçerken buranın tanıdık olduğunun farkına vardım. Daha önce Batuhan ve Cerenle geldiğimiz yerdi. Düşünmeden içeri attım kendimi. Önüme çıkan iri yarı bir adam "Kapalıyız küçük hanım" dedi. Adama ters bir bakış atıp yürümeye devam ettim. "Sana diyorum. Giremezsin" dedikten sonra arkamı döndüm ve "Ah öyle mi? ben farkedememiştim" dedim ve alayla güldüm. "Laftan anlamıyorsun" dedikten sonra üzerime yürümeye başladı. Alayla dil çıkarıp "gel de yakala" dedim ve hızlı hızlı içeri yürümeye başladım. Bana yaklaştıkça adımlarımı sıklaştırdım ve koşmaya başladım.

Bunu yapıyordum çünkü sadece canım istiyordu. Çünkü sadece ihtiyacım vardı. Az sonra iri yarı adam belimden çekti ve az sonra omuzlarının üzerindeydim. Ben çırpınırken adam beni dışarı doğru sürükledi. "Neler oluyor burda?!" sesin geldiği yöne doğru döndüm. Bu adam.. Bu adam geçen gece burda gördüğüm ve yumruk attığım adamdı. Bir kahkaha attı "Bırakın kızı" dedi. Evet şimdi boka bastım.

Adam beni bırakınca "Çık dışarı" dedi. Yanıma yaklaştı ve "Oturmaz mısın.. ismin neydi?" dedi. Cevap vermeden gösterdiği yere oturdum. "Tolga ben. yeniden karşılaşacağımızı dişünmemiştim " dedi . Lanet olası bir daha karşılaşmayacağız.

Telefonum cebimde titremeye başlayınca isme bakmadan açtım. "Burcu?" dedi babam. Cevap vermeme kalmadan telefon elimden kaydı ve Tolga denen adam telefonumu kulağına götürdü. "Buyrun" dedi. "O telefonu hemen ver seni gerizekalı" diye bağırdım. Ama telefonu vermeden konuşmaya devam etti. Bir şeyler söyledikten sonra telefonu kapattı. Telefonumu tekrar aldıktan sonra sadece yumruklarımı sıktım ve sabırla bekledim. Hiçbir şey demeden bakıyordu. "Ne istiyorsun konuş artık! " diye bağırdım. "Demek ki Emir Bozdağ'ın kızısın" dedi ve gülmeye başladı. Artık fazla oluyordu bu adam. "Aklından zorun mu var? Aptal mısın? Ne istiyorsunuz benden" dedim ayağımı yere vurarak. Söylediğim hiçbir şeyi umursamadan "Şimdilik gidebilirsin Burcu. Baban merak ediyordur." dedi ve tekrar gülmeye başladı. Telefonumu cebime tıkıştırıp önümdeki masadan elime gelen ilk şeyi -Zımbayı- Tolganın kafasına fırlattım ve tek parmağımla hareket çektim. Sonra odadan çıktım.

Neler olduğunu anlamamıştım ama bu adamın deli olduğu çok netti. Telefonuma tekrar bakınca Tolganın telefonumu kapattığını anladım. Telefonu açıp babama bir sorun olmadığına dair mesaj atarak tekrar cebime koydum.

Eve geldiğimde kendimi yatağa attım. Lanet olasıca bir günün ardından yine yatağımdaydım.

Ve Batu..

Şimdi Cerenle.

Artık beni sevmiyor.

Hiç sevmemişti.

Ağlamaya o kadar yakınım ki kendimi tutamayıp haykırmaktan korkuyorum. Artık Batuhan da sırtını çevirdi bana. Batuhan'ı da kaybettim. Bu düşünceyle mideme önce 1 sonra 2 ve sonunda 15 taş oturdu. Taşlar sanki nefes borumu tıkıyordu. Nefesimi neden tuttuğumu ya da neden bu kadar güçsüz hissettiğimi bilmiyorum. Tek bildiğim şey Batuhan'ı kaybettiğim. Bu düşünce içimi sızlatıyor. Hep beni koruyup kollayan ve beni unutamayan Batuhan'a şimdi ne olmuştu? Ceren onu değiştirdi. Ceren..

Lanet olasıca kız. Tüm hayallerimi alt üst etti. Onun yüzünden. Eskiden olsa susardı. Biz kavga ederken sanki ağzı ondan bağımsız hareket ediyormuş gibi konuşuyordu. Sonucun böyle olacağını bilmesine rağmen devam etti.  Bitirdi. Batuhan ise sevgilisi benimle kavgalıyken yüzüme bile bakmaz artık. Hem belki de sandığımın aksine hiç umursamamıştır beni. Belki de Ceren'e ulaşmak için bir araç olarak kullandı beni.

Ama yine de ne olursa olsun Batuhan farklıydı. Bir zamanlar bana değer verdiğini ya da beni sevdiğini hissettiğim tek insandı. Beni içimde bulunduğum karanlıktan çekip çıkarmaya çalışan tek insan. Bana destek olan tek insan. Buna rağmen şimdi Cereni seviyor. Bu lanet olasıca düşünce bile kanımın akışını hızlandırıyordu. İhtiyacım olan şey zaman.. zaman sonsuz, bizden bağımsız. Ne zamanın dışına çıkabiliriz ne de izini kaybedebilir ya da ona tutunabiliriz.

Bitmiş gibi hissediyorum. Bu ben değilim. Ben güçlüyüm. Ben Burcu Bozdağ'ım. O yüzden yenilmeyeceğim. Benim olanı bırakmayacağım. Düşüncelerim beynimin içinde zıtlaşıyor. şimdi bunu hissediyorum.

BU BÖLÜM AYBALA İÇİN. VE YAZMAMA DEVAM ETMEMİ SAĞLAYAN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM. BUNDAN SONRA BÖLÜMLER DAHA DÜZENLİ GELECEK. GECİKMELER IÇİN ÜZGÜNÜM.


KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEYİN YOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin