17.BÖLÜM

16.3K 821 39
                                    



"Efendim Ali.?"

Telefon kulağımda kendime kahvaltı hazırlamaya çalışıyordum. Biraz zor olsada başarıyordum.

"Napıyorsun.?"

"Kahvaltı hazırlıyordum kendime, sen ne yapıyorsun."

"Bende kahvaltıya gideriz diye düşünmüştüm."

Sesinde ki üzüntüye telefonun ucundan bile hissediyordum. Ve sevdiğim insanın bu halde olması benide üzüyordu.

"Kahvaltıya gidemeyiz ama sen kahvaltıya gelebilirsin. Hatta gelirken simitte alırsan çok memnun olurum."

Sesimi elimden geldiğince neşeli tutmaya çalışıyordum, bu benim gibi soğuk nevale birinde ne kadar gerçekçi duruyordu orası tartışılır bir meseleydi.

"Hemen geliyorum."

Görmeyeceğini bilsem bile kafa sallayıp kapattım. Ali içinde servis açıp biraz daha patates soyduktan sonra belki misafir gelir diye aldığım benim yemediğim kahvaltılıkları çıkarıp masaya yerleştirdim. Kahvaltıda sadece patates, peynir, reçel ve yumurta yerdim. Onun dışında birşey yemeyi sevmezdim. Sanki çok arkadaşım varmış gibi gelebilecek herhangi biri için diğer kahvaltılık çeşitlerinden de almıştım. İyiki de almışım. Ali'nin ne sevdiği hakkında pek bir bilgim yoktu o yüzden aldıklarımın hepsini çıkarıp dizmiştim.

•*•*•*•*•*•*

Kahvaltım tamamen hazır olduğunda kapıda çalmıştı. Elimde ki ekmeğide yerleştirip koşar adım kapıya ulaştım. Açtığımda karşımda bir elinde çiçek diğer elinde ise içi dolu bir poşetle Ali duruyordu.

"Fazla romantizmden hoşlanmadığını biliyorum ama ilk defa geldiğim bir eve elim boş gelemezdim."

Bu haline gülümseyip omuz silktim.

"Ama bunu sevdim. Teşekkür ederim."

Onu içeri davet ettikten sonra elinden aldığım çiçeği kokladım. Hangi çiçekler olduğunu bilmiyordum ama yinede sevmiştim.

Ali'den önce bende romantizmi sevmem sanıyordum fakat bir kadın olarak birini sevmeye başladıktan sonra bazı şeyler istiyordum. Fazla abartmadan ilgi göstersin, sürpriz yapsın, merak etsin falan filan. Çiçekler sevmediğimi düşünürdüm ama sevdiğin insandan aldığın çiçek belkide dünyanın en değerli şeyi gibi geliyordu insana. Kırılacak bir cam gibi nazikçe sehpanın üzerine bırakıp mutfağa geçtim.

Ali çoktan simitleri ikimizin tabağına pay etmiş ve benim tabağıma sevdiğimi nerden bildiğini anlamadığım kahvaltılıklardan dolduruyordu. Şaşkınlık içinde ikimizede çay doldurup karşısına oturdum.

"Sen nerden biliyorsun bunları yediğimi."

Omuz silkip gülümsedi. Aşık olmayıp ne yapacaktım ki ben bu adamla.? Her hareketi kendine hayran bıraktırıyordu.

•*•*•*•*•*•*•*•*

Güzel sohbetimizden dolayı kahvaltımız normalinden çok daha uzun sürmüştü. Şimdide yaptığım bol köpüklü kahvemizi içiyorduk.

"Bir daha ki görev ne zaman bilgi geldi mi.?"

Sorum üzerine Ali bana dönüp kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Malesef aldığım haberlere göre bir süre görev yok. Bir kaç ay sonra büyük bir vurgun planlanıyor. Baya büyük olacağını duydum. O yüzden üstler bu süre içinde dinlenmemizi ve aynı zamanda da o göreve hazırlanmamızı istiyor. Bir kaç gün içinde toplantı düzenlenir ve gereken bilgi verilir."

GÖKTE BİR GÜZEL - FİNAL - Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin