Tanrım nefes alamıyorum. Aldığım her nefeste ise boğazımdan hırıltılı bir ses çıkıyor. Saat sabahın beşi tekrar uyuyabileceğimi sanmıyorum. Boğazım öylesine kurudu ki su içmeliyim ama bunun için aşağı mutfağa inmem gerek.
Yataktan kalkmak bile çok güç oldu bu defaki ölümümün şokundan kurtulabilmem sanırım çok zor olacak. İki ayrı hayat yaşıyormuş gibi, herkes uyuyup dinlenirken ben rüyalarım yüzünden hiç dinlenemiyorum aksine her sabah yorgun ve bitkin kalkıyorum. Bu ne zaman son bulacak acaba ya da neden böyle rüyalar görüyor olabilirim. Annemi endişelendirmek istemediğim için herşeyi saklıyorum. Zaten hayatını bize adamış durumda ve birde rüyalarımdaki lorkularımı kendine dert etmesini istemiyorum. belki de bir psikoloğa gitmeliyimdir.Neyse ki yuvarlanmadan merdivenleri inmeyi başardım. Alt kat çok soğuk birden üşüdüm kollarımla vücudumu sarıp mutfağa girdim. Buda ne böyle mutfaktan arka bahçeye açılan kapı açık kalmış ya da eve birisi girdi. Bu ihtimali düşünmek istemesemde bahçe kapısını kapatıp hızlı hareket ederek hemen evin bütün ışıklarını yaktım. Ayça ve annemin odalarını yavaşça açıp içeriyi kontrol ettim. Korkulacak ya da kayıp herhangi bir şey yok gibi
Sonrasında geri dönüp kapıdan dışarı çıktım. Bahçe boş Şanslı hiç beklemediğim bir anda bacaklarıma süründü öyle korktumki bulunduğum yerden yarım metre öteye sıçradım. Sonra birşey gördüm bahçenin tam ortasında işte orda yerde duruyor. Tanrım görür görmez tanıdım. Bu rüyalarımda gördüğüm o muhteşem kurtarıcımın beni astığı ip. Bundan eminim.
Neler oluyor? Buda ne demek şimdi? Nasıl anlamlandırmalıyım bu durumu? Rüyamda gördüğüm bir şeyin rüyadan çıkıp gerçek hayatta karşıma çıkması mümkün olabilirmi? Diyelimki bu mümkün değil o zaman ben rüya görmüyorsam ne yaşıyorum böyle? Ahhh tanrım bana yardım et.
Hemen ipi bahçenin ortasından kaldırıp elime doladım içeri girip kapının kiletlenip kilitlenmediğini iki kez kontrol ettim. Emin olduktan sonra ışıkları söndürüp odama çıktım. Odamın kapısınıda kilitledim camlarımı bile kontrol ettim. Korkuyorum ama neyden korkmam gerektiğini bile bilmiyorum. İpe bakıp duruyorum. İçinde bulunduğum durumun garipliğini aklım almıyor. Anlamlandırmaya çalıştıkça anlamsızlaşan olayların içinde sıkışıp kalıyorum.
Baktım ki Uyku tutmadı, bende kalkıp annemi kahvaltı hazırlamak zorunluğundan bugünlük kurtarmaya karar verdim. Hem bu banada iyi geldi bir şeylerle uğraşmak beni düşüncelere dalıp durmaktan kurtardı. Annem uykulu gözlerle üzerinde sabahlıkla mutfağa girip beni görünce önce çok şaşırdı ama sonra yüzünde harika bir gülümseme gördüm. Yanıma gelip beni anlımdan öptü.
-benim ilk göz ağrım kardeşine ve bana kahvaltımı hazırlamış? Eminimki harika olmuştur bu omlet çünkü bu sabah bu omletin muhteşem kokusuyla uyandım.
Tanrım annem ne kadarda mutlu oldu. Onu böyle çocuksu bir mutluluk içinde görmeyeli çok oluyor. Böylesi mutlu olacaksa her sabah kahvaltıyı ben hazırlayabilirim. Benim yaptıklarımla mutluluk duyan bu harika kadın yaşadığım korkunçlukları bilseydi benim için ne kadarda telaşlanırdı. Eminim her gece başımda beklerdi.
-umarım beğenirsiniz ama beğeni durumuna göre kahvaltı işine ortak olabilirim hem böylece sende arada yarım saat fazla uyuyabilirsin. Ne dersin?
-güzel kuzum benim iyiki varsınız.
-heyyy noluyor orda beni çağıran yok hiç kaldıranda yok, kıskanıyorum ama.
Ayça hakikatten yapısı gereği çok kıskançtır. Tabikide aile içi ilişkilerimizde bu geçerli değil çünkü annem ayça ile birbirimizi kıskanacağımız bir durum oluşmasına izin vermez ve her ikimizede aynı mesafede durur. Sanırım o harika bir anne.