Herkese upuzuun bir aradan sonra tekrar mereba.Gerçekten yazmayalı bayağı oldu.Bugun kendi kendime düşünürken yenıden yazmaya karar verdim.Beğeni gelirse bölümleri daha da uzatmayı ve daha sık bölüm paylaşmayı planlıyorum.Umarım beğenirsiniz.
***********************************
Yüreğimi hoplatıp aklımı kaçırmama yol acıcak olan öpücükten sonrasını pek hatırlamıyorum ama baya yoruldugum için topuklularımı çıkarıp yürümeye başladım.Tam yolun ortasından gidiyorduk ve baya yakındık.Aramızda bir adım ya var ya yoktu.Yola bakmak yerine kusursuz suratını incelemeyi tercih etmiştim.Yol gitgit bitmek bilmiyordu ve ben bayağı yorulmuştum.Üstelik elimde dolgu topuk ayyakkabılarımı taşıyordum.Ada'nın beni taşımıyıcağını bıldığım halde denemekten zarar gelmezdi "Ada ben çok yoruldum." sesimi iyice bitkin çıkarmaya çalışmıştım."Kucağımda taşıyamıyacağım için üzgünüm pirenses ama zaten iki adımlık mesafe kaldı." dedi.O yola devam ederken ben orda durmuş aklımda 'pirenses' kelimesi yankılanıyodu.Neyseki Ada haklıydıda 15-20 dakika sonra otele vardık.Merdivenleri birer birer çıktıktan sonra benim odamın bulunduğu kata geldiğimizde durdum ve Ada'ya döndüm."Aksilik için üzgünüm...Ben sadece mükemmel olsun istedim ve-"sıkılmış ifademi takınıp suratımı yere eydim.Elimi tutup beni kendine çekti ve kulağıma fısıldadı "Sen olduğun için zaten mükemmeldi." istemsizce suratıma bi sırıtış geldi.Gözlerine baktım ve devam ettim "1 günümüz kaldı hiç denize gitmedik.Gitsek mi?" dedim sıkıla sıkıla sonuçta kabul etmeyebılırdı bı yüz verdi diye sık boğaz etmemek lazımdı."Deniz beni pek sarmaz ama istersen seni izleyebilirim." dedi ve görüşürüz gıbısınden bi işaret yapıp yukarı çıktı.Bende arkasından biraz bakıp korıdorda ilerledim ve odama gırdım.Açık mavi bikinemi ve üstüne ince bi elbise aldım.Telefonum ve çantamı da alıp kendimi dışarı attım.Acaba Hazel neyapmıştı?odada olmadığına göre dışarda birileriyleydi.Merdivenlere geldiğimde telefonumu elime alıp Ada'nın numarasını tuşladım."Alo Ada?" bekledim ama bi süre cevap gelmedi.Sonra "Efendim?" diye kocaman sırıtıp merdivende elinde telefonuyla duran Ada'yı gördüm.Nedense bi anda sırıtışının yerını keyifsiz çilkef suratı aldı."O üzerindeki ne öyle?" dik dik bakıyodu biraz rahatsız olmuştum."Hiç mi görmedin bikine." diye gereksiz bi açıklama yaptım.Bunun üzerine "Eğer böyle geleyosan tek başına gidiyosun." dedi.Ne demek tek başıma gıdıyorum altında kalamazdım "Ada söz verdin ve kıyafetlerime karışamazsın." diye sitem ettim ve anında dediklerime pişman oldum yanıma sokuldu ve bileğimi tutup "Birlikte takılıyoruz ve aramızda bilşeyler oluyor şimdi gelipte kıyafetlerıme karışamazsın dıyosun eğer yanımda çıplak dolaşıcaksan ben gelmiyorum." dedi umursamaz bi ifadeyle "Bileğimi bırak." dedim daha çok sıkıp "Üstünü değiştiriyomusun?" dedi "Ada bileğimi bırak!" bağırmıştım.Bileğimi bırakıp yukarı çıktı hiç bişey söylememiş beni oracıkta bırakmıştı.Eğer gidipte yalvarıcağımı zannedıyosa yanılıyodu.Bende odama gittim ve tv açıp izlemeye başladım.Sinirlerim okadar bozoulmuştuki."Lanet olsun onunla denize girmeyi istiyorum." diye kendi kendime söylendim.Sinir atmak amaçlanarak eskiden sürekli olarak yaptığım duvarları yasrıkla dövdüm ve odayı dağıttım.Bavulumu biraz karıştırdıktan sonra siyah,mavi çizgili mayomu üstüme giydim üstümede uzun ince salaş bi etek geçirdim.Ada'yı arayıp sinirli sinirli "Gidiyoruz dimi?" dedim.Değiştirdiğimi anlamışça "Bekliyorum."dedi bende koştura koştura çıktım ve korıdorda beni bekleyen Ada'ya pis bakışlar atıp "Geldim." dedim.Kollarını belime sarıp beni kollarıyla kendi vücudu arasında sıkıştırdı "Sen şimdi bana kızdın ama plajdaki okuzler sana ağızlarının suyu aka aka baksalar daha mı iyiydi pirenses?" yine pirenses demişti."Herneyse gidelim kıskanç." diye homurdandım."Kıskançlıkla alakası yok sahiplenme.." diye açıkladı.Yavaş yavaş yürümeye başladık.
Plaja vardığımızda şezlonglara oturup krem süründükten sonra denize doğru ilerledim.Su ayaklarıma deydiğinde gerildim soğuktu.Belimde iki el hissettim arkamdan bana sarılıp çenesini omzuna dayayan Ada'ya yandan baktım.Muzipçe sırıtıp beni denize bıraktı ve bırlıkte soğruk sularda yuzmeye başladık.Gerçekten çok guzeldı.Yavaş yavaş ilerlerken ayağımda hissettiğim elle irkildim Ada'ydı tabıkı.Böyle böyle bir iki saat geçirdik ve denizden çıkıp güneşlendik.Tamamen kuruyunca otele doğru ilerlemee başladık.Aramızda biraz mesafe vardı merdivenlere geldiğimizde -artık burası konuşma noktamız olmuştu resmen- durdu ve "Akşam yemeğini sınıftan bikaç çocuğa söz verdim onlarla yicem sorun olur mu?" diye sordu aslıda sorun olmazdı Hazel beni beklerdi zaten "Yok olmaz Hazel'le yerim." dedim ve odama doğru ilerledim.
Biraz tv izkedikten sonra gerçekten süslenicek halim olmadığı için eşofmanlarımı giydim ve Hazel'i aradım.Akşam yemeğini birlikte yermiyiz diye sordum oda hemen atladı.Yavaş yavaş aşağıya indim ve otelın restorantına girdim bir masaya oturum ve Hazel'i beklemeye başladım.Bir süre sonra geldi ve karşıma oturup "Sarışın nerelerdeydin özledik valla." dedi ve kocaman sırıttı."Asıl sen nerdeydin kuzu beni zaten biliyosun Ada'yla falan takıldık işte." dedim "Sadece takıldınız yani?" dedi ve muzipçe sırıttı.Gülümserken kelimeleri bastıra bastıra konuştum "Evet sadece takıldık." sonrada hadi yiyelim anlamında bi işaret yaptım ve yemeye başladık "Hazel gerçekten ben Ada'ylaydım sonuçta bılıyosun ama sen kiminleydin?" diye sorduğumda biraz yaklaştı ve "Mert!" diye fısıldadı başımdan vurulmuşa dönmüştüm.Bir anda gülümsemem suratımdan silindiği için oda ufak çapta endişelenmişti tabi."Ne bişey mi oldu?" diye sordu biraz bekledim çünkü konuşabileceğimi sanmıyordum.Suyumdan bi yudum alıp ağzımı araladım "Yoo-şey şaşırdım biraz." dedim ve sırıtmaya çalıştım.Yemeğe devam ettik ve tek kelime etmedik.
Yameyimiz bittiğinde Hazel ayaklandı ve "Hadi odaya geçelim yarın erken ayrılıcakmışız otelden." dedi ve yürümeye başladı bende yanında yürümeye başladım.Odamıza varınca pijamalarımızı giyip hemen yattık sabah erken kalkıcaktık sonuçta.
Sabah kurduğum alarmı yarı uyanık şekilde kapatıp lavoboya girdim yüzümü yıkadım ve saçlarımı taradım.Üzerime ekoseli oduncu gömleğimi altınada siyah taytımı gidyim ayaklarımada converse lerimi geçirdim ve hafif bi makyaj yapıp saçlarımı düzleştirdim.Hazel de yavaş yavaş hazırlandı ve okul otobusune ilerledik "Ben Mert in aynına oturucam." dedi ve hızlıca el sallayıp uzaklaştı bense arkasından bakakaldım.Boş bir yere geçtim ve Ada'yı beklemeye başladım.Otobüsün kalkmasına 5-6 dakika kala Ada efendi teşrif etti ve yanıma oturud "Uyuyamı kaldın?" diye sordum "Evet başım ağrıyo biraz." diye söylenirken ağzındaki içki kokusu ciğerlerimi doldurdu.Kafasını omzuma yaslayıp gözlerini kapadı."Dün içtin mi?" diye sordum.Gözlerini açmadan "Sanane." diye fısıldadı zar zor duymuştum."Seni önemsediğim için soruyorum." dedim."Gerçekten önemsiyo musun?" diye sordu gözlerini açıp bana bakarken."Tabiki ben kafayı bulmuşken yanımda bi sen vardın,Mert'in yanındaykeyde başkan önemli olaylardada..Bitek sen vardın." dedim kafasını yıne omzuma yasladı ve ellerini yandan belime doladı ve havaalanına kadar tek kelime etmedi.Havaalanında koltuklarımız Ada'yla ayrı denk geldi bende yanındaki kişiye rica edip yerlerimizi değiltirdim.Ada'da içtiği içkinin etkisi biraz geçsede kokusu hala ordaydı.Geçen günlerde nefret ettiğim içkinin kokusu onda asla alamıyacağım chanel in pahalı parfümlerinden biri gibi kokuyordu.Tabi chanel parfümüde olabılırdı emın değilim.Düşünceşerden benı onun eşsiz sesi aldı "Yanımda oturmana gerek yoktu ben senin gibi kolay kolay sarhoş olmam."dedi."Sarhoş olursun dıye değil birlikte takılıyoruz,aramızda bişeyler oluyor diye yanındayım." dedim ondan alıntı yaparak.Yüzünde küçük bi tebessüm oluştu.Yaklaştı ve alnımı öpüp geri çekildi.Sonra kafasını koltuğunun kenarına dayadı ve gözlerini kapadı.
Yaklaşık iki saat sonra falan evimdeydim ve felaket yorulmuştum.Bende hemen banyo yaptım ve yumuşacık ayıcıklı pijamalarımı giydim.Makyajımı temızledım ve saçlarımı topladım.Sivilcelerim ortaya çıkmış yanaklarım ve alnımdaki kızarıklıklarla belli olmuştu.Kaşlarımı kaldırıp aynaya baktım.Korkunç görünüyordum doğal güzellik denen kavram bende yoktu.Düşüncelerden sıyrılıp aşağı kata salona indim koltuğa oturmamla beraber kapı çaldı "Gerçekten mi yorgunluktan ölüyorum ve tam koltuğa oturduğumda mı kapı çalıyor?!" diye kendi kendime bağrınıp ayağa kalktım ve kapıya baktım.Kapıyı açtığımda karşımda ayakta zar zor duran, gözlerini açık tutmakta zorlanan,kapının yanına dayanmış Ada'yı gördüm."Ada.." dedim biraz şaşkın birazda hayal kırıklığıyla."Gelebilir miyim?" gibisinden bişeyler geveledi ağzında.İçeri aldım ve koltuğa otumasına yardım ettim.Neyseki evde kimse yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ
Teen FictionGözlerim yine dolmuştu.Ne diyicek diye kendimi kemirirken bi anda dudaklarıma yapıştı.Ben soluk soluğa kalırken çekilip.Gıcık bir şekilde gülümsedi ve kulağıma "İmkansız" diye fısıldadı.