VUSLAT

117 9 0
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


 Çare var mıydı bu derde? Ya sabretmeliydi ya da kusmalıydı içindekileri. Sevmek, yakalamaktı Mecnun'daki harfleri... Çöllerde bilip ufku susuz görüp ağzı kuruyana kadar ''AŞK'' demekti. Bu İstanbul'un gönül yangınıydı. Ne var ki su serpmişti Leyla. Bilirdi Leyla bu yangın İstanbul'un değil, kalplerinin yangınıydı.

İbrahimvari yanıyorum ateşlerde ey aşk! Sesimizi duyan yok. Hey Hat! Yanar alem, yanar yedi cihan... Yanar da su dökmez şu haşr-i beşer.Bu yangın ikimizin değil benim yangınım bilmezsin. Bu yangın İbrahim'den beridir var kalbimde.Tüm şairliğimi konuştururum dilsiz kalemimle. Kağıdım ah tutar elemime.

Ali'nin yangını İstanbul'un yangınıydı. Su serpmeliydi içine.Gidip konuşması gerekti onunla. Seviyorum demeliydi.

Kalbimizin kapısını zorluyoruz .Elimizde anahtarlarla. Geceden gündüze çıkarsak yalın ayak biliriz ki O'nadır adımlarımız...En büyük sevgiliye...Her adımda alevlenir aşkımız. Biz bu yangınla büyüdük. Su serpmediler yangımıza...Anasızdık, babasızdık ama sevmek nedir gösterilmese, tarif edilmese bile sevdik sonuna kadar...Bu bizim hikayemiz...Sen varsın yüreğimin en baş rolünde...

Hasretimiz ağır bizim. Göğsümüzdeki bu alev ''yar'' der .Nasiptir vuslat gözlerde. Gel kalbime vur hançerlerini yârim yârim.

Kalbimin üstüne karlar yağıyor .Ellerim yetişmiyor ellerine. Daha küçücük hayallerim. Gökyüzüne esir alınmış uçan kuşlar. Geceler maviliğini yitirmiş varlığın yokluğunda.

Sonunda gece yerini gündüze bırakmış .Gece ve gündüz en büyük sevdalılar aslında. Neden kavuşmazlar bir sır sanki.

Nihayet güneşin ışıklarının gözlerini kamaştırmasıyla uyanmıştı Ali. Sevdasının külleri daha da harlanmıştı, kalbi yerinde durmuyordu .Üzerini giyip Fatma'nın yanına gitmeliydi .Ona duygularını açıp bir yuva kurmak istediğini söyleyecekti.

Ali doğru Fatma'nın yanına gitti. Zile bastı.Sanki zile basan elleri değil kalbiydi.

Fatma kapıyı açtı .Sadece gülümsedi ardından .Ali:

-Bugün Ahmet stüdyonun anahtarlarını bana verdi. Yayını ben yapacağım. Sen de konuğum olur musun?

-Olurum tabi ki.

Ali nasıl bir sevdaya düşmüştü böyle.Kara sevda mıydı yoksa kördüğüm müydü bilinmezdi ama kalbinin sesini dinlemeliydi.

Fatma'nın hazırlanmasıyla stüdyo yolculuğu başlamıştı.


MAHŞERE KADAR SEVMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin