BÖLÜM 8

17 7 1
                                    

Bir cümle, benim bundan sonraki hayatımı etkileyecek kelimelerin saklı olduğu Onur'un ağzından çıkan bir cümle .

Hissediyorum, arkamdakinin benim kabusum olduğunu hissediyorum, kokusunu alıyorum. Onun o keskin burun direklerini sızlatacak güzellikteki kokusunu duyabiliyorum. Nefesim kesiliyor. Onun varlığı beni sarsarken arkamda olması nefesimi tutmama neden oluyor.

Baş parmağımla omuzumun üzerinden tam arkanı işaret edip "Tam burda yani?" diye sordum. Onur kafasıyla onayladığında gözlerimi sıkıca yumdum, derin bir nefes alıp içimde tuttum, hızla arkamı döndüm. Gözümü açtım ama beklediğim manzarayla karşılaşmadım.

Bu o değildi.

Nasıl yani bu, bu garson.

Kaşlarımı çatarak tekrar Onur'a döndüğümde kahkaha attığını gördüm. Şaşkın ve meraklı gözlerle Onur'a bakarken "Sadece şakaydı, niye bu kadar merak ediyorsun ki?" dedi. Ah cidden! Sen şaka yaparken ben burada neler çekiyorum haberin var mı? Yok tabi.

Gelen garsonun getirdiği içeceklerden öylesine birini alıp kafama dikledim. Tadında bir tuhaflık olsa da üniversite partisinde alkol olacağını düşünmediğim için içmeye devam ettim.

Taki "Hop yavaş ufaklık" diyerek bardağın üstündeki elime elini koyan Baran'ın sesini duyana kadar. Gözlerimi kocaman açarak bardağı tepemden indirdim. Kadehi masaya bırakıp hızla elimi çektim.

Onur'un arkadaşının hödük bey olduğunu biliyordum. Lavabodan çıkarken 'o konuda emin değilim' dediğini duymuştum. Zaten ne bekliyordum ki. Kendi söylemişti bana benim oturduğum binada arkadaşının oturduğunu. Ben sadece kendimi kandırdım. Ona olan korkum ve yüzüne karşı söylemesem de nefretim ihmal edilemeyecek kadar büyük. Ben ondan celladımmış gibi korkarken kendime yalanlar uydurmam gayet normal.

Baran'ı hiç beklemediğim bir anda görmek beni gereksiz bir heyecana sürükledi. Öyle ki heyecandan dizlerim bile titremeye başladı. Belli etmeden bir kaç derin nefes alıp verdim. Sakinleşmem gerekiyordu. Böyle giderse dizlerimin bağı tamamen çözülecek ve ben de yere yığılacağım.

"S-sen? Burda mıydın?" diye sordum. Heyecandan dilim dolandı ve kekeledim.

Alayla sırıtarak -her zaman yaptığı gibi- "Olmasa mıydım?" Diye sordu. Beni alaya alan tavrına sinirle cevap verecekken Onur araya girip "Bir dakika siz tanışıyor musunuz?" Diye sordu. Sorular birbiri ardına gelirken bir soru daha sordum. Kafamı Baran'a çevirip

"Tanışıyoruz mu?"

"Bilmem tanışıyor muyuz?"

"Tanışmıyormuşuz"

"Tanışıyorsak?"

Bu saçma diyaloğu bölen Bora oldu. "Lan bir durun anasını sarayım. Tanışıyor musunuz, tanışmıyor musunuz?"

Hemen lafa dalarak "Hayır tabi ki de tanışmıyoruz" dedim. Baran'a küçümseyici bakışlarımı gönderdim. Baran ve tanışmak kelimesini yan yana kullanmak bana dehşet veriyor. Ne kadar onla tanışmak istemesem de buna mecbur olduğumu çok iyi biliyorum

"Balık hafızasın galiba" diye bana laf sokan Barandı. Tabi öğrenmişsinizdir artık ben de durmadım "Kuş beyinli olmaktan iyidir" diye lafı çaktım.

Masada kahkaha tufanı koparken Baran'ın kaşları çatılmaya başladı. "Anlamadım" dediğinde "Genel anlamda yani" diyerek kendimi savundum. Zira üstelersem arkamdaki duvara sinek gibi yapışacağımı biliyorum. Baran tarafından!

"O zaman bu bizim miladımız olsun" diyerek elini uzattı. Bir eline bir yüzüne bakmaya başladım. "Milat mı? Yedi bir başlangıç gibi mi?" Diye sordum. Başıyla onaylayınca bu sefer sırıtan ben oldum. Bir süre daha eliyle yüzü arasında gittikten sonra sadece onun duyacağı şekilde "Bu olsa olsa benim bitişim olur" deyip uzattığı elini tuttum. Ne kadar onla aynı fikirde olduğumu dile getirmesem de bunun bir milat olduğunu biliyordum. Bu günden sonra her şey değişecek. Bu milat benim doğuşum yada dediğim gibi batışım olabilir.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 13, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAYBOLAN SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin