1.bölüm

5.3K 122 10
                                    

Saat gecenin bir yarısıydı... Etrafımdaki şimşek gürültüsüyle birden uykumdan sıçradım..Hani uyanınca en azından şimşeğin ışığını görürsünde korkarsın ya ben göremesemde korkuyorum . Karanlığımın arasında tek başıma sanki 4 kara duvar üstüme geliyormuş gibi hissediyorum. Sanki kocaman karanlık odanın içinde duvarlar hareket edip üstüme geliyor. Başımı yastığın altına sıkıştırdım iyice .. Nefret ediyorum bu gürültüden ! Karanlığımı yüzüme vurmasından nefret ediyorum. Küçükken babam hep bana '' Allah baba kızdığı zaman şimşek atar '' derdi . Bende hep ağlardım geceleri ... Neden bana kızıyordu ki ? Asıl benim ona kızmam gerek, asıl benim şimşek atmam gerek çünkü herkeste olan bende yoktu.. Hep bi tarafım bi parçam eksikti. Çünkü ben bu atan şimşeğin rengini, şeklini nasıl oldugunu bile bilmiyordum.

Başımı yastığımdan kaldırdım.. Yatağımın kenarına tutunup kalktım.. Sessizce kapıya doğru yürüdüm..

Nefes : '' Baba... Baba evde misin ? ''

Şimşek bir kere daha çarpınca birden yere çöktüm. Kulağımı kapatarak sessizce ağlamaya başladım.. Birden babamın odasının kapısı açılınca rahatlama geldi üstüme ...

Ünal : '' Nefes... İyi misin bebegim ? He ? '' diyerek diz çöküp kollarımdan tuttu .

Nefes: '' Baba şimşek var. Çok korkuyorum baba.. Sanki kapımı biri zorluyor gibi hissetim.. Baba ne olur yanımda kal..''

Ünal : '' Tamam .. Hadi kalk güzelim .. Hadi kızım ''

Nefes : '' Baba ne olur yanımda kal ... Hiç bırakma beni ... ''

Ünal: '' Tamam güzel kızım.. Hadi gel şöyle otur yatağın üstüne .. Dur gel burda yatağın ''

Nefes :'' Baba ... ''

Ünal: '' Efendim kızım ? ''

Nefes

: '' Baba bana bizim kasabayı anlat...

Ünal : '' Kızım kaç defa anlattım ama .. ''

Nefes: '' Olsun anlat baba her şeyi bilmek istiyorum.. Her şeyi .. Agaçları, kuşları, evleri, bütün dükkanları, renklerini tekrar tekrar dinlemek istiyorum senden.. ''

Ünal : '' Tamam kızım . ''

....

Ünal gözleri yaşlı , içi kan ağlaya ağlaya kızına sil baştan bütün kasabay anlatır.. Nefesin küçüklüğünü , nasıl güzel oldugunu her şeyi anlatır yine ... Nefes ona huzur veren bu sesi dinleyerek uykuya yenilmişti ... Zaten uyusa da uyumasa da farkeden bir şey yoktu ki onun için .. Yine karanlık hep karanlık. Sadece uyuduğunda yaşadığı her şeyi unutup dinleniyordu.

....

Güneş yine tüm ihtişamlığıyla dünyayı aydınlatırken Nefes yavaşça gözlerini açtı. Herkes güneşin muhteşemliğini görerek uyanırken o sadece uykusunu alınca uyanabiliyordu. Oda güneşin ışığının yüzüne vurmasıyla uyanmak istiyordu . Ama yapacak hiçbir şey yoktu. Bunu düşünüyordu her sabah ama alışmıştı artık . Eskisi gibi bu haline gözyaşı dökmüyordu. Hep içine atıyordu. Yine her sabah olduğu gibi erkenden uyanmıştı. Hemen kalkıp göremesede artık bildiği yerlerden tutunarak banyoya gitmişti . Elini yüzünü yıkayarak biraz öyle durdu . Ellerini evirip çeviriyordu . Ellerini , yüzünü görmeyi hayal etti . Ona gül güzeli diyorlardı . Ama kendi o gül yüzünü göremiyodu. Herkes yüzünü görebilirken kendi yüzünü göremiyordu. Bu adalet miydi ? Nefes düşünüyordu acaba başkalarının günahlarının bedelini mi ödüyordu. Ama bu ceza yetmemiş miydi ? Tam 20 yıl geçmişti . Oda bi genç kızdı. Ne kadar göremese de oda herkes gibi olmak istiyordu . Nasıl bi yerde yaşıyordu , dünya nasıldı , renkler nasıldı , insanlar nasıldı ? Her ne kadar babası anlatsada o göremiyordu. Mavinin rengi nasıl ? Siyah rengine alışmıştı ama ağaçların, denizin, güneşin rengi nasıldı bilmiyordu. Deniz maviydi . Ama o mavi ne , nasıl bilmiyordu ki .. Hiçbir şey bilmeden yaşamak çok ağırdı. Ama bu acıyı seneler geçtikçe daha katlanılabilir hale getirmişti . En azından acısını sadece içinde hissediyordu. Dışarıda herkese karşı güler yüzlüydü. Hiçkimse bugüne kadar Nefesin bu halinden ağladığını bir kere bile görmemişti. Nefes yine düşüncelerle banyodan çıktı . Babası daha gün doğmadan evden çıkıp dükkana gidiyordu. Çok yoğun bi çalışma temposu vardı. Nefes dolabın önüne geçti . Görmediği için elbise seçmek gibi bi durumu yoktu. Ona ne alınıyorsa onu giyiyordu. Bi genç kız ne isterdi farklı farklı giyinmek , etrafındakilere güzel görünmek isterdi . Ama Nefes'in böyle bi derdi yoktu olamıyordu . Hemen eline bi elbise alıp giydi . Saçlarını at kuyruğu yapıp odasından çıktı. Merdivenin kenarlarına tutuna tutuna indi aşağıya . Hemen anahtarla kapıyı kilitleyerek yürümeye başladı . Yazın geldiğini belli edercesine her yer cıvıl cıvıldı . Kuşların ötüşleri bile Nefese huzur veriyordu . Yol kenarından artık ezberlediği yollardan geçerken her zamanki gibi fırına uğradı.

Gül Güzeli ~neftahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin