Albaya görevle ilgili rapor verdikten sonra odamda üstümü değiştirip bahçeye çıktım. Görevden döneli 45 dakika olmuştu ve geldiğimiz gibi hakimi teslime ettikten sonra teröristi sorgu odasına almıştık. Ondan alınacak bilgilerle, doğrulandıktan bir göreve daha çıkacaktık. Bu görev diğerlerinden daha kapsamlı olduğu için devlet 5 kişilik daha bordo timi ayarlayacaktı ve resmî olarak göreve gidilmemiş gösterilecekti.Karanlık tarafa geçip ağaçlardan birinin dibine oturup, kafamı gövdesine yasladım. Bu askeriye de ki güven veren duyguyu özlemiştim. Ne evimde, ne dışarıda nede ailemin yanında bu hissi asla tatmamıştım. Ve hiçbir şeyede değişmezdim. Askerlik demek aile demek ti. Askerlik demek vatan demekti ve ben vatanına sevdalı biriydim.
"Gelebilir miyim.?"
Bordo bereli olduğu gelmesinde ki sessizlikten bile belli olan biri daha. Ali Gurur Şahsuvar. Kısa bir zaman bile bir arada olsak asla kimliğini belli etmeyen, vatanına sevdalı bir diğer isim.
"Gelmişsin zaten."
Birşey demeden yanıma yerleşip bağdaş kurdu. Üzerinde siyah eşofman takımı, elinde sigarası, yüzünde dertli bir ifade vardı.
"Neyiniz var Komutanım. Üzgün gibisiniz."
"Üzgün demeyelim biz ona. Bazı şeyleri çok düşünüyorum sadece."
"Anladım."
"Ne diye sormayacak mısın.?"
"Beni ilgilendirmeyen şeylere burnumu sokmam Komutanım. "
Birşey demeden kalkıp gitmişti oda. Bu adamı da gerçekten anlamıyordum. Neydi bu hallerinin sebebi.? Ne yapmaya çalışıyordu hiç bir fikrim yoktu. Kendisi bilirdi.
*
Günler aynı seyrinde ilerlemiş ve o büyük görev günü gelip çatmıştı bile.
11 bordo bereli görev yapılacak dağa doğru yola çıkmıştı.
11 Gözü kara asker.
11 Kahraman.
Dağa geldiklerinde teker teker inip ilerlemeye başladılar. Hepsi plana göre ilerliyordu.
İzmir öncü ekipte olduğu için yanında Görkem ve yeni gelen timden Asaf'la beraberdi. Üçü de dikkatlice ilerliyor inlerine saklanmış teröristler var mı diye bakıyorlardı. Şimdilik bir sorun yok gibi görünüyordu. Ama sadece şimdilik. Onları neler bekliyor kimsenin daha haberi yoktu.
"Hayalet 1 burası hayalet 2 neler görüyorsunuz.?"
"Hayalet 2. Şuan görüşümüz temiz. Ortalıkta kimseye yok gibi duruyor."
Diğer Tim de gelen onayla beraber öncüyü takip etmeye başladı. Her tim diğerine birşey olur diye grup grup ilerliyordu. Burada ki her asker değerliydi fakat görev herşeyden önce geliyordu. Ne olursa olsun bu görev bitmesi gerekirdi.
İzmir boynunda ki künyesini üç kez öptükten sonra tekrar üniformasının içine koyup yürümeye devam etti. Bu künyesi ona her zaman huzur ve güven veriyordu. Genelde aklına geldikçe bunu yapardı.
*
İzmir kulağının dibinden geçen kurşunla yere çömelip bağırdı.
"Nişancı var.!!!"
Bağırmasıyla hepsi kayalıkların arkasına geçmiş ve siper almışlardı. Gece görüşü yanlarındaydı fakat takan kişi en arka timdeydi. Hava fazla karanlık olmamasına rağmen yinede görememişlerdi ve İzmir bu yüzden kendisini suçluyordu.
"Siper alın asker. Savaş şimdi başlıyor."
Telsizi çıkarıp psikopatça fısıldadı. Dediği gibi;
Savaş şimdi başlıyordu.
Bu savaş olamayacak bir şeydi. Burada tek taraflı birşey vardı. Bordo Bereliler. Onların olduğu yerde savaş olmazdı. Kazananı belli olan bir şey savaş olamazdı çünkü.
İzmir sipere yatıp kurşunun geldiği yöne ayarladı tüfeğini. Gözünü dürbüne yerleştirip teröristin dürbününden yansıyan, yansımaya tek el ateş etti.
Ve bingo.
Eşek cennetine bir eşek daha uğurlanmıştı.
Hoş eşek demek, eşeğe hakaret olurdu ya neyse.
Etrafı bir kaç kez daha tarayıp telsizden gece görüşüyle de taramasını istedi. Temiz gözüküyordu fakat hayır değildi. İzmir iyi gizlenmiş 13 kişi saymıştı. Hepsi askerlere özgü gizlenme tekniği ile çalıların içine girmişlerdi. Elinde ki tüfeklere kadar gizlilerdi fakat aslında değillerdi. Onlar bordo bereliydi. Onlar için gizlilik, tamamen hayalet olmaktan geçiyordu ve bunu sadece onlar başarıyordu. Türk askeri böyle bir şeydi. Onlar inanılmaz bir şeydi.
El işaretiyle diğer askerlere kişi sayısını ve nerede olduklarını anlattıktan sonra siper alıp gördüğü yere ateş etmeye başladı. Attığını vuruyor ve asla kaçırmıyordu. Silahlarla iyi anlaşmak her zaman işe yarardı. Şimdi olduğu gibi.
"Hayalet 2, kaç kişi kaldı."
"5 kişi. Daha devamı olduğuna eminim. Dikkatli olun."
Karşı taraftan onaylayan bir kaç mırıltıdan sonra herkes gördüğünü hedef almaya başlamıştı ama hayır işler yolunda gitmiyordu.
Karşı taraf 8 tane çocuk rehine çıkarmıştı. Günahsız 8 evlat. Masum 8 yürek. Anne kuzusu 8 melek.
Hepsi şuanda doğu tarafından üstlerinde bombalarla İzmirlere doğru yürüyorlardı.
Bir kaç yüz metre kala hepsi aynı anda durup üstlerinde ki bağlı yeleklerin düğmelerine bastılar. Hepsinin yüzünde bariz olan tek şey korkuydu. Bu küçücük yavrulara bile bunu yaptıran bilmem nenin çocukları birde gelmiş bu yüreksizlikle Türkiye'yi almaya çalışıyorlardı.
Daha çok çalışırlardı. Bu ülke bu ciğeri beş para etmez insanlara karşı düşmeyecekti. Bu ülke bunlara karşı yenilmeyecekti.
Bomba patlamış ve o 8 yürek gerçekten melek olmuştu.
İzmir yerinden kalkıp elinde ki tüfeğiyle üstlerine doğru koşmaya başladı.
"BİR ÖLÜR, BİN Diriliriz!"
Bir yandan fısıltı halinde sinirle konuşuyor diğer yandan gördüğü her hedefi tam noktasından vuruyordu. Hareket halinde bile olsa attığını vuruyor ve hepsini teker teker cehenneme uğurluyordu.
Arkasında onu takip eden diğer timde en az onun kadar üzgün ve sinirliydi. Kimse o çocukları kurtaramamıştı ve bu hepsinin yüreğini dağlıyordu.
"Ali vuruldu.!!!"
İzmir duyduğu şeyle bir an duraksasa bile ateş etmeye aynı şekilde devam ediyordu.
Hiç bir acı onu durduramazdı. Ne sevdikleri nede başka biri.
O şerefsizleri öldürmeden asla rahat edemezdi. Ne kadar kayıp verecekse versin öldürmeye devam edecekti.
Çünkü;
KAHRAMANLAR CAN VERİRDİ
YURDU YAŞATMAK İÇİN.***
*
Hellöööööö
Vallahi içime acayip sinen bir bölüm oldu umarım sizlerde çok beğenerek okursunuz. Birde vote anddd yorumcuklarını eksik etmezsiniz. Sizleri seviyorum.💕💕💕💕