Angelina yavaşça kapıdan dışarı sıvıştı. Babası salonda televizyon izliyor, annesi mutfakta kek pişiriyordu. Angelina'nın sorunsuz ilk bir haftasını kutlamak istiyorlardı. Niyetleri buydu. Kızları bu durumdan haberdardı ama o yine arkasında bıraktığı şerefsiz sevgilisini özlemişti.
Garaja koşarak girdikten sonra bisikletini çıkardı. Saatine baktı. Eğer Shawnie hala aynı programına göre hareket ediyorsa evden çıkıp okulun spor salonuna gitmesine 15 dakikası kalmıştı. Angelina ise sadece arkasında bıraktığı Shawnie'yi merak ediyordu. Eskiye dair bir şeyler hissedip hissetmediğini de merak ediyordu.
Yola düşer düşmez hızla sürmeye başladı. Mendeslerin evleri biraz uzaktaydı ama Angelina'nın da hastane boyunca ilaçlar yüzünden aldığı kiloyu vermesi gerekiyordu. Bir de saçlarının rüzgârda uçuşmasını özlemişti.
Tanrı aklındakini ve kalbindekini bildiğinden Angelina'ya sorun çıkarmamıştı. Birazdan yakışıklı Shawnie'sini de gösterdi miydi Angelina dünyanın en mutlu kızı olacaktı.
Çok geçmeden en sevdiği pizzacını arkasındaki Mendeslerin evine ulaştı. Bisikletini pizzacının önündeki park yerlerine zincirledikten sonra pizzacıya girdi ve kendisine bir koca dilim pizza ve bir bardak koladan oluşan bir menü söyledi. Çok sürmeden menüsünü alıp pizzacının arkasına geçip iki dakika kadar yürüdü ve çalıların arkasına geçip oturdu. Cebinde güvenle sakladığı eski bir telefon ve yepyeni sim kartı çıkarıp göz gezdirdi. "Özledim sizi." diyerek kıkırdadı.
Sim kartını telefona taktıktan sonra menüsünü açıp önüne hazırladı ve Shawn'ın spor çantası ile evden çıktığını gördü. Telefonunu sessizce alıp mesajlar kısmına girdi ve paslanmış parmakları ile bir mesaj yazdı.
Bilinmeyen Numara: Geri döndüm Shawnie. Özledin mi beni?
Shawn mesajı almamış gibi yoluna devam etti ve garaja girdi. Bisikletini çıkardıktan sonra telefonuna baktı ve gülümsedi. Angelina pizzasından koca bir ısırık aldıktan sonra Shawn'ın mesaj yazmasını izledi. Birazdan mesajın ona geleceğini sanıyordu ama onun yerine arkasından bir hışırtı hissetti ve Johnson aniden yanına oturup kolasını alıp içmeye başladı.
Angelina şaşkın gözlerle ona baktı. Johnson ise hiçbir şey olmamış gibi pizzasını elinden alıp koca bir ısırık da o aldı ve kolayı ona uzattı. Sonra da Shawn'a bakıp "Okulun spor salonuna gidiyor değil mi?" diye sordu. Angelina ses çıkarmadan önüne döndü. Johnson nasıl olmuştu da buraya kadar gelip onu bulmuştu?
"Attığın mesaja da cevap vermedi." diyerek ona döndü Johnson. Bu arada Shawn bisikletine atlayıp yanlarından geçip giderken onları fark etmemişti bile. Onun okulda daha önemli bir görüşmesi vardı sonuçta.
"Numarasını değiştirdi." dedi Johnson giden Shawn'ın arkasından. Alex birinin onu işlettiğini ve bunu yapan kişinin de Gilinsky'ın arkadaşlarından biri olduğunu söylemiş. Bir de o gece otel odası tuttuğu halde ekilmek hoşuna gitmemiş olmalı. Artık daha dikkatli davranıyor." deyip koladan içmeye devam etti. Angelina durdu ve önündeki pizzanın bir kısmını koparıp sessizce yemeye başladı.
"Size Alex'in adi bir orospu olduğunu söylemiştim." dediğinde Johnson kahkaha attı ve başını olumlu anlamda salladı. "6 ay gözden kayboldum diye ortalığı çakallar basmış. Haber de vermediniz." diyerek gülen Angelina, Johnson'a katılırken bu durumdan rahatsız değildi. Amacı zaten Shawn'ı kontrol etmekti ve etmişti. Şimdi içi de rahattı. Shawn da hala o geride bıraktığı uçkursuz Shawn'dı. Eh işte. Pek bir değişiklik yoktu. Rain'e de gerek yoktu artık.
"Çakal derken seni de kastetmiştim. Nasıl buldun beni?" diyerek çimlere uzandı Angie. Johnson yerden kopardığı çimleri Angie'nin saçlarının üzerine koymaya başladı. "Günlerdir ben de seni gözetliyordum. Telefonu almandan tut da evden bisikletinle habersiz kaçmana kadar ama bazen de Gilinsky da bekledi seni. Sonra sevgilisi çağırınca buhar olmuş nöbet yerinden." dedi. Cümlesinin sonunda sinirlenip başını çevirmiş ve tükürmüştü.
Angelina kıkırdayarak kalktı yerinden. "Hadi gidip işlerini bozalım." dediğinden Johnson itiraz etmeden kalktı ve birlikte pizzacıya yürüdüler. Madem Angelina kendine gelmişti. Bundan sonra Shawnie ile değil Gilinsky ile uğraşacaktı. Tıpkı eskiden olduğu gibi.
