8.BÖLÜM "SEVGİLİLİK OYUNU"

257K 4.8K 391
                                    




İYİ OKUMALAR 🖤

GÖRSEL YAĞIZ

              "Sana da merhaba

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sana da merhaba." Dedim donuk bir sesle önüme dönerken. Sanki en son dün karşılaşmışız gibi davranıyordu ancak en az iki hafta olmuştu görüşmeyeli. Harika. Buna neden takılıyordum peki?

Kısa süre içerisinde gelen yemeklerimizi yemeye koyulduğumuzda bir anlığına masayı ölüm sessizliği kaplamıştı. Berat kızların gardını indirip sakince yemeğe koyulmasına şaşırarak onlara bakıp geri yemeğine odaklandığında oluşan sessizlikten rahatsızlık duymaya başlamıştım.

"Benimle ne konuşacaktın?"

"Nikahtan sonra kısa süre içerisinde Azra'yı yanımıza alabileceğiz. Bazı prosedürleri hızlandırmak için birkaç bağlantı kurmam gerekiyordu, onları hallettim." Gözlerim parladı. Sertçe yutkunduğumda ona bakarken içimde oluşan hayranlığa engel olamamıştım.

Azra söz konusu olduğunda ve onunla ilgili her şeyi kolaylaştırdığında Yağız'a karşı olan bakış açım farklılaşıyordu. Tehlikenin farkındaydım ancak kendimi durduramıyordum.

İki grubun da farklılıkları ve negatif enerjilerinden dolayı oldukça garip, soğuk bir akşam yemeği olmuştu. Yine de kızları onlarla tanıştırabildiğim için sevinçliydim. Yemeği bitirdikten sonra aşağıya iniyorken Yağız'la beraber arkalarından yürüyorduk.

"Gelinliği daha almadın mı?"

"Aldım. Bunu da nereden çıkarttın?"

Yürürken yavaşça sert ifadesine baktığımda tek kaşı kalktı "hiç harcama yapmamışsın."

Tamam, varsayımının sebebi şimdi belli olmuştu. "Kendi aramızda hallettik." Dedim fazla detaya girme isteği duymadan. Her şeyi de bilmesine gerek yoktu.

Adımları durunca ona eşlik ederek karşısında kaldım. İfadesinden bu durumdan hoşlanmadığı belli oluyordu. "Kendi aranızda halletmenize gerek yok." Bu zamana kadarki en sakin tutumuyla konuşmuştu. Şaşırmıştım. Bakışlarına daldıkça maddiyat konusundaki samimiyetinin gerçekliğini görüyordum. Orada öyle bir sükûnet ve güven vardı ki gerçekten de hiç sorun değilmiş gibiydi.

Her ne kadar kendimi huzursuz hissettiğim bir konu olsa da gerçekten de ne kadar da olağan olduğunu gösteriyordu.

"Zorunda kalmadıkça kartını kullanmak istemiyorum."

Sıkıntıyla soluduğumda yanaklarım ısınmıştı. Oradaki kızarıklığı çaprazımdaki pencerenin yansımasına görebiliyordum. Bu da benim için samimi itiraftı. Aslında zorunda kaldığımda kullanma düşüncesi bile bana göre değildi. Benim için o kart yok gibi bir şeydi. Günümü yalnızca kendimde olana ve arkadaşlarımdan alabileceğime göre planlayabilirdim.

KARANLIĞIN İNCİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin